Konya
27 Nisan, 2024, Cumartesi
  • DOLAR
    32.45
  • EURO
    34.82
  • ALTIN
    2438.6
  • BIST
    9915.62
  • BTC
    63976.378$

NİĞBOLU ZAFERİ (2)

25 Eylül 2017, Pazartesi 08:01

Haçlı ordusu sayılarına güvenmişler, vurdumduymaz bir tavır sergile­mişler, hatta Osmanlı Sultanı Yıldırım’ın korkusundan Mısır’a kaçtığı söy­lentilerini yaymışlar, Yıldırım Ordularının çok yaklaştığı haberini getiren iki gözcünün söylediklerini alaya almışlar, yalan söylediklerini iddia ederek za­vallıların kulaklarını kesmişlerdir. Kimse kimseyi dinlemiyor, emir ko­muta diye bir şey söz konusu değildir. Etraftaki Türk ve Hıristiyan köyle­rinden topladıklarını yiyip, içip sarhoş olup nara atmakla vakit geçiriyorlar.

25 Eylül sabahı Osmanlı ordusunu karşılarında görünce aptallaşmışlar,  Anadolu’dan şimşek hızıyla gelen Yıldırım 60-70 bin kişilik ordusunu Hi­lâl şeklinde yerleştirmiş, haçlı sürülerinin karşısına iman ve ihlas abidesi gibi dimdik durmuştur. 

Savaş başlayınca, Osmanlının savaş taktiğini bilmeyen Avrupalı asker ve kumandanlar, Hilâlin karnına doğru hücum etmiş, Yıldırımın askerleri çekil­dikçe zafere ulaşıyoruz zannıyla, tedbirsiz ve ihtiyatsızca ileriye doğru koş­muşlar, Hilâlin uçlarının kapanıp arkalarının çevrildiğini anladıklarında artık iş işten geçmiştir.

Osmanlıyı tanıyan ve Hilâlin içine dalmayan Macar Kralı Sigimond, Ef­lak Prensi Mirce gibileri daha savaşın yarısında neticenin ne olacağını kestir­dikleri için canlarını zor kurtarıp kaçmışlardır. Büyük bir imha savaşı olan Niğbolu’da birçok kral, prens ve asilzade öldürülmüş, yine birçoğu da esir edilmiştir.

Avrupa’nın tamamına tek başına karşı çıkan, inanç ve idealinin yardı­mıyla muzaffer olan Yıldırım'ın, esirler arasındaki  Fransa Kralının amca oğlu Korkusuz Jean 'a söylediği şu sözler ne kadar manidar. O günkü izzet ve aza­metimize ne güzel misal: "Bana karşı bir daha silah kaldırmayaca­ğınıza dair ettiğin yemini, sana bağışlıyorum. Bilâkis, şerefini kurtarmak üzere, bana karşı Hıristiyanlığın bütün kuvvetlerini topla. Yeniden gel. Bana şan ü şere­fimi artırmak için yeni fırsatlar bahşet.’’([1])

Yıldırımın bu temennisi maalesef gerçekleşmemiş, karşısına Haçlı or­du­ları değil de aynı soydan ve aynı dinden Timur orduları dikilmiş. Karşıla­rında haçlı âlemi dururken, boşu boşuna, pisi pisine bir birleri ile, bir gurur, bir enaniyet yüzünden yaptıkları Ankara savaşı neticesinde daha 43 yaşında iken, çok şeyler yapabilecek, dünya tarihinin kaderini değiştirebilecek, enerji ve potansiyele sahip olan Yıldırım, tarih sahnesinden çekilmiş         git­miştir.

İbret alınmış mı? Hayır. Günümüzde de, Müslüman devletler ve ce­maat­ler bir birleriyle uğraştığı için, kâfirler rahat ediyor ve ilerliyorlar. 57 devlet birleşti Amerika Birleşik Devletleri oldu. 14 Avrupa devleti birleşti. Çocuğun adı AB yani Avrupa Bir­liği. Müslüman devletlerde de bırakalım bir birleriyle birleşmeyi, kendi içle­rinde, mezheple­rinde, siyasi partilerinde bile bir birlik yok. Her şeyi­mize tefrika hakim. Ner­deyse atomlarımıza ayrılacağız diye gayret ediyo­ruz. Allah sonumuzu hayreylesin.           

Dipnot:

1- Hammer, “Osmanlı Devleti Tarihi”, Üçdal Neşriyat. c.1, s. 219.

 

Yorum Yazın

E-posta hesabınız sitede yayımlanmayacaktır. Gerekli alanlar ile işaretlenmişdir.