Konya
02 Mayıs, 2024, Perşembe
  • DOLAR
    32.39
  • EURO
    34.77
  • ALTIN
    2403.6
  • BIST
    10199.28
  • BTC
    57750.7$

Felsefi Yaklaşım Üzerine

10 Ekim 2022, Pazartesi 05:03

X. Paradoks kavramını “sanıldığı gibi olmayan” anlamında kullanıyorum. Paradoksal bir ifadem var. “Felsefeyle hiçbir şey olmaz ama felsefesiz hiçbir şey savunulamaz”. Bu yaklaşım, aklın ışığının vurmadığı, bilincin çabasının gönderilmediği her şeyin bulanık, her konumun gri kaldığını gösterir.  

X.Felsefi yaklaşım: İnsandaki akıl yetisinin varlık kavramının cinsleri, ayrımları ve türleri ile bunların hassa ve arazları (ilinek) nı sınıflandırıp yerli yerine koymasıdır. Hellenistik çağda İskenderiye’de yaşayan Porphyrios (233-304) sınırsız sayı ve çeşitteki varlıkları kendi adıyla anılan varlık şeması içinde sınıflandırmıştır. En üstte, en genel kavram olan varlığı (cevher) cisimli ve cisimsiz olarak, cisimliyi canlı ve cansız olarak, canlıyı duygulu (hayvan) duygusuz (bitki) olarak, duyguluyu da akıllı (insan) ve akılsız (diğer hayvanlar) olarak sınıflandırıp, en üstteki cinsi olmayan varlık’a üstün cins, en alttaki türü olmayan insan’a da özel tür demiştir. Aradaki diğer kavramlara, yani hem cins hem de tür olabilen terimlere de ara cins ve göreli tür demiştir. Demek ki insan, yukarıda duygulu olmakla hayvan kavramıyla ortak bir cinse ama insanın neliğini (mahiyet) belirleyen akıllı (ayrım) olmakla hayvanlardan mahiyet itibariyle ayrılmaktadır. Bu bilgilerin ışığında, insanı hayvanların gelişmiş bir türü olarak addetmek onun mahiyetini dikkatlerden kaçıran zorlama bir yaklaşım olur. Dikkat edilirse akıllı (insan) erkek ve kadın diye ikiye ayrılmamıştır. Çünkü her ikisi de ferttir. Bu da kadının ve erkeğin mahiyetinin aynı olduğunu ortaya koyar.

X.Felsefi yaklaşım, derin düşünmeyi gerektirir. Derin düşünme, sahip olduğu bilgileri soruşturma konusu yapan zihnin, bir tür kendi üzerine dönme hareketidir. Kant’ın deyimiyle olgucu-atomcuların nesne dünyasına yönlendirdikleri projektörün yönünü kendi iç dünyamıza çevirmektir.  

X.Felsefi yaklaşım, hakikatin monologla değil, diyalogla, nutukla değil müzakereyle, bildiriyle değil irdeleme sonucunda ortaya çıkabileceğini bize telkin eder. Sokrat 2500 yıl öncesinden bu gerçeği dillendirmiştir.  

X.Bu nedenle felsefeci olmak, salt bilgi üzerine düşünmek, kendini sorgulamak, soruşturmak demektir.

X.Bir sohbet sırasında hocalardan birine “düşüncede rakip eylemde refik olmak gerekir”, dedim. “Hocam güzel laf ettin, bu söz kime ait” deyince, ben de “hocam 17 yıldır üniversitede hocalık yapıyorum, müsaade edin de bunu da ben söylemiş olayım”, dedim. Üniversite hocaları kendilerine özgü düşünceler üretemiyorlarsa ülkenin eğitim anlayışı kendiliğinden skolastisizme gider. Son dönem Osmanlısındaki ünlü “Benim oğlum bina okur, döner döner yine okur” anlayışına döner.

X.Felsefi yaklaşım, özellikle insan mahiyetinin bilgisine sadece diyalektik yolla ya da diyalektik düşünceyle yaklaşılabileceğini telkin eder. Kanımca Tanrı her insanın zihin yetisini hakikati kısmen kavrayacak kıvamda yaratmıştır. Böylece o, hakikati kırıntı kabilinden ihata etmektedir. Bize düşen görev; hakikat kırıntı payımızı olabildiğince çoğaltmak için konunun ilgilisi olan düşünen ne kadar insanla fikir teatisi yaparsak, onların zihnindeki hakikat kırıntı paylarına da vakıf oluruz. Bu nedenle insanlar arasında diyaloğa büyük gereksinim duyulur.

X.Felsefe yapmak “yolda olmak”tır, der Karl Jaspers, yani sürekli yürümek, bir düşüncede çakılıp kalmamaktır. Düşüncenin yolunda olmaktır. Cevaplar vermekten ziyade yeni cevapları gerektiren sorular sormaktır. Her soru yeni cevapları, cevaplar da yeni soruları tetikler.

X.Felsefi yaklaşım, insanın üç sorun çözme araçlarını ; beyin, dil ve el diye sıralamasını telkin eder. Bunun sırası tepe taklak edildiğinde, yani düşünerek çözülecek sorunu önce el ile çözmeye kalkışıldığında taraflardan biri hapishaneye diğeri de mezara gider insan.

X.Felsefe bir şeyler devşirmek, toplamak, biriktirmek değil, “bir şey” olmaktır. Bir baltaya sap olmak değil, balta olmaktır. Bilgiyle eylemi, bilinenle eyleyen ikiliğini, teklik potasında eritmektir.

X.Felsefi düşünme bize, ışığı görüp renge takılmayı değil, onu görülmek istenene araç kılmayı, özü biçime boğdurmayı değil, onunla ‘asıl varlığı’ zihnimizde kurgulamayı, ifadeye takılıp içeriği gözden kaçırmayı değil, onu içeriğin zarfı yapmayı, düşünmeden eyleme sarılma toyluğunu değil, düşünerek eyleme ihtiyatlılığı kazandırır.

          X.Felsefi yaklaşım bize ontolojik ve epistemolojik sınırımızı, haddimizi, yetilerimizi, potansiyelimizi ve zaaflarımızı bilmemizde katkı yapar.

          X.Varlık’ın ontolojik bilgisi karşısında insanın mütevazı bir tutum almasını sağlar. Çünkü insana bildiklerinin, bilmesi gerekenlerin yanında çok küçük kaldığını öğretir.

          X.Yalnızca bizim yargılarımızın doğru olmadığı, başkalarının yargılarının da doğru olabileceği ihtimalini dikkate almayı sağlar. Düşünen iki kişinin biri hakikati tümüyle bulsun, diğeri kısmen de olsa bulamasın. Buna sağduyu sahibi hangi insan itibar edebilir? 

          X.Hakikatin (doğru) ancak monolog şeklinde değil de düşünen kişilerle diyaloğa girip fikir teatisi yapmakla bulunabileceğini öğretir.

          X.İnsanlara kendi zihinsel potansiyellerinin, yani bilme yetilerinin imkân ve sınırlarını kavrattığı için hoşgörü fikrinin gelişmesini sağlayacağından insanlar arasında kavganın ve çekişmenin azalmasını ya da bunların düzeyli bir biçimde yapılmasını sağlar.

Bu yüzden felsefi yaklaşım kendini, toplumsal ve nesnel çevreyi layıkıyla bilmek isteyen bireyin kıblenüma/pusula/sıdır.

 

 

Yorum Yazın

E-posta hesabınız sitede yayımlanmayacaktır. Gerekli alanlar ile işaretlenmişdir.