Konya
27 Nisan, 2024, Cumartesi
  • DOLAR
    32.45
  • EURO
    34.82
  • ALTIN
    2438.6
  • BIST
    9915.62
  • BTC
    63866.941$

Ekmek Fırını

19 Aralık 2020, Cumartesi 09:52

Bursa’nın en çok ekmek satan fırınlarından birinin sahibiyim.

Her gün satılan binlerce ekmek diyebilirim. İçeri giren çok olur ekmek ister, genelde veririz bedava diye alır gider. Üst kattayım, kameralara bakmaktayım. Bir abla var, ilk defa karşılaşmaktayım. Kapının önünde 10 dk. oldu, bir sağa bir sola dolanıp durdu. Kuyumcu olsak hırsız sanki bizi soyacak. Ama ne öyle bir hali var ne de akılsız değil ya fırını soyacak kadar. Baktım ki içeri gireceği yok. İndim aşağıya, geçtim tam karşısına: Ablacığım bir şeye mi baktın? dedim.

Yok abi, rahatsız ettim sizi, hayırlı işler dedi ve yola doğru ilerledi.

Elini tutan minik kız çocuğu çekiştiriyor: Anne ne olur gitmeyelim, diyordu .

Seslendim ablaya: Kardeşim bana bir bakar mısın?

Duymamış gibi yaptı, ama ikinci de durdu ve dönüp baktı.

‘’Ablacım dedim vaktin varsa buyurun içeriye.

Konuşmadı, çocuğunun yüzüne baktı başını salladı, dükkanıma adım attı.

Bak abla dedim. Bizim bu dükkana çok ekmek almaya gelen olur, parasız alırlar. Biliyorum bazen de beni kandırıyorlar. Ama olsun diyorum, ben bunun bereketi ile binlerce satıyorum. Ama dikkat ettim sen üç defa döndün kapıdan tam içeri girecekken. Var mı ihtiyaç? Ne olur varsa söyle.

Çaylarda geldi o arada, işaret ettim ve istedim masaya simit ve poğaçada. Önce yiyin sonra konuşalım dedim.

O çocuğun ve ablanın çiğnemeden, ağzındaki bitmeden tekrar ısırışlarına şahitlik ettim. Aç kardeşim bunlar, böyle mi yer aç olmasalar. Abla bir nefes aldı, ikinciye gelen çaydan yudumladı ve başladı anlatmaya:

Abi, dün eşim eve bir kadın getirdi. Terk edin hemen burayı dedi. Evden çıktığımda saat gece ikiye gelmekteydi. Önce bir otobüs durağında oturduk. Sonra baktım ki başımıza bir hal gelecek, bir karton bulduk ve Emirsultan Mezarlığı’nda uyuduk. Tamam da beş kuruş vermedi ki adam bana. Çıktık işte bir mont ve küçük bir çantayla. Acıktık tabii sabah olunca. Ama beş kuruş yok ki yanımda. Bir akrabam var ama o da çok uzakta. 20-30 TL lazım ki gideyim yanına. Telefonumu da vermedi, satacak besbelli. Arayamadım da kimseyi. Acıkınca da, kızım da elimden tutup senin fırının önünde durunca, girmedim içeriye istemeye utandım. Bak nasıl gülüyor evladım, karnı doydu diye. Sevindirdin ikimizi de. Allah razı olsun, bu dükkanın hep müşteri ile dolsun, dedi.

Annem vefat etmişti geçen hafta. Oturuyordu 21 yıldır alt katımda. Aklıma orası geldi bir an da. Hem boş hem de eşyalı. Şimdi götürsem eve bu ablayı hanım ne der acaba?

Anlattım ablaya. Burada çalışmak ister misin dedim? Çocuğun ile gel hem karnını doyur hem de yardım et. Zaten başka çaresi de yoktu. Öyle sevindi ki, ayağa kalktı elimi öpmek istedi. Eşimi aradım, o da çok sevindi. Ben gelip onları araba ile alayım hemen dedi.

Üç aydır abla iş saatinde yanımda, akşam alt katımızda. Çok mutlular kızıyla. Kira almıyoruz, faturaları biz ödüyoruz, evladımız yok onun kızını evlat gibi seviyoruz. Bugün baktım, bir kadına iki ekmek verdi. Parasını istemedi. Sonra çantasından para alıp kasaya bırakıverdi. O da birine iyilik yapmak istemişti. Sesimi çıkarmadım. Görmemiş gibi yaptım. Ellerimi açıp Allah’a sonsuz şükrettim, bunca yıl sonra bana bir kardeş ve evlat yolladığı için teşekkür ettim.

İyilik etmek aslında karşındaki için yapılan bir eylem değildir. Bizzat kendin için yapılan bir eylemdir. O an birinin sıkıntısını gidermiş olabilmenin verdiği hazzın yanın da kendinin de sıkıntıya düşme ihtimalinin ilahi adalet sayesinde yok oluşunu bilmektir. İyilik eden iyilik bulur, kötülük eden de kötülük bulur. Bunu bile bile kötülüğe tutunup kötülük bulmak ise bizim yersiz ve manasız tercihimizdir. Allah bizlere iyiliği seçen, iyiliği eden ve iyilik bulan kullarından olmayı nasip etsin.

Yorum Yazın

E-posta hesabınız sitede yayımlanmayacaktır. Gerekli alanlar ile işaretlenmişdir.