Konya
27 Nisan, 2024, Cumartesi
  • DOLAR
    32.45
  • EURO
    34.82
  • ALTIN
    2438.6
  • BIST
    9915.62
  • BTC
    63866.941$

KUDÜS, KANAL HAREKATI VE ARAPLAR(5)

03 Nisan 2020, Cuma 09:27

Osmanlı ordusunun içindeki Arap asıllı paşaların bile İngiliz propagandası te­siri altında kaldıkları, olumsuz davranışlarda bulunduk­ları, buna onları iğfal eden Albay Lavrens’in bile hayret ettiğini yazan eserler vardır.(1) Daha başka misaller de vardır. Ama Hicazdan çekilişimizi sadece bu ve benzeri söylenti­lere bağlamak en büyük hata olur.

Osmanlı sadece onların kalleşliği neticesi yenilmiş değildir. Bazılarının yaptığı gibi, bunun vebal ve sorumlu­ğunu tamamen onlara yüklemek, her halde haksızlıkların en büyüğü olur. O zaman Balkanlarda 600 sene uşaklığı­mızı yapan Bulgarlara neye yenildik? Edirne’ye kadar on­lar nasıl gelebildiler? Tarihteki bu menfur oyuna hâlâ inanmakta ısrar etmeyelim.

“Bazı tarihçilerin ‘Araplar Osmanlıyı arkadan vurdu’ demeleri hiçbir delile dayanmamaktadır. Şerif Hüseyin Paşa’nın emri altında toplanan birlikler; para gücüyle toplanmış bir tür lejyoner bedevilerdi. Bunlar Hicaz çölle­rinde göçebe hayatı yaşayan, yağmacılık, hırsızlık ve ta­lanla geçinen son derece cahil, dünyadan habersiz kimse­lerdi. Bunlar çarpıştıkları Osmanlı askerlerinin mahiye­tinden bile habersizdiler. Aklı başında olan Araplardan şehir halkından kimse bu isyancılara katılmamıştır.”(2)

Yine bazı insaflı ve tarafsız tarihçiler; Arap isyanı diye bir şey yoktur. Araplar O günkü İttihat ve Terakki idareci­lerinin yaptıkları haksızlık ve zulümlere isyan et­mişler­dir.(3) Filistin Ordusu Komutanı olan Cemal Paşa’nın Roma’nın Sertapları (valileri) gibi, bir imparator gibi gad­dar ve acımasız davranması, birçok Arap aydınını astır­ması, aşırı şiddet ve tahakküm uygulaması gibi sebep­lere(4) isyan etmişlerdir diye değerlendirenler vardır. Yi­nede insaflı adamlar ki; Memleketten sürüp çıkardığımız Padişahlarımızın ölülerini bile biz kabul etmez, ortada ka­lırken, onlar kabul etmişler, onların yardımı ile cenaze hacizden kurtarılıp, Şam’a götürülüp defnine imkân bu­lunmuştur. Akif Merhumun bu husustaki değerlendirmesi ne kadar ibretlidir:

Türk Arab’sız yaşamaz. Kim ki “yaşar” der, delidir!

Arab’ın, Türk ise hem sağ gözü, hem sağ elidir(5)

 Gerçekten bunun böyle olduğu, Gazze savaşından (01.01.2009)sonra daha iyi anlaşılmıştır.             

Münferit veya küçük çaplı olumsuzluklar oldu ise de; Osmanlı ordusu Filistin’den çekilirken “Bizi kimlere bıra­kıp ta gidiyorsunuz ey Osmanlılar!” diye ağlayan Araplar, Kudüs Surlarından Osmanlı bayrağı indirilirken: “Biz bu bayrağın yokluğuna nasıl dayanacağız” diyerek ağlayan, feryat eden, göz yaşı döken, Türk asker ve subaylarının eline ayağına sarılıp nesi var, nesi yok anlara vermeye ça­lışan Araplar ve yetkililer de olmuştur.(6)

Lozan görüşme­leri esnasında TBMM kapılarında gece gündüz dolaşıp; “Bizi İngiliz kurtlarının eline teslim etmeyin” diye Türk Milletine yalvaran Arap yetkililer de olmuştur.(7)

Bunlar yan etkiler olabilir ama, esas yenilgimizin se­bebi Osmanlının her yönden zayıf olması ve ordumuzun içine politika mikrobunun girmesidir. O dönemlerde Türk ordusu içinde görev yapan Hans Guhr isimli Alman Gene­rali: “Filistin’de İngilizlerin teknik imkânları, Osmanlının­kinden 40 misli daha fazla idi” der.(8) Yine Ordumuz içinde görev yapan ve Hatıralarını yazan Alman General­lerden Von Kres, Son Haçlı Seferi (Kuma Gömülen İmpa­ratorluk) isimli kitabında: “Bizim memlekette hiçbir hay­van, Filistin savaşında bizim içtiğimiz suyu katiyen iç­mez”(9) der ve Osmanlı ordusunun yokluk, kıtlık ve im­kânsızlıklar içinde kıvrandığını ve neticede yenildiğini yazar.

Araplar Osmanlının kıymetini İngilizler ve Fransızlar Ortadoğu’ya yerleştikten sonra anlamışlar, şimdi Yahudi ile yapılan savaşlardan, icra edilen insanlık dışı zulüm ve katliamlardan sonra daha da iyi anlamaktadırlar. Bunu Mülazım Mehmet Sinan isimli hatıralarını yazan bir aske­rimiz yaşadıklarını ve gördüklerini bizzat anlatıyor ve Arapların Osmanlıdan sonra gelen İngiliz ve Fransızlardan hiç memnun olmadıklarını ve savaşın akabinde Osmanlıyı aradıklarını yazmaktadır.(10) Bundan dolayıdır ki; bizin 401 sene kaldığımız o diyarlarda İngiliz ve Fransızlar 20 sene ancak kalabilmişler, ama fitne çıbanının başını da kanatıp, Yahudi’yi getirip Filistin’e yerleştirmişlerdir.

Lübnanlı Dürzi Lider Velid Canbulat da: “Osmanlı zama­nında işler daha iyiyiydi. Bu ulus devletler bir felaket. Os­manlıda Araplar birlik ve beraberlik içinde idiler” de­mek suretiyle bu gerçeği itiraf etmiştir.(11)

Dipnotlar:                                                                                                                                                                     

1 - “Türklerle Omuz Omuza”, Hans Guhr, Çev. Eşref Özbilen, İş Bankası Yay. İst. 2007, s.135; İlhan Bardakçı,“İmparatorluğun Yağması”, Türk Edebiyatı Vakfı Yay. İst. 2006, s.234.

2 - Burhan Bozgeyik, “Nasıl Yaşadılar”, Cihan Yay. İst. 2008, s.93.

3- Ali Ulvi Kurucu, “Hatıralar-2”, M. Ertuğrul Düzdağ, Kaynak Yay. 2007, İst. 2. baskı, s.54.

4 - “Suriye Hatıraları”, Ali Fuat Erden, İş Bankası Yay. İst. 2006, s.279-281-282-290-291-293.

5 - “Safahat”, Mehmet Akif, Ö. Rıza Doğrul, Yeni Matbaa, İstanbul, 1966, s.206.

6- Selahattin Günay, a. g. e. s.116-118. Arapların hepsinin asi ve Türk düşmanı olmadıklarını, Kanal  seferi ve Filistin savaşlarında Türk ordusuna ne kadar yardım   yaptıklarının, faydalı olduklarının bilinmesi için bu kitabın okunması gerekir. Suriye Hatıraları, Ali Fuat Erden, İşbankası Yay. İst. 2006, s.82. 

7- Mustafa Armağan, “Tarihimizle Hesaplaşma”, Profil Yay. İst. 2007, s.9.

8 - Hans Guhr, a. g. e. s.189-192.

9 - “Son Haçlı Seferi (Kuma Gömülen İmparatorluk)”, Von Krees, Çev. Tahir Balaban, Yeditepe Yay. İst. 2007, s.49.

10 - “Harp Hatıralarım”, Mülazım Mehmet Sinan (Çanakkale-Irak- Kafkas Cephesi)  Hazırlayanlar: Hasan Babacan, Servet Avşar, Muharrem Bayar, Vadi Yay. Ankara 2006. s.140.

11 - Hasan Cemal, Milliyet, 04.04.2005

Yorum Yazın

E-posta hesabınız sitede yayımlanmayacaktır. Gerekli alanlar ile işaretlenmişdir.