Konya
27 Nisan, 2024, Cumartesi
  • DOLAR
    32.45
  • EURO
    34.82
  • ALTIN
    2438.6
  • BIST
    9915.62
  • BTC
    62944.748$

HEP MUTLU OLDUĞUN BİR HAYAT YAŞAMAK İSTER MİSİN?

17 Mart 2022, Perşembe 08:35

Cevabın evet ise, mutluluk vadededen formüller peşinde koşman normal ve sen mutlu olma bağımlısı bile olabilirsin.

O zaman burayı dikkatlice OKU; her vakit mutlu yaşanması yaratılış kurallarına aykırı. Ama tatmin bir kalple yaşamak mümkün, ki tatmin mutluluktan daha ileri bir bilinç boyutu.

Hepimiz Dünya’ya  en eşsiz tarafımızı deneyimlemeye geldik ve yaratılmış her kulun hayatla ilgili özel bir misyonu vardır. Buraya kadar hem fikir miyiz? Tamam mıyız? Tamam. Peki herkes misyonunu gerçekleştirebiliyor mu? Daha alt ihtimaller denizinde yüzerken o özel misyona ancak ve ancak, kendisiyle gerçek BAĞ kurabilen ve  kendine karşı yüzde yüz dürüst davranabilen ulaşabiliyor.

Kendinin her halini gözlemleyebilmen, iyi kötü, güzel çirkin demeden, yargıç rolü üslenmeden bakabilmen  yüksek benliğinle bağ kurmakta en önemli adımlarından. Biz insanlar  yaratılmış türlerin içinde en çok eleştirel tipleriz, en çokta kendimizi. Bu eleştirilerin sıklığı yoğunluğu artıncada kendi kendimizin ayağına sıkan nadide bir tür olduk. Ve çoğunluğumuz kendimiz olmayı eleştiriden korktuğumuz için bi kenara bırakıp, KİTLENİN dayattığı hayatı yaşar olduk.

Oysaki her olayın, tavır davranış ve deneyimin çok öncesi vardır. Yapılan her eylem bir önceki örgünün fotoğrafı gibidir. O lafı neden dedin, neden öyle davrandın, neden sen yada ben böyleyiz, yapmasaydım, etmeseydin herkez birbirini veya içerde kendini suçlar. Sar bakalım filmi geriye hangi sahnenin devamını çekiyorsun. Seni sen yapan senaryo örgüsü nerden geliyor. Gerçekten sen misin? Yoksa sana uydurulan bir rolümü oynamaya çalışıyorsun?

Kendin olmayan tavır ve davranışın sonunda kendine  ihanet eden birisi oluyorsun.

Sonuç ne olursa olsun kendin olarak yaptığn her davranışın, tutumun; puzzle tamamlayan parçan gibidir. Çünkü kendi misyonuna ihanet etmemiş, kendi yolunda akan,  yaratılış amacına ve sözleşmeye sadık kalan bir ruhsundur. İşte bu duygu  esasında mutluluğunda ötesinde TATMİNLİK ve MUTMAİNLİK olarak tarif edilebilir.

Gerisinin boş olduğunu bildiğin seviye tatmin bilincinde olmak, kendin olma yolunda ve hayat amacında yüzde yüz ilerlediğini gösteren işarettir. Ve bu bilinç seviyesindeki ne olursa olsun düşmeyeceğini bildiğin halin; yüzde yüz inanmışlık halindir. Şüphenin ve endişenin sıfırlandığı AN’ı sadece mutluluk  ile tarif edemezsin. Senin hayatta tercihin ne? Mutlu olmak mı yoksa mutmain olan bir kalple kendin olmak mı? Bu dünyaya geliş amacını pürüzsüz gerçekleştirmek hepimizin en doğal hakkı.Ve Unutma!Bu hakkını yüzde yüz sen olduğuna kullanabiliyorsun.

Yorum Yazın

E-posta hesabınız sitede yayımlanmayacaktır. Gerekli alanlar ile işaretlenmişdir.