Konya
02 Mayıs, 2024, Perşembe
  • DOLAR
    32.52
  • EURO
    34.85
  • ALTIN
    2412.0
  • BIST
    10045.74
  • BTC
    57005.63$

Mukaddes Emânetler

11 Temmuz 2018, Çarşamba 07:35

1-Hırka-i Saâdet: Kâ’b b. Züheyr; Müslüman olacağında İslâm’ı ve Pey­gamber Efendi­mizi öven sözleri ihtiva eden, “Ka­side-i Bürde” diye meş­hur şiirini oku­yunca, Peygamber Efendimizin Kâ’b’a hediye ettiği hır­kadır. Her yıl Ramazan ayının 15’inde Pâdişah ve üst düzey devlet erkânı­nın, büyük bir törenle Hırka-i Şerîf’i ziyaret et­meleri adetten idi.(1)

2-Sancak-ı Şerîf. 

3-Dendan-ı Saâdet: Peygamberimizin Uhut sava­şında kırılan mübârek di­şinin parçası.

4-Lıhye-i Saâdet: Peygamberimizin mübârek sa­kalları.

5-Kadem-i Şerîf: Peygamberimizin ayak izleri.

6-Hz. Mûsâ’nın asası.

7-Keman-ı Saâdet: Peygamberimizin yayı.

8-Mızab-ı Saâdet: Kâbe’nin altın oluğu.

9-Hacer-i Esved çerçeveleri.

10-Hz. İbrahim’in tenceresi.

11-Mühr-i Saâdet: Peygamberimizin mührü.

12-Teyemmüm taşı.

13-Name-i Saâdet: Peygamberimizin mektupları.

14-Na’l-i Saâdet: Peygamberimizin tahtadan ter­liği.

15-Hz. Fatıma’nın seccadesi.

16-Mushaf-ı Şerîfler. Hz. Osman şehit edilirken oku­duğu ve kanı­nın bu­laştığı Kur’an-ı Kerim ve diğer  bazı târihî Mus­haflar.

17- Süyûf-ı Mübâreke: Peygamber Efendimize, âit kı­lıç­lar.

18-Hz. Ebû Bekir, Hz. Ömer ve Hz. Ali’ye âit birer kılıç, Hz. Os­man’a âit iki kılıç, Hz. Cafer Tayyar, Hz. Halid, Hz. Muaz b. Cebel, Hz. Talha’ya âit kılıçlar.

19-Kâbe-i Muazzama’nın kilitleri.

20-Hz. Yûsuf’un sarığı.

21-Gasl-i Nebevî Suyu: Peygamberimizin cenaze­sinin yıkandığı sudan kalan bir miktar.(2)

22-Şuayb Peygambere âit olduğu söylenen bir ten­cere.

23-Hz. Yûsuf’un gömleği.

24-Hz. Davud’un kılıcı.

25-Hz. Ebû Bekir’in gömleği.

26-Hz. Hatice ve Hz. Hüseyn’e âit gömlekler.

27-Veysel Karanî’nin tâcı.

28-Kâbe kapıları ve Hz. İbrahim makamının gü­müş ka­pağı...(3)

Yavuz Sultan Selim’in İstanbul’a naklettirdiği Mu­kad­des Emânetlerin dı­şında, târihin her döneminde en büyük İslâm devleti olan Osman­lının başken­tine, kut­sal ve târihî eserlerin akışı devam etmiştir. Özellikle bu akış 19. yüz­yılda fazlalaş­mıştır.

Hicaz bölgesine Vehhâbîlerin hâkim olması bu akışı hız­lan­dırmıştır. Çünkü bu görüş men­sup­ları kutsal veya târihî eserlere hiç kıymet ver­meyen, hattâ cehalet ve taassupları gereği, nerde gördü­lerse tahrip veya yok eden bir tutum içinde ol­duklarından dolayı, bazı yerlerde Müslü­manlar bu kutsal hatıraları, Vehhâbîlerin eline geçmemesi ve Osmanlı elinde muhâfaza edil­mesi için, gö­nüllü olarak İstan­bul’a gönder­mişlerdir.

Târihî hadiseleri cereyan ettiği zamanla değil de, günümüz kafasıyla de­ğerlendiren bazı kişiler, bu tip davranışların sebep ve hikmetlerini bilmeden tenkitte bulunurlar. Meselâ: Yavuz’un Mukaddes Emânetleri alması husu­sunda da birçok şeyler söylenmiştir. Hâlbuki o çağlar; Avrupa’da Sömürgeci­lik hastalığının yükselmeye başladığı yıllardır.

Portekizliler kendi toprakların­dan yüzlerce kat büyük olan Angola ve Mozambik gibi Afrika bölgelerini işgal etmişler, ta Güney Amerika’da kendi memleketlerinin onlarca katı bü­yük olan Brezilyayı bile sömürge haline getirmişlerdir.(4)  Yemen ve Aden bölgelerinden asker çıkarıp Hicazı da işgal ederek, en büyük dinî düşmanları olan İslâmiyet’i ortadan kaldırmak ve onun baş temsilcisi Osmanlının belini kırmak istemişlerdir.

Bunun için Yavuz Avrupalıların karşısında durabilecek büyük bir İslâm devletinin kurulması gayesiyle İran, Suriye, Mısır ve Hicaz’ı topraklarına katmıştır.(5) Aynı tedirginliği Mekke Emiri de duyduğu, yani Avrupalıların böyle bir tecavüzü esnasında Mukaddes Emânetlerin Haçlıların eline geçebileceği tehlikesine binaen Onları Yavuz’a kendi gönlü ile gönder­miştir.(6)

Kutsal Emânetler Odasında Fasılasız Kur’an Ziyafeti:

Yavuz bu kutsal emânetlerin bulun­duğu mekânda, geceli-gün­düzlü Kur’an okun­ması için kırk hâfız tayin eylemiş, kırkıncıya da ken­dini yazmış­tır. İşte o günden bu ana kadar 400 küsur se­nedir, (Cumhuri­yetin ilk yılla­rından i’tibâren bir müddet fa­sılayı say­mazsak), Topkapı Sarayında Kutsal Emânetlerin bu­lunduğu bö­lümde de­vamlı gece-gündüz Kur’an okunmuştur ve  hâlâ okunmak­tadır.(7)

Dipnotlar:

1- Esat Efendi, “Osmanlıda Töre ve Törenler”, Tercüman 1001 Temel Eser, İst. 1979, s. 30; Erol Özbilgen, “Bütün Yönleriyle Osmanlı”, İz Yayıncılık, İst. 2003, s. 517.

2- Süleyman Beyoğlu, “Ravza-i Mutahhara Müdâfii  Fahrettîn Paşa”, Târih ve Medeniyet Dergisi, Mayıs, 1997, sayı,  38, s. 12.

3- Hüseyin Algül, “Hz. Muhammed”, T. D. V. Yay. Ankara 1994, s. 215.

4- Banu Avar, “Hangi Avrupa”, Truva Yay. İst. 2008, s. 265, 270. 

5- Mustafa Halidi- Ömer Ferruh, “Misyonerler-İslâm Ülkelerinde Emperyalizm ve Askerleri”,  Araştırma Yay. İst. 1991, s. 31.

6- Mustafa Armağan, “Geri Gel Ey Osmanlı”, Ufuk Kitap, Ekim 2007, İst. s. 150.

7- Aydın Taneri, “Türk Devlet Geleneği”,MEB Yay. İst.1997, s. 292; Algül, a. g. e.  s. 216.

Yorum Yazın

E-posta hesabınız sitede yayımlanmayacaktır. Gerekli alanlar ile işaretlenmişdir.