Konya
03 Mayıs, 2024, Cuma
  • DOLAR
    32.35
  • EURO
    34.82
  • ALTIN
    2394.8
  • BIST
    10208.65
  • BTC
    59374.98$

İNSANLIĞIN ESFELE-İ SAFİLİN ÇAĞINDAMIYIZ?

14 Eylül 2022, Çarşamba 00:15

İnsanlığı kaybettik. Sanki insanlık esfele-i safilin dönemini yaşıyor. Ya toplum mühendislerinin adapte etmeye çalıştığı yozlaşmalık ya da cehaletin verdiği cesaretle herkes yaşadığı rezaletleri göz önüne sermekten korkmuyor. Sanki yaptıklarıyla kendilerini level atlatmış gibi gururla, aile içi yaşanan ve söylememesi gereken şeyleri anlatmaktalar. Bu öyle bir hal aldı ki, yatak odalarının mahremiyeti kalmadı, başkalarıyla kaçan karısına evine dön diye yalvaran insanlar ortaya çıktı.

Neler mi yaşanıyor, sosyal medya, dediğimiz ortamda ifşa edilen iğrenç şeyler.

Sevgilisi ile kavga edenler, kocasını terk edenler, ayağını kaydırmayı düşündüğü iş arkadaşının gizli görüntüleri ve sırlarını ifşa edenler, yaşadıkları cinsel ilişkileri bile paylaşanlar, daha neler neler. Bunlar bir aşkı memnu dizisinden alınan kesitler değil. Hayatın gerçeklerinden yansıyanlar. Edep ve hayânın gökyüzüne çıktığı toplumumuzun övünç kaynağı sandığı edepsizlikler.

Dedik ya bir zaman önce reytinglerde zirve yapan aşkı memnu dizisi artık güncel hayatımıza yerleştirilen aile içi ensesti, aile içinde yozlaşmayı toplumun damarına kadar yerleştirdiler. Bunlar her ne kadar kabul görmese de toplum buna alet oldu, onları seyretmekle prim verdi.

Artık toplumda serbestlik hâkim. Şu bir gerçek ki, artık aile yapısı nasıl olursa olsun, ailelerin çocukları üzerinde etkisi ve mahalle baskısı da kalmadı. Eğer böyle bir ahlaksızlık gördüğünüz zaman müdahale etseniz, uyarsanız, uyardığınız çocukların ailelerini karşınızda buluyorsunuz. Sebep mi? Annenlerin ben yaşayamadım kızım yaşasın, babalar ise erkek adamdır yapar düşünceleridir.

Problem ne biliyor musunuz? Problem, çağdaşlığı sınırsız özgürlük olarak algılamamızda ve ailelerin belli bir süre sonra kontrolü tamamen kaybetmeleriyle çocukların kontrolsüz, serseri mayın gibi serbestçe her şeyi yapabilme özgürlük hakları olduğunu zannetmeleri. Çünkü toplum mühendislerinin yıllardır kafalara enjekte ettiği “özgür birey” kalıbıyla kontrol elden gitti.

Artık toplum dinamitleri de buna duyarsız. Kim bu toplum dinamitleri derseniz, okulda öğretmenler, kendilerini sadece camiye hapseden imamlar, vaizler, STK’lar ve zararlı ne varsa toplumun gözüne sokulan TV yayınları ve aile yapısının çatlamasına neden olan yayınları, belki de oy kaygısından görmezden gelen ve önlem almayı düşünmeyen siyasiler.

Herkes; tam da şeytanın istediği tava gelmiş gibi “her koyun kendi bacağından asılır” düşüncesiyle üzerlerine düşen görevden kaçmakta. Ama kimse düşünmüyor ki, kendi bacağından asılan koyunların kirlettiği ortamda, kızlarımız, oğullarımız ne kadar temiz kalabilir?

Maalesef kimse kaçan çorabı ve kaçan gol kadar kafa yormadı, üzülmedi toplumun bu yozlaşmasına. Maalesef eşrefi mahlûkuz derken vurdumduymazlığımızla “eşrefimizi kaybettik, esfele-i safilin” haline geldik. Hâlâ, biz ne zaman kaybettik demeye gerek var mı?

Ne olur, birileri bu yozlaşmaya sessiz kalmasın, taşın altına elini koysun. Bunları sosyal medyada yayınlayan, ulu orta dedikodusunu yapan gençlere, kendilerinin de bir aileleri olduğunu hatırlatsın. En önemlisi de, kamuoyunda etkili olan STK’lar ve yetkililerine bu konuda olumlu çalışma yapmaları için uyarıda bulunalım, nemelazımcılıktan kurtulalım. Bir gün bu ateş, tüm nemelazımcıları, “yaşamadım yaşasın, erkek değil mi yapar” diyenleri de bulacak, onların da yürekleri yanacak, ama iş işten geçmiş olacak.

 

Yorum Yazın

E-posta hesabınız sitede yayımlanmayacaktır. Gerekli alanlar ile işaretlenmişdir.