Konya
27 Nisan, 2024, Cumartesi
  • DOLAR
    32.45
  • EURO
    34.82
  • ALTIN
    2438.6
  • BIST
    9915.62
  • BTC
    62928.997$

GÜNÜMÜZ İNSANININ ANLAM BOŞLUĞUNU DOLDURMAK

27 Mart 2024, Çarşamba 00:01
ANLAM BOŞLUĞU...
       Günümüz insanın, bu zamanda yaşadığı en büyük problemlerin başında; bir anlam kararması ve boşluğu içinde olmasıdır. Adeta, deniz ortasında pusulasını şaşırmış bir gemi gibi bir meçhule doğru gitmektedir.
       Hayatını anlamlandıramadığı için, hayatına bir gaye ve yön tayin edemediği için, her defasında, bunun acısını kendi bedenine ve ruhuna ödetiyor. Kimi zaman bileklerini kesiyor, kimi zaman olmadık hap ve ilaçlara baş vuruyor…  
       Günümüz insanı, böylece hayatına bir yön, bir anlam duygusu katmadığı için; bu anlamı çeşitli maddelerde arıyor, çeşitli ilaçlarda arıyor. Adeta, beyin fonksiyonlarını uyuşturarak hayatına bir yön, bir anlam duygusu katmaya çalışıyor… 
       Maalesef, şimdiki toplumumuzda, özellikle gençliğimize baktığımızda çok ciddi bir anlam boşluğundan muzdarip olduklarını,rahat fark edebiliyoruz. Hayatın daha ziyade maddileştiği, insanlığın ortak değerleri olan, ortak ideallerin kaybedildiğini ve gün be gün hayatın maddileştiği görülüyor.   
       Ne acı bir tablo ki, bütün algılarımızı, maddi zevk ve hazlar üzerine bina ettiğimiz için, manevi boşluklarımızı kapatamıyoruz. Kalp ve ruh dünyamızda oluşan yara ve berelerin maddi zevk ve hazlarla geçebileceği vehmine kapılıyoruz…
       ANLAM BOŞLUĞU...
       Artık insanlar gün be gün birbirlerini dinlemeye daha az vakit ayırma ihtiyacı hissediyorlar. Kimse, kimsenin derdini dinlemek ve hemhal olmak istemiyor. Her şey adeta maddileşerek menfaatin olmadığı yerde; diğerkamlık ve fedakârlık gibi kavramlar buhar olup uçuyor.
       Daha doğrusu, günümüz insanında; paraya tahvil edilemeyen şeyler hızla, giderek daha değersiz hale dönüşüyor. İyi dost olma, iyi arkadaş seçme gibi kavramlar, kıymetten ve nazarlardan rahatlıkla düşüyor.
       Dünyanın, giderek değerlerini yitirdiği, hayatın maddileştiği bir zaman diliminde; anlamı ve değerleri ayakta tutmak zor bir süreç olduğunu biliyorum. Anne ve babalığın dahi paraya ve maddiyata tahvil edilerek değerlendirildiğine şahit oluyoruz.
       Halbuki, gönülden gönüle bir yol olmadığı zaman… İşte o zaman, bütün çıkmazların ve felaketleri olacağı muhakkaktır. Maalesef, kalpten kalbe giden yol, günümüz dünyasında giderek tıkanıyor ve kayboluyor.   
      Bugün bizim bütün ıstıraplarımızın, acılarımızın ve yıkımlarımızın temel sebebi bu manevi yolları kapatmış olmamızdır. Zira insan sadece maddeden ibaret bir varlık değildir. Her an yenilenen duyguları tazelenen, sevin ve sevilen bir varlıktır…
 
        
         ANLAM BOŞLUĞU...
        Hayata anlam katmamızın en önemli sebeplerin başında; ümidimizi asla kaybetmememizdir. Her daim tünelin ucunda bir ışık görenler, hayatta kalabilirler. Ümitle ve anlam duygusuyla hayata bağlananlar ancak burada hayata bağlanabilirler.
        Eğer hayatta gaye ve ideallerimiz olmazsa, anlam duygumuzu koruma şansımız mümkün olmaz. Çünkü hayatımızı, ideallerimiz belirler. İdeallerimizde derinleştikçe; daha ziyade hayata bakış ufkumuzun berraklaştığını ve yenilendiğini görürüz.
        Aynı zamanda anlam duygusu, bize değerlerimize sahip çıkmayı da telkin eder. Kendi öz değerlerimizi, hayata katacağımız yeni anlam arayışlarıyla pekiştirebiliriz. Yeni anlam arayışlarını ele almadan; hayattaki etkinliğimizi ve verimliliğimizi artırmamız zor olacaktır.  
        Hiç kimse, aslında anlam boşluğu içinde olmak istemez. Çünkü o boşluk içerisine giren insanın, hayatı sevme şansı kalmıyor. Hayata karşı mücadele etme direnci kırılıyor. Adeta bir meyyite dönüşüyor.  
        Anlam duygusunu sağlayan klasik ve geleneksel birtakım değerler, altüst oluyor. Dinin anlam sağlayıcı rolü, maalesef modernite karşısında değerini yitiriyor. Böylece, geçmişten nesiller koparılarak adeta ‘zombi’ haline getiriliyor.
        Anlam, hayatımızı yönlendiren, hayatımıza istikamet veren bir nurdur. Anlam duygusunun çok ‘yüce bir varlığa’ dayanması gerekiyor. Benliğimizi aşan yüce bir manaya bağlı olursa, çok daha sağlam, çok daha kalıcı, çok daha huzur verici bir şey oluyor.
         Bu minvalde, anlam duygusunun ahlaki değerlerle beraber olması gerekir. Bizim kendi hayatımıza biçtiğimiz anlamın, evrensel ahlâk ölçülerine vurulduğunda mutlaka bir değer ifade etmesi gerekiyor.
         Demek anlamın varlığı, ahlâkî evrensel ölçüler dahilinde olması gerekiyor. Ahlâklılık olursa anlam duygusu insana rehberlik edecek bir nur olabiliyor. Her ne olursa olsun: AHLÂKESAS OLMALI… HEM DE GÜZEL AHLÂK OLMALI…

Yorum Yazın

E-posta hesabınız sitede yayımlanmayacaktır. Gerekli alanlar ile işaretlenmişdir.