Konya
27 Nisan, 2024, Cumartesi
  • DOLAR
    32.45
  • EURO
    34.82
  • ALTIN
    2438.6
  • BIST
    9915.62
  • BTC
    63827.657$

KEMAL TAHİR VE OSMANLI (1)

03 Haziran 2020, Çarşamba 08:51

Kemal Tahir’in babası Padişah 2.Abdülhamit’in yaverlerinden bir deniz yüzbaşısıdır.Yani Bir Osmanlıdır.Kemal Tahir eğitimini babasının görevleri nedeniyle Türkiye’nin çeşitli yerlerinde tamamlamıştır.1932 yılında da gazeteciliğe başlamıştır.İlk fikir edindiği şahsiyetler  gayet entellektuel insanlar.Mesela Nihal Atsız,Necdet Sancar,Arif Nihat Asya,Mükrimin Halil Yinanç gibi.Fakat Kemal Tahir özellikle  köy ve köy sorunları konularını  bir romancı olarak işleyerek okuyucusunu  bu vesileyle bilgilendirmeyi ön görmüş ve yakın tarihimizin olaylarını ele alarak sahip  olduğu Marksist bakış penceresinden olayları değerlendirmiştir.Kendisinin en sevdiği insanlar arasında Nazım Hikmet vardı ve onunla beraber 1938 yılında “orduyu isyana teşvik suçundan” yargılanmışlardır.Dr. Hikmet Kıvılcımlı ve Nazım Hikmet’in Marsizme ait öğretilerini kendi düşünce dünyasında değerlendirmeye başladığında,Nazım’ın Marksizm den haberi bile olmadığı ve sadece sloganlarla düşündüğü ortada diyerek  eleştirilerini sözünü esirgemeyen keskin diliyle ifade etmeye başlamış ve fikir fukaralığımızı anlatmak istiyorum diyerek  hem ülke tarihimizi hem de dünya tarihini  çok iyi bilmek gerektiği vurgusunu yinelemiştir.Osmanlı Tarihi ile ilgili okunması değer eserler arasında, Mükrimin Halil’in yazdıkları ile Cevdet Paşa’nın batı’yı en iyi bilen doğulu tarihçi olduğunu   söylüyor ,Osmanlı Toplum hayatını ve  devlet hayatının  bu kadar uzun ömürlü olmasını hangi sosyal süreçlerle gelişip tarihe mal olmasını araştırıp öğrenerek sahip olduğu Marksist öğreti penceresinden    değerlendirip  olaylara ve sonuçlarına ilkeli yorumlar getirmeye,  belgelere dayalı bir Osmanlı kompozisyonu oluşturmaya çalışıyordu….

Kemal Tahir romanlarında Osmanlıyı eleştirmiş olabilir ancak Osmanlıya karşı şimdilerde birçoklarının yaptığı gibi temelsiz tefekkürsüz düşünmeyip Osmanlı hayranlığını kendi düşünce öğre  tisinden kopmadan  ifade etmeyi becermiş birisidir. Yani Aslını inkâr etmemiştir. O Batılı Toplum yapısı  ile doğulu toplum yapısının farklı olduğunu  söyleyerek Kapitalist düzene tepki olarak doğan  ve mademki bilimsel olduğu söylenen kaynağını dünya tarihinden, Fransız ansiklopedistlerinden, Alman sosyal yapısından ve hatta İngiliz ekonomisinden alan bir öğretinin acaba Türk ekonomisine ve Türk toplum gerçeklerine ne ölçüde denk düştüğü ya da düşebileceği konusunda kafa yormuş  bizim kendi asli ihtiyaçlarımıza cevap verip vermeyeceği   üzerinde düşünceler  serdetmiştir. Ona göre Osmanlı soylu sınıfı olmayan bir toplumdu. Hatta kapitalist sınıfı da yoktu. Soylu olan ve kapitalist olan sadece padişahtı. Şimdi böyle bir sınıf olmayınca acaba hayalini kurduğu Marksizm böyle bir toplumda oluşabilirmiydi? Ya da bir diğer ifadeyle; Marks’ın kurmak istediği ve ilerde oluşacağını söylediğini umduğu toplum düzeni ile benzerlik gösteriyor muydu? Kendisinin sorguladığı ve aradığı cevaplar   içerinde şöyle bir soru vardı.”Osmanlı   Batılı devletler tarafından parçalanmak isteniliyor. Batılı devletlerin düzenleri  iktidarların soylu ve kapitalistlerin elinde olması.Öyleyse Osmanlılar kapitalizme tepki olarak ortaya çıkan Marksizm’e koşullanacağına ,Tanzimat’ın düzenlemeleriyle beraber  neden   onların  silahına teslim oldu? Bu yapılanlar gerçekten bilinçli bir hareket mi  ?  yoksa kurulan bir tuzak mı ?” diye  sormaktan kendini alamıyordu.Ancak  Kemal Tahir Marksizme ait  öğretilerin yapılanma ve gelişmelerini özellikle Sovyet ihtilali  sonrası gelişmeleri   ve umduğu şekliyle değilde  işci sınıfının  ihtilal sonrası oluşumların dışına itilmesi ve kukla olarak kullanılmaları, aynen burjuvaya benzer yeni bir yönetici ve teknokrat tabakanın(sınıfın) oluşması,önceleri  Mao’nun  Kültür İhtilali ile toplumsal sınıfsızlığa son verecek hayaline kapılarak ümit beslemesi fakat gelişmelerin seyrinin böyle olmadığını  anlayınca da  “Böyle bir rezillikten iyi bir şey çıkacağı nerden aklımıza takıldı kaldı…Yuh bize !!!!  diyerek pişmanlığını  belli etmesi   onun düşüncesi  üzerinde fikir olarak Türkiye gerçeği ve Türk toplumsal yapısı üzerinde gerçekçi düşüncelere sahip olmaya  yöneltmiştir. Türk toplumunu anlamak için Osmanlı toplumsal yapısı üzerine eğilmek gerektiği  düşüncesinden hareketle  kaleme aldığı eseri  olan “Devlet Ana” onun Osmanlıya ait düşünce egzersizleri yaptığı güzel bir eseridir.ATÜT (Asya Tipi    Üretim Tarzı) fikir olarak benimsediği    temel  hareket noktasıdır.

Yorum Yazın

E-posta hesabınız sitede yayımlanmayacaktır. Gerekli alanlar ile işaretlenmişdir.