Para, bir ekonomide mevcut mal ve/veya hizmetlerin satın alınması, borçların ifası ve birikim amacıyla kullanılan maddi, sanal yahut kripto değerdir.
Para öncesi ekonomik hayatta alım-satım işlemleri takas ekonomisi çerçevesinde bir malın başka bir mal ile değişimi suretiyle yapılmakta iken bu durumun ihtiyaçların karşılıklı olarak uyuşmaması sorununu gündeme getirmesi sebebiyle insanoğlunu farklı arayışlara itmiştir. Bu arayışın beraberinde mübadele özelliği olan, değerini koruduğu gibi değerleri de ölçen ve de en önemlisi ekonomide herkesçe kabul gören, karşılıklı ihtiyaçların uyumundan bağımsız bir değerin ortak para olarak kabulü, ekonomik aktivitelerin de daha az maliyet ile daha hızlı gerçekleştirilmesini sağlamıştır.
İlk olarak değerli madenler ve özellikle de altın ve gümüşler ekonomide para olarak kullanılmaya başlanmıştır. Mal para kavramı ile ifade edilen altın ve gümüşün en büyük özelliği, kendisine atfedilen bir değer olmasa bile bizzat kendisinin ekonomik bir değer olmasıdır. Kıymetli madenlerin taşınması ve muhafazasında yaşanan zorluklar ve riskler beraberinde temsili parayı gündeme getirmiş ve elinde bulunan kişiye, üzerinde yazan miktarı altın ve/veya gümüş olarak ödemeyi taahhüt eden kâğıt paralar piyasaya girmiştir. Bu süreci, kendinden bir değeri olmadığı gibi ibrazı halinde değerli maden taahhüdü de olmayan, bir devletin ya da otoritenin yasal olarak kendisine değer atfettiği itibari paralar takip etmiştir. Sonraları itibari paranın her an çekilebilmesine olanak veren ve banka kartı olarak örneklendirebileceğimiz dijital paralar ve karşılığı itibari para olmayan ve her an nakde dönüşemeyen sanal paralar günlük hayatımıza girmiş ve 2008 yılından itibaren de kripto (şifreli) paralar günümüz ekonomisindeki yerini almıştır.
Kripto paralar, şifrelemeye dayalı çalışma prensibi olan, bir merkez tarafından kontrol edilmeyen ve çalışma prensibini Blockchain veri tabanı sayesinde gerçekleştiren ve değişim aracı olarak kullanılabilen dijital değerlerdir. Blockchain (blok zincir) veri tabanı; data, hash ve bir önceki bloğun hash’i birleşimiyle oluşan dağıtık bir çalışma prensibini içermektedir. Zinciri oluşturan her bir bloğun bilgi kısmını içeren datalar ve bunların parmak izine benzeyen eşsiz kodları olarak adlandırılan hash ve her yeni işlemin, kendisinden önceki bloğun da imzasını içeren yapısı ve iş kanıtı sistemi ile kendinden sonraki her işlemi önceki işlem ile şifreleyerek birden çok bloğu birbirine bağlamak suretiyle yapılan işlemlerde güvenliği artırması ve bir siber saldırı ihtimalini en aza indirmesi kripto paralara olan algıyı pozitif yönde etkilemektedir.
Piyasa hacmi trilyon dolarları bulan kripto paraların merkezi bir otorite tarafından kontrol edilmemesi, transferinin hızlı ve güvenilir olması ile birlikte gizliliğin de temini, kripto paraların olumlu yanlarını oluştururken yüksek volatiliteye sahip olması, çalınma vb. durumlarda muhatabın olmayışı ise kripto paraların olumsuz özellikleri olarak karşımıza çıkmaktadır.
Kripto paraların işlem hacminin ve talebinin günden güne artması, İslam ekonomisi anlamında da konunun önemini artırmış ve İslami anlamda refah ile sosyal adaleti sağlama sorumluluğu olan paranın zekat gibi belli yükümlülükleri de içermesi, kripto paraların fıkhi manada caiz olup olmadığı konusunu da beraberinde getirmiştir. İslam’da para olarak temelde sadece altın ve gümüş kabul edildiğinden, güncel para çeşitlerinin de yine altın veya gümüşe endeksli olması, işlemlerin dinen sıhhati açısından en makbul olanıdır. Kripto varlıkların ise ülkemizde ve dünya genelinde finansal varlık mı, para mı yoksa emtia mı olduğu konusunda ortak bir görüş bulunmamaktadır. Sistemin tam olarak idrak edilemeyişi, kara para aklama, yasa dışı kazançların transferi ve muhatabın olmayışı vb. hususlar yönünden kripto varlıkların net bir şekilde haram ya da helal olarak nitelendirilmesini ve bilinen para çeşitleri ile kıyasını zorlaştırmakta olup genel manada caiz olmadığı yönünde fetvalar ağırlık kazanmaktadır. Bu konuda Diyanet İşleri Başkanlığı Din İşleri Yüksek Kurulu; “kripto paraların arkasında merkezi bir finans kuruluşunun olmayışı, devlet teminatını içermemesi, spekülasyona ve kara para aklama amacıyla kolay kullanımı, kendi özünde belirsizlik taşıması, aldanma ve aldatma risklerinin üst düzeyde olması ve güvencesinin bulunmayışı” sebepleriyle kripto paraları mevcut durumda dinen uygun görmemiştir.
Bununla birlikte; kripto paraların devlet otoritesi tarafından kabul görmeyişi sebebiyle mübadele fonksiyonunu icra edememesi ve İslami kurallar uyarınca uygun olmadığı gerekçeleriyle caiz olmadığını beyan eden ulema olduğu gibi kara para aklama, kaçakçılık ve spekülasyon maksadının olmaması şartıyla Bitcoin ve Ripple gibi kripto paraların mübadele, değer saklama ve para transferi işlemlerinde kullanılmasının caiz olduğunu belirten ve kripto paranın fıkhen zenginlik hesabına dahil edilerek üzerinden zekat verilmesi gerektiğini ifade eden görüşler de mevcuttur.
Katkınız için teşekkürler. Kripto varlıkların para/finansal varlık/emtia olarak kabulü, bu varlıkların ülkemizde ne şekilde vergilendirileceğini belirleyecek.Sonrasında ise "kara para aklama riski ve güvenceden yoksunluk" sorunlarına çözüm getirildikçe de verilen fetvaların netleştiğini göreceğiz. Selamlarımla.
Yusuf Cihad DEMET
28-04-2022 03:43