Konya
27 Nisan, 2024, Cumartesi
  • DOLAR
    32.45
  • EURO
    34.82
  • ALTIN
    2438.6
  • BIST
    9915.62
  • BTC
    63976.378$

NEZAKETİN DEĞERİ

12 Ocak 2019, Cumartesi 10:12

Size kısa bir hikaye anlatayım daha sonra hep birlikte göreceğiz zaten yardım etmenin ne kadar önemli olduğu kadar yardım etme şeklinin de önemini. Son zamanlar da oldukça sık rastlar oldum insanlarım yardım ettiğini fakat bu yardımı herkese açıkça ilan da ettiğini. Yardım edilen kişinin onur ve gururunun nasıl hiçe sayıldığını. Bir ihtiyacını karşıladığınız kişinin nasıl utanç duyduğunu. İyilik yapıp denize atmak yerine yapılan iyiliği denizlere sığdıramaz tavırlar sergilendiğini görmek üzüyor beni. Bir eşi, babayı, anneyi ya da ufacık bir çocuğu iyilik yaparken derinden yaralar açıldığına şahit oldum.bu yüzden sizlerle kısa bir hikaye paylaşıp yapılan iyilikten çok nasıl yapıldığının önemini bir kez daha vurgulamak istedim. Hikayeye gelince ,

Adamın biri lokanta da otururken yan masadan başka bir adam telefonla konuşurken birden sevinç çığlıkları atmaya başlar. Telefonla olan görüşmesi bittikten sonra yüksek sesle garsonu yanına çağırır ve herkese pilav üstü kebap getirmesini ister. Garson ve lokantada ki müşteriler şaşkın gözlerle bakarken adam konuşmasına ekler on sekiz yıl aradan sonra baba olacağım diye. sebebini öğrenen tüm müşteriler kebaplarını yer kalkar. Birkaç gün sonra lokantada ki adamı bir müşteri sinemada üç dört yaşlarında bir çocukla görür ve çocuğun adama baba dediğini duyar. Bunun üzerine adamın yanına giderek olaydan bahseder ve bu davranışının sebebini merak ettiğini söyler. Genç adam olayı utana sıkıla şöyle açıklar. O gün yan masamda yaşlı bir çift vardı kadın menüye baktıktan sonra eşine keşke bugün pilav üstü kebap yesek dedi. Fakat yaşlı adam utanarak sadece çorba içecekleri paralarının olduğunu söyledi. Bunu duyunca çok üzüldüm bunun üzerine sahte bir telefon konuşması ve sevinçle herkese pilav üstü kebap getirmesini istedim garsondan. Bunun üzeri adam sordu peki ama neden herkese… Genç adam birden ciddileşerek ben bütün malımın gitmesine razıyım ama bir insanın izzeti nefsinin rencide olmasına asla razı değilim.eğer o yaşlı çifte doğrudan yardım etseydim yaşlı adam eşine ve lokantadakilere karşı mahcup olacaktı işte o zaman boğazından geçen her lokma gönlünde yük olacaktı. Ben bunu istemedim ben herkesle birlikte utanmadan üzülmeden o yemeği yesinler istedim. Onlar benim uzun bir aradan baba olacağımı düşünerek keyifle yemeklerini yediler bende onların o keyiflerini görünce yeniden baba oluyormuşçasına keyiflendim. Adam duyduklarının karşısında haz duygusunu yaşayarak genç adam ve oğlunun yanından ayrılmış ve iyilik yapmanın da iyi yollardan geçtiğini bir kez daha anlamış.

Yani uzun lafın kısası biz insanlar iyilik yapmıyor değiliz ama yaptığımız iyiliğin değerini yapış yollarımız ile kaybedebiliyoruz. Reklam içerikli iyilikler peşinde koşuyoruz. Karşıda ki insanın gururunu hiçe sayarak övünme aracı haline getiriyoruz yaptığımız yardımları. Hal böyle olunca da iyilik mi ettik iyilikle kendimizi mi öne çıkardık pek belli olmuyor. Oysa ki bir elin verdiğini öbür el bilmemeli. Bizler ise kendimizi kaptırıp bir elin verdiğini bilmeyen el bırakmıyoruz. İşi hakikaten abartıyoruz. Doğrusu iyiliğini sessiz sedasız yap ve çekil. Karşındaki insanı üzmeden, kırmadan destek ol ve ardından yok ol. İnsanlar kendilerini sizlere karşı borçlu değil şükür sebebi olarak hissetsinler…

Yorum Yazın

E-posta hesabınız sitede yayımlanmayacaktır. Gerekli alanlar ile işaretlenmişdir.