Konya
03 Mayıs, 2024, Cuma
  • DOLAR
    32.35
  • EURO
    34.82
  • ALTIN
    2394.8
  • BIST
    10208.65
  • BTC
    59374.98$

NEYİ KAZANDIK(!) NEYİ KAYBETTİK?

07 Eylül 2022, Çarşamba 00:34

Yediklerimizin zevkine varmadan, ne yediğimizi bilmeden hızlı hızlı yaşayıp, hızlı hızlı tüketiyoruz. Seçme özelliğimizi unutup seçilme, beğenilme özelliğine kavuşmak için zamanı ve kendimizi tükeniyoruz. Konforumuz arttı ya, bir günde gezerek görecek yerleri görmeden, özümlemeden bir saatte gidiyoruz. Yani yolları yaşamıyoruz, zamanla yarışıyoruz ve zamanın yetmediğinden şikâyet ediyoruz. Zaman yetmiyor dediğim, konfor sahasını genişleten insanların bahanesidir bu. Öyle ki, konfor yeri artanların en büyük sıkıntısı zamanın yetmediğidir. Oysa konfor alanlarını terk etmeyen, günü kısaltan, zamanı yok sayan kendileri. Yorgunum diyoruz ama gece geç yatıyor ve sabah da geç kalkıyor, sonra zaman yetmiyor diyoruz. Uykuyla geçen sürenin sonunda, zamanın daraldığının farkında değiller.

Konforumuz arttı ama zamanımız daraldı. İsteklerimizin bir ölçüsü varken ve imkânlarımız yetersizken bile mallarımız arttı, lükse yöneldik ama keyfimiz de aynı oranda azaldı. İki göz odada mutlu yaşarken saraylara sığmaz olduk, geniş aileden çekirdek aileye dönüştük. Herkeste bir diploma var ama hepimiz okumuş cahillere döndük, sağduyumuzu, hoşgörümüzü kaybettik. Okuduk ya, hepimiz uzman kesildik. Gerçek uzmanlar çoğalsa da problemler de o ölçüde çoğaldı.

Çocukluğumuzda sadece başımız ağrırdı, bir aspirin bir gripin vardı onları atınca, ya da uyuyunca geçerdi, başka bir hastalık bilmezdik, ilaçlar çoğaldı ama hastalıklara yetişemedi, iyileştiremedi. Gelirimiz çoğaldı, ama sorumsuzca harcıyoruz, bir tane varken ikinciyi, üçüncüyü alıyoruz, yine de mutlu olamıyoruz. 

Namazda, sohbette yan yana saygıyla, sevgiyle ve mütevazı oluyoruz, halayda oyunda omuz omuza oynuyoruz, eğleniyoruz ama trafiğe çıkınca çabuk sinirlenip canavarlaşıyoruz.

Özgürüm diyoruz ama televizyonun ve akıllı telefonların kölesi olmaktan kendimizi alamıyor, ufkumuzu genişletmek ve özgürlüğümüzü kazanmak için okumuyoruz. Hepimiz her şeyden haberdarız, her şeyi bilir gibi çok konuşuyoruz ama bilmediğimizi bilmiyor, konuştuklarımıza gönül vermiyor, konuşulana kulak vermiyor, dinlemiyoruz, bol yalan söylüyoruz. Çünkü değerimizi kaybettiğimiz için konuştuklarımız da değersizleşiyor.

Beşeri ilişkilerimiz öyle zayıfladı ki, millet aya gidip gelirken, kapı karşı komşumuza gidemiyoruz. Ağlamayı ağlatmayı, sızlanmayı ve şikâyet etmeyi çok iyi becerdik ama gülmeyi güldürmeyi beceremedik. Egomuzla gökyüzünü delecek kadar kendimizi önemli zannettik ama mütevazı olup gönüllere girmeyi beceremedik.

Elimizi yüzümüzü, kıyafetlerimizi temizledik ama ortak yaşam alanımız olan tabiatı ve ruhlarımızı kirlettik, bir türlü ruhi temizliğimizi kazanmaya çalışmadık. Bir de ön yargımız vardı, gördüğümüz her şeye önyargıyla yaklaştık, atomu bile parçaladık ama tanımak ve anlamak adına önyargımızı kıramadık.

Çağa kendimizi öyle kaptırdık ki, her gördüğümüze kucak açtık, tanıdıklarımız çoğaldı ama dost diyeceğimiz insanlar kalmadı.

İletişim çağındayız derken uzakları yakın eden, bilgilere kısa sürede ulaştıran iletişim araçlarına sahip olduk ama insanlarla olan iletişimimiz de o derece zayıfladı, birbirimizden uzaklaşmaya, birbirimizi anlamamaya ve iletişim bozukluğu yaşamaya başladık.

Bunların sebebini hiç düşündünüz mü? Eğer fark ettiyseniz, bunların sebebi, insanın özün de verdiği sözü de kaybetmiş olmasından kaynaklanıyor. Bizi biz yapan, insan dediğimiz biyolojik varlığı hayvanlardan ayıran özelliği olan aklı kullanmamamız, vicdanımızı yok saymamız ve eşrefi mahlûkun, esfelei safilin haline gelmesidir.

İşin özeti, dünyevileştik, dünyaya meylettik, kendimizden başkasını yok saydık, insanız derken insanlık gömleği üzerimize uymamaya başladı, inancımızı ve ahiret hayatı düşüncemizi aklımızdan çıkardık.

Yorum Yazın

E-posta hesabınız sitede yayımlanmayacaktır. Gerekli alanlar ile işaretlenmişdir.