Konya
27 Nisan, 2024, Cumartesi
  • DOLAR
    32.45
  • EURO
    34.82
  • ALTIN
    2438.6
  • BIST
    9915.62
  • BTC
    63866.941$

OSMANLIDA BAYRAK, SANCAK VE HİLÂL SEVGİSİ (2)

09 Mart 2017, Perşembe 07:08

Şanlı bayrağımızdaki ay, yani hilâl;  şekliyle değil, ismiyle rumuz ol­muştur. Şek­liyle olsa, en parlak olduğu dönem olan dolunay şeklini benimse­me­miz gere­kirdi. Hattâ bazıları; “Türkler bitmek, tükenmek üzere olan ayı yani Hilâli sembol almışlar. Bu da devletlerinin bitmek üzere olduğuna   delil­dir” gibi mesnetsiz fikirler ortaya atmaktadırlar. Ay eskiyince küçü­lür ama bizim be­nimsediğimiz “Hilâl” yeni aydır. Taze, genç, dinç, güçlü, kuvvetli, büyümeye müsâit ay’dır.

Türkler târihte 16’sı büyük olmak üzere 180’den fazla devlet kurmuşlar­dır.(1) Ay’ın durumunda olduğu gibi birisi batarken, başka bir Türk ve Müslü­man devleti târih sahnesine çıkmıştır. Arap atasözünde denir ki; “Her kemâlin bir zevâli var” Devletlerde böyledir. Kemâle erince zevâli başlar. Önemli olan batıp çıkabilmektir. Hilâl gibi yeniden ve daha güçlü, daha gürbüz doğa­bilmektir. Temeli takva ile atılan Osmanlı Devlet-i, “Devlet-i ebed-müddet” felsefesiyle kıyâmete kadar devam edecek bir devlet düşünce­siyle kurulmuş, Osmanlı küçülmüş zevâli yaklaşınca, yerine yeni ve bü­yümeye elverişli Tür­kiye Cum­huriyeti Devleti kurulmuştur.

Hilâl kelimesi ile, Allah kelimesindeki harfler aynıdır.

Bu harflerin Ebced hesabıyla(2) değerleri de yine aynıdır. Her ikisin­deki harflerin toplamı 66 tutmaktadır.

Demek ki; Allah=Hilâl.

Peki yıldız ne mânâya geliyor? Bir rivâyete göre bir gün Peygamber Efendimiz, Cebrâil’e “yaşın kaç?” diye sorar. Cebrâil bir yıldızı göstere­rek: “Ben yaşımı bilmem ama şu yıldız her 70 bin senede bir parlar. Ben bu yıldı­zın binlerce defa parladığını gördüm” buyurur. Bunun üzerine Pey­gamber Efendimiz: “O yıldız benim” der. Hz. Peygamber bir hadi­sinde ashabının da her birinin bir yıldız gibi olduğunu buyurmuştur.(3)

Keza Necm Sûresinde üzerine yemin edilen yıldızın da Hz. Peygam­ber olduğunu, onu remz ve sembolize ettiğini, Hasan Basri Çantay ve Ömer Nasuhi Bilmen gibi âlimler işaret etmişlerdir. Dolayısıyla; Hilâl’in Kelime-i Tevhidi anlattığını, yani Allah ve Re­sû­lünü temsil ettiğini söyleyebiliriz. Mehmed Akif Ersoy İstiklâl Mar­şında:

Korkma, sönmez bu şafaklarda yüzen al sancak

Sönmeden yurdumun üstünde tüten en son ocak.

O benim milletimin yıldızıdır parlayacak!

O benimdir, o benim milletimindir ancak!

derken, bu derûnî mânâları kastetmekte, tevhidin Allah tarafından bizzat muhâfaza edileceğini müjdelemektedir.

Bizim milletimizin ruh ve fikir dünyasında bayrağın yeri fevkalâde önemli­dir. Başka milletlerde görülmeyen bir coşku ve heyecan kaynağıdır. Kah­ra­man­maraş ve Gaziantep gibi illerimiz Fransız işgali altında iken,  Cuma namazı için toplanan cemaate imam efendinin: "Kalesinde Fransız bay­rağı dalgala­nan bir bel­dede ben cuma namazı kıldırmam" deyince bir kıyam baş­lamış ve düşman sürülüp kovulmuştur.

Bütün milletlerin bayrakları değerlidir ama yukarıda zikredildiği gibi bi­zim bayrağımız çok çok daha farklıdır, kutsaldır, mübârek ve mükerremdir. Osmanlılar 15. yüzyıldan i’tibâren kırmızı bayrak, Barbaros kardeşler devrinde de hilâlli yeşil bayraklar kullanmaya başlamışlardır. 1842 de Sultan Abdülmecid döneminde tek hilâlli ve beş köşeli yıldız şe­killi bayrak resmen kabul edilmiş, 29 Mayıs 1936 da 2994 numaralı Bayrak Kanunu ile muhâfaza altına alınmıştır.

Şanlı ecdâdımızın bayrağımızdaki ay ve yıldızı bilinçli, şuurlu ve ince mânâlara işaretle kullandığını arz etmeye çalıştık. Dolayısıyla biz; bayra­ğında devamlı “Kelime-i Tevhid” dalgalanan necib bir milletiz. On­dan dolayı bay­rak yere atılamaz, ayakaltına konamaz, pejmürde yerlerde muhâfaza edilemez, çünkü o, teşbihte hata olmasın sanki Kur’an gibi mu­az­zezdir. Bir de işin efsa­nevi yönü vardır. Onu da arz edelim:

Dipnotlar:

1-Târih ve Düşünce Dergisi Hediyesi, Ağustos 2003. Nesil Matbaacılık, İst. s. 7.

2- Arap Alfabesindeki her harfe, Aritmetik bir rakam verilip, ona göre hece ve kelimelerden târihler ve manalar çıkarılması uygulamasına denir. Fazla bilgi için bkz: İskender Pala, “Ansiklopedik Divân Şiiri Sözlüğü”, Kapı Yay. İst. 2007, s. 128.

3- Zafer Dergisi, sayı: 145, s. 26.

Yorum Yazın

E-posta hesabınız sitede yayımlanmayacaktır. Gerekli alanlar ile işaretlenmişdir.