Konya
03 Mayıs, 2024, Cuma
  • DOLAR
    32.35
  • EURO
    34.82
  • ALTIN
    2394.8
  • BIST
    10208.65
  • BTC
    59374.98$

HİÇBİR ŞEY GÖRÜNDÜĞÜ KADAR DEĞİL

29 Mart 2023, Çarşamba 00:00

Dünya, sizin gözlerinizin gördüğü kadar değildir. Görmediğiniz, göremediğiniz ve belki de göremeyeceğiniz şeylerle doludur. İşte bütün bu görüp bilemediğiniz şeyler, sizin güzel bakış açınız, ahlakınız ve vicdanınız sayesinde gözünüzün önüne serilir. Hayat, sadece sizin var olduğun değil, ortak konakladığımız, konup göçtüğümüz yerdir. Yani bizim değil, sadece bir müddet bizimle olması için emanet edilendir. O yüzden paylaşmayı bilmek gerekir, yerini, yurdunu, aklını, sevgini, güzel olan her şeyini.

Öfkenize ve nefretinize dur deyin. Çünkü öfke ve nefret aklın önüne geçerse, kaybeden siz olursunuz. Sabırlı olun ki, iradenizi kontrol edebilesiniz. Yoksa zarar verdiğiniz başkası değil, kendiniz olursunuz. İçinizde olan kin ve nefreti gömün, gömün ki, onu dışarı boşaltmayın. Kin ve nefret kötü söz olur, şiddet olur ve geçimsizliğin kaynağı olarak anlaşmazlığın kaynağını teşkil eder. Bu kaynağı kurutun ki, insan kalasınız.

Ben oldum, ben vazgeçilmezim demeyin. Nice vazgeçilmezim diyenler vazgeçildi, hatta unutuldular bile. Ben oldum deyip her şeyi bilir gibi konuşmayın. Bilseniz bile “ben bilmem” diyebilmenin tevazusunu taşıyın. Sözün değerini bilin. Yunus’un dediği gibi “Söz ola kese başı, söz ola bitire savaşı.” İki dinleyip bir söyleyin, o da sizden talep edilirse. Talep edilse bile “ya hayır konuşun, ya da susun.” Daldan dala sekmeyin, her konuda da bilginiz olmasın. Unutmayın, cahilin en büyüğü, her konuda bilgisi olduğunu zanneden, her konuda konuşmaya çalışan insandır.

İntikam düşüncesinde olmayın. İntikam düşüncesi içini kemiren bir kurt gibi içini kemirerek, duygularını köreltip sadece sana zarar verir. Sen affetmeyi bil. Anlayan için affetmek ve bağışlamak, karşısındakine değil, insanın kendisine mutluluk verir, içine pozitif enerji yükler, negatif, olumsuz duyguları kaldırır, gereksiz yüklerden arındırır ve insanı kötülüklerden korur.

Karun kadar malın mülkün olsa bile kendini zengin zannetme. Benim şuyum var, benim buyum var diye kibir ve gurur yapmayın. Dünya Sultan Süleyman’a, servet de Karun’a kalmadı ki, size kalsın. Hangisi ne götürdü? Siz asıl, bunları nereden kazanıp nerede kullandığınıza bakın. Paylaşımcı olursanız, ne kadar az malınız olsa bile, en büyük zengin sizsiniz. Sakın, malım mülküm var demeyin, verenin eli yoktur ama bir sebep halk eder, bir rüzgâr eser, hepsini alır gider.

İtibarınızı koruyun. Sizin olmayan, ama sadece size emanet olan mal mülk, sizi o an zengin ve itibarlı gösterebilir. İtibarınızı korumanın, paylaşımla olacağını unutmayın. Sonrasında acınan olmayın. Biliyorsunuz, en acınacak insanlar, “cahiller arasındaki âlim, zenginken fakir düşen ve hatırlı iken itibarını kaybedendir.” Ne kadar tevazuu içerisinde olur, zenginlikten fakirliğe düşseniz bile, itibarınızdan bir şey kaybetmezseniz. Ama gurur ve kibirden dolayı burnunuz yere düşünce eğilip almayacak kadar egolu ve inatçı olursanız, sonunda mutsuz olur, kınanmayı bile göze almanız gerekebilir.

Makamınıza, mevkiinize o kadar güvenmeyin ve o makamı kendi çıkarlarınız için kullanmayın. Eşit olun, adil olun, adaletten şaşmayın. Kendinize hak gördüğünüzü başkalarından esirgemeyin. O makam ve mevkiden dolayı fazla da havalanmayın. Bilirsiniz ki, “yüksek yerlerin rüzgârı sert eser,” ama aşağıdakiler daha güvenlidir, o rüzgârlar onlara meltem esintisi gibi gelir. Yokuşları tırmanırken beraber olduğunuz insanlara vefa gösterin, onları unutmayın ve makama erişince de onları yok saymayın. Bir gün gelir o yükseklerden düşerseniz, yanınızda kimseyi bulamazsınız. Orada edindiğiniz, dost zannettiğiniz insanlar, zaten sahteydi, makamdan düşünce de hepsi yok olmuşlardı. Gerçek dostlarınızı da siz zaten çoktan istemeden de olsa göz ardı edip kendinizden uzaklaştırmıştınız. Şunu da unutmayın! Cenazeniz kılınırken, herkesten farklı kılınmayacak, malınız mülkünüz, makamınız göz önüne alınmayacak, sadece “er kişi veya hatun kişi niyetine” diyecekler ve daha orada ölümün eşitlemesini göreceksiniz.

Varlık ve yokluk, acı ve sevinç, hiç biri kalıcı değildir. Üzülme, gün gelecek, geçmez dediğin ne varsa hepsi geçecek. Aşkta bitecek, sevgide bitecek, dertte bitecek, bitmez dediğin ne varsa hepsi bitecek. Çıplak geldin, giderken sadece bir top beyaz beze sarılı olarak gideceksin.  Ölüm, işte bu ölüm var ya, sonunda herkesi eşitliyor herkesi toprak sahibi yapıyor. Endişelenme senin de, benim de, başında dikili taşı olan 2 metrelik toprağımız var. Ama gün gelecek ona bile sahip olamayacağız. Deprem gelecek, sel gelecek, onu da süpürüp götürecek.

Bakış açınızı değiştirin. Her söyleneni üzerinize almayın, her gördüğünüze de hemen tepki vermeyin. Algınızı açın, nefsinize ve egonuza dur deyin ve hissenize düşen varsa, alın. Her şeyi görmeyin, görmeniz gerektiği kadarını görün. Her şeyi görmeye çalışırsanız, yanılır ve üzerinize vazife olmayan şekilde insanları sorgulamaya başlarsınız. Ayıpları görmezden gelin, görebildiğiniz kadarını da yargılamadan üzerini örtün. Bakış açınız temiz olsun ki, gördüğünüz, kötü zannettiğinizi hayra yorun. Güzel bakın, güzel görün. Bilemezsiniz, onun nedenini, neden yaptığını. Siz kendinizden, o da kendinden sorumludur.

Şunu da asla unutmayın! Hayır” cevabı alacağınız bir şeyi asla istemeyin. Bunu bildiğiniz halde istiyorsanız, kırılmayı, mutsuz olmayı ve o insanla aranıza mesafe koymayı göze almışsınız demektir.

Yorum Yazın

E-posta hesabınız sitede yayımlanmayacaktır. Gerekli alanlar ile işaretlenmişdir.