Konya
27 Nisan, 2024, Cumartesi
  • DOLAR
    32.45
  • EURO
    34.82
  • ALTIN
    2438.6
  • BIST
    9915.62
  • BTC
    62827.550$

Herkes Niyeti Uyarınca Amel İşler

09 Nisan 2018, Pazartesi 07:43

Günlük hayatta yapmış olduğumuz her işi ihlâs ve samimiyet içinde yapmalıyız. İyilik yapma hususunda kalpten geçen samîmî duygular, başlıbaşına bir ibadettir. İnsan âciz olduğundan, kâmil manâda her hayrı işlemesi mümkün değildir. Bu durumda “samîmî niyetler” devreye girer ve insanoğluna büyük sevaplar kazandırır.

Cenâb-ı Hak, kullarına karşı çok merhametli ve lütufkârdır. Yani insanın niyeti Mevlâ’nın rızâsını kazanmak olduktan sonra yaptığı en küçük şey bile sadaka ve iyilik olmaktadır. Bu sebeple onların işlerini dâimâ kolaylaştırır ve hatalarını da devamlı affeder. Kulları kendisine samimiyetle yöneldiğinde onların azını çoğa sayıp karşılığını fazlasıyla verir.

Bizleri yaratan Cenâb-ı Hak, samimi düşüncede olan kullarına sevap kazandırmak için birçok imkânlar sağlamaktadır. Yeter ki, düşüncemizde ve davranışlarımızda iyi niyetli ve samimi olalım. Çünkü “Ameller niyetlere göre değer kazanır. Kişi neye niyet ettiyse onun karşılığını alır…”(Müslim, İmâret, 155; Buhârî, Bed’ü’l-Vahy, 1; Îmân, 41.)                  

Ebû'l-Haseni'l-Harkânî (k.s) hazretleri şöyle anlatır:

İki kardeş vardı. Bu iki kardeşin hizmete muhtaç bir anneleri vardı. Her gece kardeşlerden biri annenin hizmeti ile meşgul olur, diğeri Allah Teâlâ'ya ibâdet ederdi.

Yine bir akşam, Allah Teâlâ'ya ibâdet eden kardeş, yaptığı ibâdetten, duyduğu haz’dan dolayı kardeşine:

- Bu gece de anneme sen hizmet et, ben ibâdetime devam edeyim, dedi.

- Kardeşi kabul etti. İbâdet ederken secdede uyuya kaldı ve o anda bir rüya gördü.

Rüyasında bir ses ona:

- Kardeşini affettik, seni de onun hatırı için bağışladık, deyince genç:

- Ben Allah Teâlâ'ya ibâdet ediyorum. Kardeşim ise anneme hizmet ediyor. Fakat beni onun yaptığı amel yüzünden bağışlıyorsunuz, dedi.

Ses ona:

- Evet, senin yaptığın ibâdetlere bizim hiç ihtiyacımız yok. Fakat, kardeşinin annene yaptığı hizmetlere annenin ihtiyacı vardı, karşılığını verdi.

Niyet o kadar değerlidir ki, bir şey niyet edilip yapılmasa dahi bu sebeple kişi Allah katında sevap kazanmaktadır. Yani, niyet ettiği güzel davranışı muhtelif sebeplerle yapamazsa Allah Teâlâ yine de ona iyilik yapmış gibi sevap vermektedir.

Sehl b. Sa’d Saidî (r.a.)’ın rivayetine göre Hz Peygamber (s.a.v.) şöyle buyurur: “Müminin niyeti amelinden, münafığın ise ameli niyetinden daha hayırlıdır. Herkes niyeti uyarınca amel işler.”

Bu durumda Müslümanın hemen her hareketi ibadet olmakta, her ânı ibadetle geçmektedir. İslâm’ı ihlâslı ve samimi olarak güzelce yaşayan bir mü’min, dâimâ Yüce Rabbi ile beraber olma nimetine ulaşır.                                                                

Sevgili Peygamberimiz bir hadislerinde şöyle buyurmaktadır. “Allah Teâlâ iyilik ve kötülükleri takdir edip yazdıktan sonra bunların iyi ve kötü oluşunu şöyle açıkladı: Kim bir iyilik yapmak ister de yapamazsa, Cenâb-ı Hak bunu yapılmış mükemmel bir iyilik olarak kaydeder. Şayet bir kimse iyilik yapmak ister sonra da onu yaparsa, Cenâb-ı Hak o iyiliği on mislinden başlayıp yedi yüz misliyle, hatta kat kat fazlasıyla yazar. Kim bir kötülük yapmak ister de vazgeçerse, Cenâb-ı Hak bunu mükemmel bir iyilik olarak kaydeder. Şayet insan bir kötülük yapmak ister sonra da onu yaparsa, Cenâb-ı Hak o fenalığı sadece bir günah olarak yazar.”(Riyazü’s-Salihin, Hadis No:12.)

Anlatıldığına göre kıyamet günü bir kul Allah’ın huzuruna getirilince sağ eline verilen amel defterinde hac, umre, zekât, sadaka gibi birçok ameller görür ve içinden: “Bunların hiç birini ben işlemedim, herhalde bu benim amel defterim değil.” der. Bunun üzerine Allah kendisine şöyle buyurur: “Oku, o senin amel defterindir. Sebebine gelince, sen ömrün boyunca: “Keşke param olsaydı da hacca gitseydim. Keşke param olsaydı da zekât ve sadaka verebilseydim, Allah yolunda savaşabilseydim.” der dururdun. Ben de niyetinde samimi olduğunu bildiğim için yapmayı özlediğin o amellerin tümünün sevabını sana yazdım.”

Avn b. Abdullah (r.a.) diyor ki:

“Eskiden iyilikseverler birbirlerine şu üç vecizeyi yazarlardı:  

“Kim ahireti için amel işlerse Allah onun dünya işlerinin çözümünü üzerine alır.”  

“İç âlemini ıslah eden kimsenin Allah ta dış görünüşünü ıslah eder.”

“Allah ile arasını düzelten kimsenin, Allah ta insanlarla arasını iyi yapar.”

Gönülden Muhabbetlerimle…

Yorum Yazın

E-posta hesabınız sitede yayımlanmayacaktır. Gerekli alanlar ile işaretlenmişdir.