Konya
27 Nisan, 2024, Cumartesi
  • DOLAR
    32.45
  • EURO
    34.82
  • ALTIN
    2438.6
  • BIST
    9915.62
  • BTC
    63827.657$

GERÇEĞİ HAYKIRMAK

01 Ocak 2021, Cuma 11:14

Gerçeği haykırabilmek için doğruları öğrenmek ve bunu çekinmeden söyleyebilmek gerekir.Hani deriz ya ara sıra kendimize “doğruya doğruya yanlışa yanlış arkadaş”Diye.Ne yazık kigerçek denildiğinde bile bazılarının sulandırma safsatalarına demir aldığını görebiliriz.Arkadaş bu göreceli bir kavram kişiye göre değişebilir falan diye.O halde ben kişinin aldığı eğitim boyutuna göre vicdani bir ölçek var demek istiyorum.Eğer bu seni rahatsız etmiyor ve yıpratmıyorsa vicdani ve hakkaniyet ölçeğinde bir mihenk ortaya konulabilmişse yanlışta olsa bazı kararlar veya gidişat doğrusunu ikna yöntemiyle kabullenebilmek daha kolaydır.Hem lehte hem de aleyhte durumlar olsa bile.

Bugüne kadar eğitim sistemimizde resmi söylemlerin dışına taşmayan ve sloganların ve bürokrasinin ağır bastığı bir vizyonla Avrupa ile boy ölçüşülmeye kalktık. Tabiki bu bizim hakkımızdı. Bizde diğer ülkeler gibi halkımızın refah ve mutluluk düzeyini daha ileriye iç barışı sağlamaya ve gelirde adaletli bir tablo oluşturmaya yönelik adımlar atılmalıydı elbet. Lakin bizdeki rejim tandanslı idoller hep Avrupa’yı ilk sıraya koydular. Onların tarihi ve kültürel miraslarına hayran bıraktırdılar ve bizleri derinden etkilemeye ve Avrupa ne yaparsa yapsın şaşmaz doğrular içerisinde pozisyon sahibidir demeye getirip onları bize karşı allayıp pulladılar.

Avrupalılar bizim mekteplerimizde kendi tarihlerinin okutulmasını elbette hoş karşılayıp bıyık altından gülmüşlerdir. Çünkü bizde aşağılık derecesinden büyük bir kompleks meydana gelmiş atalarımızın tarihleri toptan dışlanmış hele son dönemden kalma Osmanlı hanedanı nerdeyse toptan ihanet çemberine dahil edilmiş ve biz bitik ve kimsenin yüzüne bakamaz hale gelmiştik. Biz mademki bu kadar tembel başkasına bağımlı ne biliyim onların tabiriyle barbar isek, Avrupa topraklarında nasıl uzun soluklu kalabildik ve onları idare edebildik; Kültürel ve dini eserler bıraktık, ilme dair derin izler ve ışıklar bıraktık.

Neydi bu bizim kendimize karşı garezimiz, kinimiz neden nefret eder hale getirildik kendimizden, neslimizden atalarımızdan ve kültürümüzün dinamiklerinden. Kim uğraştı bu kadar bizlerle ve hala da uğraşmaya devam ediyorlar?

Halbuki bize milli şuur lazımdı.Kendi milletimizin varlığını ve değerini bilmek takdir etmek ve ders almak gerekiyordu olanlardan.İnsanlar tarihlerini rollerini kültürünü tanıdıkça geçmişten alacağı güçle      geleceğe daha sağlam adımlarla yaklaşırdı.Ruhumuzun derinliklerinde kaybettiğimiz hatıralarımızı yeniden keşfetmek ve etrafa bir güneş gibi yaymak gerekir.Biz halka hizmetin hakikata hizmet demek olduğunu çok iyi bilenlerdeniz.Bir adama kırk gün deli desen adı çıkar deliye.Bizimde yüz yıldır tarihimiz okutulurken batı hep başarılı ve ayna Türkiye ise hep öcü gösterildi bizim beyinlerimize bunlar ilham edilmeye çalışıldı.

Biz geçmişi niye kötülüyorduk tabiî ki yeni sistemin kolaylığı ve yerleşmesi için.Kimse geçmiş olduğu gibi aynen kopya edilsin değil zamanın ve günün değerlerini ve gelişmelerini büyük tarihimizden süzerek doğruları  almamız ve kendimize yol haritası çizmemiz gerekir.Ernest Renana göre mazide müşterek mefharetlere ve bugün müşterek bir iradeye sahip olmak,beraberce büyük işler yapmış bulunmak ve yine bu yolda büyük işler yapmak arzusu beslemek……işte millet olmanın canlı gerçeğidir.

Bizler milli tarih ve milli şuurlu olmayı genç nesile veremedikten sonra okullara ağzına kadar teknoloji ile donatsanız ne çıkar?

Kozmopolit bir yapıya sahip olan toplumlar çabuk sarsılır.Pamuk ipliği nasıl dağılırsa aynı ideali ortak bir paydaşa dönüştüremeyen toplumlarda başarılı olamazlar.Çil yavrusu gibi dağılırlar.Çanakkale savaşları,istiklal harbi,Kutul Amare Orhun Abideleri Malazgirt Miryakefalon, istanbuluun Fethi Varna ve 2.Kosova daha niceleri bizim milli şuur abidelerimizdir.Bir Sinan Yavuz Fatih Abdülhamit kolay yetişmiyor.İstiklal Harbinin adı unutulmuş kahramanları sizi hiç mi ilgilendirmez?Onlara yani gençlere şunu söylemeliyiz.Sizler eğer çalışmazsanız Çanakkalede geçilir.Ata topraklarıda çiğnenir.Sizler milli bir duygu ile beslenir ve içinize sindirirseniz ondan alacağınız ilhamla daha büyük işler yapmak için kendinizde güç bulursunuz..Çağın teknolojisini yakalamak ve gücümüzü korumak lazım.hele de bizim gibi bir coğrafyası olan başka hiç bir devlet yoktur.Öyle bir konumu varki akılcı ve iyi kullanıldığında dünyanın gözdesi olur,barışa katkı sağlar ve söz sahibi olursun.

Bu nedenle bir ateş çemberi olan coğrafyamız bize ister istemez çalışmayı tembellik yapmamamızı ve birbirimizle ortak paydaş hale gelmemizi zorunlu kılar.Başka Türkiye yok çünkü.

O nedenle yeri gelince Suriye’de Irakta,Kerkük,te,Libya’da Tunus’ta ve Sahra’da Somali’de olmak zorundayız.Önce anlayışı değiştirmek ve oyunun kuralını iyi bilmek gerekir.Kabımıza çekilerek yurtta barış dünya barış diye diye kendimizi yemekten başka ve bürokrasinin ağır hantal yapısının işleyişini baskısını görmekten başka ne yapıldı bugüne kadar?

Kanal İstanbul’da yapılacak.

Suriye’ye dede olacağız.

Libya’da da olacağız.

Sakın macera peşinde olduğumuzu sanmayın.

Bizim tarihi ve kültürel misyonumuz bize bu görevi yüklüyor.

Yeniden Türk’ün asrı ve İslam’ın Şemsiyesi geliyor.

Bize doğru olan vicdani hükümleri elbet göz ardı etmeyeceğiz.

Biz demogojiden uzak Türklük Şuurunun ve İslam Ahlakının toplumda bayraklaşan simaları olmak ve böyle bir gençliği yetiştirmek zorundayız.

Yorum Yazın

E-posta hesabınız sitede yayımlanmayacaktır. Gerekli alanlar ile işaretlenmişdir.