Konya
02 Mayıs, 2024, Perşembe
  • DOLAR
    32.36
  • EURO
    34.64
  • ALTIN
    2381.0
  • BIST
    10182.44
  • BTC
    58395.65$

FİNCANCI KATIRLARINI ÜRKÜTMEDEN

11 Ekim 2023, Çarşamba 00:00
Bazen insanın her söylediği sözün bir anlam taşımasına gerek yok. Yani insan, bazen saçmaladım da diyebilmelidir, ama kırmadan, dökmeden, fincancı katırlarını ürkütmeden. Bazen bunu kasıtlı yapmış da olabilir. Hitap ettiği kişi veya kişilerin, bir ifadenin idrakine olan kabiliyetlerini ölçmeye çalışıyor da olabilir. Olmalıdır da, lakin sorgulama, değerlendirme ve açıklama konumunda olan insanların bu sözü açıklama gayreti içinde olmaları da ayrı bir komedidir. Hatta trajikomik bir vakadır. Bu ister itibarlı biri olsun, isterse âlim, kim olursa olsun, bu komediyi yok sayamazsınız. Asıl mesele, insanların bu kişilere bakış açısıdır. Burada en büyük problem, bazı insanların, onların ağzından çıkan her cümleyi kutsal bir metinmiş gibi algılamaları.
Öyle insanlar vardır ki, süslü ama içi boş beylik sözlerle etkilemek ve kendini farklı göstermek için belki ne söylediğini bilmeden, belki de kasten olur olmaz konuşma derdindedir. Bunlar bir kere yoldan çıkmaya görsün, kendilerini bile inkâra başlarlar. Bir kere yoldan çıkmaya görsün, ne akıl kalır ne de mantık. Belki de böyle bir davranış ve düşünce şekli, ya belli bir çevrenin borazanlığıyla ya da bilincini kaybetmekle ortaya çıkar. Ama bu tür insanlar, belli bir süre itibar görür, sonra hepsinin sonu, çöp tenekesi olur.
Öyle insanlar da vardır ki, zayıf karakter ve nankörlükle kendilerini rahatlatmak adına inanmadıklarını söylerler. Yeter ki kendilerine birkaç savunucu bulsunlar, ayakları yere değmeyecek kadar sözlerle insanların anlam dünyasına saldırmakla rahatlamak isterler, ama rahatlamak yerine de saldırdıkça kin ve nefretleri artar. Yıkılması gereken o kibir duvarını yıkmak için elinizde balyozda olsa fark etmez, yıkamazsınız. Tek çare uzaklaşmak, kendini güvene almaktır.
Bazı insanlar da vardır, kısa ama özlü konuşarak insanın bam teline dokunur, kısa bir cümleyle insanın kendine gelmesini sağlarlar. Takibini yaptığınız birikimli insanların bazen çok avam, bazen çok anlamsız, bazen de çok anlaşılmaya muhtaç cümleleriyle karşılaşabilirsiniz. Bu da gayet doğal bir durumdur. Eğer aklınızı kullanırsanız bunu kolayca fark edebilir, ne demek istediğini kavrayabilir, ya kabullenir ya da ret edebilirsiniz. Bu sizin tek taraflı düşünmeyip yorumlamanıza, aklınızı kullanma ölçünüze bağlıdır. Ya itibar edersiniz, ya da itibar etmezsiniz.
İtibar edip takip ettiğiniz insanın her sözü de doğru olacak, hakikati gösterecek diye de bir kural yoktur. Ya da bir yanlış ifade yüzünden tüm fikirlerini çöpe atılması gerektiği anlamını da ifade etmez. Anlam ifade edenleri alırsınız, anlam taşımayan sözlerine önem vermezsiniz. Zaten beşerin söylediklerini doğru veya yanlış her şeyi kayıtsız kabullenirseniz, körü körüne biat etmiş olur, tamamen ret ederseniz de inkârcı konumuna düşersiniz. Mesele düşünmek ve akletmekte. Nasıl ki, her önünüze konulanı yemek zorunda değilseniz, her söylenilen şeyi de tasdik etmek ve tamamen inkâr etmek durumunda da değilsiniz.
Bir söz vardır; “insan, sevdiğinin hatasında bir hikmet, sevmediğinin doğrusunda da art niyet ararmış.” İşte insanoğlunun en büyük yanlışlarından biri de budur. Bu insanın körlüğü ve asıl kendisinin art niyetli olduğunun göstergesidir. Bu tek taraflı düşüncenin ve hoşgörüsüzlüğün eseri olara, gerekene olduğu değeri vermemesiyle kutuplaşmasına ve doğruyu görememesine neden oluyor. Bu doğruya ve hakikate olan körlüğün göstergesidir. Kim ne söylerse söylesin, inanç ve fikir ayrılığınız olsa bile doğru doğrudur. Senden, benden, sevdiğin veya sevmediğin insandan gelen güzellik ve güzel söz, senin kayıp hazineyi bulman demektir. Sakın onu göz ardı etmeyin. Düşünün ve kim olursa olsun bu hazineyi yok saymayın.

Yorum Yazın

E-posta hesabınız sitede yayımlanmayacaktır. Gerekli alanlar ile işaretlenmişdir.