Konya
05 Mayıs, 2024, Pazar
  • DOLAR
    32.34
  • EURO
    34.87
  • ALTIN
    2393.5
  • BIST
    10276.88
  • BTC
    63301.462$

Dünya, 2050’de Nasıl Olacak?

10 Haziran 2023, Cumartesi 00:32

1900'lü dönemlerde 2000'li yılların nasıl olacağına dair çizimler ve yazılar geliştirilmişti. Günümüzde ise 2050'li yılının nasıl olacağına dair teoriler yürütülüyor.

İlk olarak, 2050 yılında dünya nasıl bir yer olacağı konusunda tahmin yapmak zor olabilir, ancak bazı bilim adamları tarafından tahminler yapılıyor.

Dünyanın en popüler iş dergilerinden bir tanesi olan "The Economist", 1990 yılında bir kitap oluşturmuştu. "The World in 2020" (2020'de Dünya) ismine sahip olan bu kitapta, içerisinde yaşadığımız gezegenin, o yıllardan bugüne kadar nasıl bir değişimin içerisinde olacağına değinilmişti. Kitapta yer alan ön görülerin büyük bir bölümü gerçek oldu.

The Economist, şimdi ise 2050 yılı için bazı tahminlerde bulunuyor.

The Economist'e göre dünya nüfusu 2050 yılında 10 milyara kadar ulaşacak. Nüfusu daha hızlı yükselecek olan ülkeler ise şu an için genç nüfusa sahip olanlar. Avrupa ülkeleri ve Japonya ise bugünkü nüfus yoğunluğuna sahip olmayacak.

The Economist, Avrupa Birliği'nin 2050 yılında da var olacağını ancak günümüzdeki kadar önemsenmeyeceğini söylüyor. Ayrıca Rusya'nın nüfusu da ciddi anlamda azalacak ve bu da küresel hesapları frenleyecek.

2050 yılında Çin, dünyanın en büyük ekonomisine sahip olacak. Dergi, ABD'nin 2050 yılında bugünkü pozisyonunu koruyacağına inanıyor.

Bunların ne kadar gerçek olacağını söylemek şu an için mümkün değil ancak görünen o ki, 2050 yılına kadar en çok konuşulan olan ülke Çin olacak.

Yapay zeka, insanlığı köleleştirebilir mi?

Yirmi birinci yüzyılın başlarından itibaren toplumun her kesiminden insanların günlük yaşamına dahil olan yapay zekâ sistemleri, hayatın vazgeçilmez bir parçası haline geldi.

İş yerinde kullanılan bilgisayar tabanlı sistemlerden ev temizliğinde kullanılan elektrikli süpürgeye, yol güzergahını belirleyen araç navigasyon sisteminden yatırım işlemlerini düzenleyen banka hesabına, sipariş verilen alışveriş sitesinden arama yapılan telefona değin günlük yaşamda kullanılan pek çok uygulamada yapay zekâ sistemlerinden yararlanılıyor.

Dünyayı etkisi altına alan Koronavirüs salgını nedeniyle eğitimde yapay zekaya dayalı sistemler kullanılması bir tercihten çok gereksinim haline geldi. Dünya Sağlık Örgütü’nün, 11 Mart 2020 tarihinde Koronavirüs salgınını “pandemi” ilan etmesiyle başlayan süreçte dünya çapında pek çok ülkede iş yerleri kapatıldı, turizm, sanat, kültür ve eğitim etkinlikleri durdurulmuş, sokağa çıkma yasakları ve sosyal mesafe kuralları uygulandı.

Son iki yıl içerisinde pek çok ülke, kurum ve milyonlarca insan bu süreçten oldukça zarar gördü. Özellikle eğitim ve öğretim alanında oluşacak aksamaların gelecek kuşaklar açısından da uzun süreli sorunlara neden olacağı açık. Dolayısıyla bu dönemde yapay zekâ uygulamalarının eğitim sürecine dahil edilmesi yaşamsal bir öneme sahip oldu.

Geldiğimiz an itibari ile yapay zekâ, zeki makineler, özellikle de zeki bilgisayar programları oluşturan bilim ve mühendislik dalı haline geldi. Temel beklenti, insan zekâsının karakteristik özelliklerini bilgisayara kazandıran algoritmalar geliştirmek ve problemlere insan gibi zeki davranışlar sergileyerek çözümler üretebilen sistemler geliştirmek.

Zaman zaman bu beklentinin de ötesine geçilerek insanoğluna hükmeden sistemler geliştirme hayallerinin kurulduğunu söylemek de yanlış olmaz

Şu anda insanlar yapay zekanın gelecekte iş kayıplarına neden olacağına odaklanmış durumda bulunuyor.

The Uncreative Agency, yapay zeka üreten DDB EMEA sorumlusu Georhe Stakov, “2050 yılında yapay zekanın dünya işleyişini “kökten” değiştireceğini, yapay zekayı kontrol edenlerin büyük bir güç kazanacağı, nüfusun yüzde 99’unun ise haklarından mahrum kalacağı, yapay zeka efendileri dünyanın verilerini kontrol edeceğini” belirtiyor.

İnsanlar, hangi işi yapıyorlarsa yapsınlar, organizasyonun hangi düzeyinde bulunuyorlarsa bulunsunlar artık yavaş yavaş makineler ile arkadaş olmaları gereken bir topluma doğru hızla sürükleniyor.

Öyle görünüyor ki gelecekte insanoğlu, psikologlara gitmek yerine dertlerini makinelere anlatıp onların yapacakları terapiler ile rahatlamayı tercih edecekler. Canları sıkıldığında radyoları ile sohbet etme imkânı bulacaklar.

Yatırım yaparken, eğitim tercihlerini oluştururken, araba seçerken, hatta gidecekleri restoranları belirlerken sürekli ceplerinde taşıdıkları cep telefonlarından destek almayı tercih edecekler.

Hayatımızda en çok güvendiğimiz insanların yerini yapay zekâ ile donatılmış makinelerin alacağı ufukta görünüyor.

Yapay zeka sistemleri doğru amaçlar ile kullanıldıkları sürece insanlık için olumlu dönüşümlerin yaşanmasını sağlayacak ve gelişimine katkıda bulunacaktır.

Yorum Yazın

E-posta hesabınız sitede yayımlanmayacaktır. Gerekli alanlar ile işaretlenmişdir.