Konya
02 Mayıs, 2024, Perşembe
  • DOLAR
    32.35
  • EURO
    34.82
  • ALTIN
    2394.8
  • BIST
    10208.65
  • BTC
    59374.98$

KUTSAL KÂĞIT ​​​​​​​

26 Ekim 2022, Çarşamba 01:01

Okumuş, diplomalı insan çöplüğü haline geldi bu ülke. Üniversite okuyoruz derken işsiz kalmayı çok iyi becerdik. Çünkü okumuş ama kendini geliştirememiş, günü kurtarmış insanlarla doluyuz. Okumuş, ama hiçbir vasfı olmayan, kendini geliştirememiş bu insanlar, mezuniyetten sonra iş bulamıyor, neden? Çünkü ortaya bir şey koyamıyorlar, fikirleri yok, masa başı iş ve hak etmedikleri yüksek maaş talebinde bulunuyorlar. Eee tabi talepleri yüksek ve konfor alanı geniş olan iş bulamayınca da, eleştirilere başlıyorlar. 

Mesele neydi biliyor musunuz? Mesele, üretmeyi bırakıp başkasının ürettiğini tüketmeye başlayınca kaybetmeye başladığımızdı. Mesele; sadece bir kâğıt parçasını öyle ya da böyle elde etmek için yolu tamamlama düşüncesiydi. Kimse bir küçük artı ortaya koymaya, kendini geliştirmeye yönelik davranışlar içinde olmadan o süreci geçmek derdindeydi. Sonra da her türlü eleştiriyi kendilerinde hak olarak görerek eleştirmeye yönelmekti. Ama kimse kendini eleştirmedi, eleştirmekten kaçındı. Kimse kendi kusuruna bakmadı. “Kimse kusura bakmasın” demeyeceğim, lütfen kusurunuza bakın ve “Ben bunca yıl okudum, neden işsizim, bana neden iş imkânı verilmiyor?” diye de, ağlama, yargılama ve sorgulama yoluna da gitmeyin. Bu düşüncede olan insanlar, zaten yanılıyorlar. Bunlar zannediyor ki, üniversiteyi bitiren herkese devlet iş vermek zorunda. Öyle bir dünya yok. Sadece kendini geliştiren, fikri olan, kendini tanıyan ve bir özellik ortaya koyanlar o işi kapıyorlar.

Öyle ki, diploma hayali kuran çoğu öğrenci, okudukları bölümle alakası olmayan yeteneklere sahipler. Kabiliyet ve ilgileri okudukları bölümle uzaktan yakından ilgisi yok. Edebiyata meyilli olan öğrenci, fizik matematik okuyor. Ama onların tek isteği, o kutsal kâğıdı (diplomayı) öyle ya da böyle elde etmek ve o kutsal diplomanın peşinde bilinçsizce koşmak. Elde ediyorlar mı, ediyorlar ama vasıfsız, diplomalı cahillikten ileri gidemiyorlar. Kendini geliştirmeyi beceremeyen, Laylay lomla 3-5 yıllık eğitim sürecini geçiren, sonrasındaki insan ne bekleyebilir ki? Sadece size, “gerçek dünyaya hoşgeldiniz” diyerek kapıyı gösterirler. Kim, size ne diye iş versin? İhtisas yaptığınız alan dâhil, hiçbir konuda yeterli bilgiye sahip değilsiniz, üretimden, felsefeden, maneviyattan, hatta maddiyattan uzak, çaresizsiniz ve ne yapacağını bilemeyen buhran içindesiniz. Kutsal kâğıda sahip olunca, her şeyden anladığınızı zannediyorsunuz ama ihtisas alanınız dâhil hiç bir şeyden anlamıyorsunuz. Niceliğiniz var ama niteliğiniz yok.

O kutsal kâğıdı çok ama çok abartıyorsunuz. Ama her şey o kutsal kâğıdı elinize alınca ve neden işsiz olduğunuzu düşünmeye ve sorgulamaya ve kendinize şu soruyu sorgulamaya başlayınca gerçekler ortaya çıkıyor. Eğer mantıklı düşünebilirseniz, “Acaba üniversite okuyarak hata mı yaptım? Yoksa üniversite okurken geleceği düşünmeyip keyif sürerek hatalar mı yaptım? Onca süre kendimi geliştirmeden, hayatı tanımadan, donanım sahibi olmadan geçireceğime, yeteneğime göre bir iş koluna mı yönelseydim?” diye kendinizi sorgularsanız, sebep sonuç ilişkisini görür, o kutsal kâğıdın hiçbir anlamı ve değeri olmadığını da anlayacaksınız.

Sonuçta yapılması gereken şu. Kişinin kendini tanıması, bir kâğıt parçası için değil de, yeteneği,  kabiliyeti ve ilgi alanı doğrultusunda seçim yaparak, yeteneğine göre bir alana yönelmesi ve öğrenmek için o işin peşinden koşması gerekir. Sonra, emek sarf ederek, bedel ödeyerek, hem kendisine, hem de topluma yararlı olacak donanıma sahip olmak için kendini geliştirmesi gerekmektedir. Diplomanın değil, kendini geliştirmenin ve üretimin sizi belli noktalara getireceğini unutmayın. Sevdiğiniz ve yeteneğinize uygun seçimi yapın, size empoze edilen okul ve mesleklerden uzak durun. Onlara deyin ki, “ doktor mu istiyorsunuz, mühendis mi istiyorsunuz, o halde gidin siz okuyun” deyin. Çünkü yeteneğiniz doğrultusunda ki, başarı ve başarısızlık size aittir.

Peki, sistemin hiç mi hatası yok? Tabi ki sistemin de hatası var, ebeveynlerin de hatası var. Kutsal kâğıt odaklı yetiştirdik çocukları kaybediyoruz.

Gelişmiş, geliştirilmiş şehirler, göğü delecek kadar yüksek binaları inşaa ettik ama nesilleri inşaa edemedik. Şehirleri inşaa ederken nesilleri ihmal ettik. Tabi ki nesilleri yetiştirmeyi beceremeyince de, o yetiştirilemeyen nesiller de inşaa edilen şehirleri imha etmeyi, tahrip etmeyi gayet güzel becerdiler. Her şey o kâğıt parçasına odaklı hale gelince, mesleki eğitim önemsizleşiyor ve devlet tarafından destek verilmeyip göz ardı ediliyor. İnsanlar, üniversite diploması olunca daha çabuk iş bulacağını, daha çok kazanacağını düşünüyor ve rahat bir hayat süreceğini zannediyor. En büyük yanılgı da bu zaten. İyi bir mesleki eğitim almış, yaptığı işe değer veren, değer katan insan, çoğu okumuş masa başı iş yapan insandan daha fazla kazanıyor ve emrinde “kutsal kâğıt” sahibi insan çalıştırıyor.

Yorum Yazın

E-posta hesabınız sitede yayımlanmayacaktır. Gerekli alanlar ile işaretlenmişdir.