Konya
27 Nisan, 2024, Cumartesi
  • DOLAR
    32.45
  • EURO
    34.82
  • ALTIN
    2438.9
  • BIST
    9915.62
  • BTC
    63025.689$

Ceketini Sat TARIM SİGORTANI YAPTIR

14 Ekim 2021, Perşembe 09:13

Sigorta, her şey yolunda giderken ileride ortaya çıkması muhtemel bir takım risklere karşı insanoğlunun önceden tedbir alma ihtiyacının bir sonucudur. İnsanlar var oldukları günden beri kendilerini hep güvende hissetmek istemişlerdir. Ancak zaman diliminde olağan dışı gelişen tüm durumlarda doğaya mağlup olmuşlardır.

 

Tarım, üstü açık bir fabrikadır. Doğal tehditler başta olmak üzere ihmal ve hataların getirdiği risklerin etkisi altındadır. Bu riskler doğal, ekonomik ve sosyal  boyutlu olup bir işletmede mal ve can güvenliğini tehdit edici, hatta yok edici özellikler göstermektedir.

 

Tarım; sektörler arasında doğal, ekonomik, sosyal, siyasal, teknolojik ve kişisel risklerden en çok etkilenen sektördür. Gelişmiş ülkelerin yıllardır uyguladıkları tarımdaki korumacılık politikaları “Tarımda Risk Yönetim Programları” ile tarımsal üretimi tehdit eden doğal risklerin oluşturduğu verim kayıplarından sonra ekonomik risklerin oluşturduğu gelir kayıplarını da çiftçinin üzerinden alıpsigorta sistemlerine transfer etmektedir.

 

Türkiye gerek bitkisel üretim ve gerekse hayvansal üretim yönünden büyük bir potansiyele sahip olmasına karşın, tarımsal üretimini çeşitli nedenlere bağlı olarak arzu edilen düzeye çıkaramamıştır. Üretimin büyük ölçüde doğal koşullara bağlı olması, ürün veriminde ve üretici gelirlerinde dalgalanmalara  yol açmaktadır.

 

Bununla birlikte, sadece sigorta uygulamaları ile çoğunluğu küçük aile işletmeciliği olan ülkemizin giderek büyüyen tarımsal sorunlarını çözmek olanaklı değildir. Ancak sigorta önlemleri; tarımsal yapı,  destekleme, girdi maliyetleri ve ürün pazarlama politikalarıyla kooperatifçilikle birlikte sosyal önlemlerin bütünleştirildiği  ölçüde ülkemiz tarımının sorunlarının çözümünde katkı hissedilir şekilde etkisini gösterecektir.

Tarımda sürdürülebilirliğin sağlanması, üretim zincirinin kırılmaması için birçok etkenden bahsediyoruz ya, belki de en çok üzerinde durulması gereken, keyfiyete bırakılmadan uygulanması gereken bir uygulamadır tarımda sigorta.

 

Dünyada dolu sigortaları ile başlayan “tarım sigortaları” uygulamaları, ülkemizde dolu, don, sel, yangın, terör, deprem gibi birden çok riskin sigortalanabilmesi çalışmaları yapılıyor. Yapılan girişim ve çalışmalarla kuraklık riski de 2017 yılından bu yana risk kapsamına alınarak devletin çiftçinin ödeyeceği primlere destek olduğu bilinmektedir.

 

Bugüne kadar çiftçinin gelir düzeyinin hızla düşmesi, tarım sigortaları için uzun yıllar bir devlet politikasının oluşturulmamış olması, tarım ve sigorta sektörlerindeki bilgi ve ilgi eksikliği tarım sigortalarının gelişmesini önleyen faktörlerin başında gelmektedir. Tarım sigortacılığı kanunu ülkemizde 2006 yılında çıkarılmış olup TARSİM (Tarım sigortaları havuzu) kapsamında üreticilerimizin sigorta poliçe bedellerinin yarısı Tarım Orman Bakanlığınca karşılanmaktadır.

 

Tarımda teknik tedbirlerle önlenmesi mümkün olmayan risklerin sık görülmesi, genellikle gelir düzeyi düşük çiftçileri bazı yıllar  çok zor duruma düşürmekte (2021 yılında yaşadığımız gibi);  tarımsal yapılarını iyileştirici ve geleceğe yönelik üretimlerini arttırıcı çabalarını olumsuz etkilemektedir. Gelişmiş ve gelişmekte olan birçok ülkede olduğu gibi, tarım sigortaları uygulaması ile bu felaketlerin neden olduğu zararlar önlenebilecektir.

 

En çok ilkbahar geç donları ve sonbahar erken donları, beklenmeyen dolu yağışları, kuraklık etkisi tehlikesi var iken, tarımsal üretimde bilinen doğal risklere içinde bulunduğumuz yıllarda yaşadığımız iklim değişikliği, küresel ısınma, mevsim kayması adına her ne dersek diyelim doğal bilinen uzun yıllar ortalamasının dışında gelişmeler yaşanmaktadır.

 

Geçtiğimiz yıllarda olduğu gibi bu yıl da nisan ayı içerisinde bölgelere göre değişen don tehdidinin binlerce hektar alanda zarar oluşturduğunu, dolu etkisiyle yine binlerce hektar alanda zarar olduğunu gördük, yaşadık. Çukurova, Antalya, Muğla gibi sera, narenciye başta olmak üzere birçok tarımsal üründe ülkemizin yükünü çeken bölgelerimizde sel ve dolu afetlerini yaşadık. Üreticilerimizin keşke sigorta yaptırsaydık tekerlemesini söylediğine şahit olduk. Biz her yıl tarım sigortacılığının önemini üreticilerimizle paylaşırken keşke diyen üreticilerimize keşkelerin anlamı yok bir dahaki sefere yaptırma tavsiyemizi hep tekrarlamışızdır.

 

2021 yılında Orta Anadolu’nun hemen hemen tamamında etkisini gösteren nisan sonu zirai don olayı; çok geniş alanlarda fide durumunda olan tarla sebzeciliği, mısır, ayçiçek ve şekerpancarında ciddi oranda zarar oluşturdu. Haziran ayına sarkan bahar yağışları dolu etkisi Güneydoğu ve Orta Anadolu Bölgeleri başta olmak üzere geniş alanlarda tahribat oluşturdu. Son yılların en etkili kuraklığını yaşadık.

 

Üreticilerimizin sigorta yaptırma oranı maalesef düşük. 2006 yılında uygulamaya geçen tarım sigortacılığı çiftçiler tarafından kapsamlıca bilinmiyor. Çiftçinin sırtındaki ağır yükü alan, olası riskler ve kayıplar karşısında çiftçiye güvence sunan tarım sigortasına ehemmiyet bir türlü verilmiyor. Konya'mızın tarım sigortası yaptırma oranı Türkiye ortalamasının üzerinde yer alıyor. Türkiye genelinde bu oran yüzde 17'de kalırken, Konya genelinde ise yüzde 20 oranında tarım sigortası yaptırılıyor. Sigorta yaptırma oranını Tarım Orman Bakanlığınca uygulanan destekleme ve hibe programları, Tarım Kredi Kooperatifleri ve Ziraat Bankası başta olmak üzere bankalardan kullanılan kredilerde zorunlu sigortaların da olduğunu gerçeği bu oranı yükselten zorunlu etken olduğunu da unutmayalım. Tarımdaki riskler ve Tarım Orman Bakanlığının sigorta piriminin yarısını desteklediğini düşünürsek yeterli değil.

 

Sigorta yaptırmak isteyip de yaptıramayan yok mu? Var tabi ki.  Özellikle kiralık işletmeler, miras nedeni ile ÇKS kaydı olmayan işletmeler ve şehir sınırlarında bulunup belediye imar uygulamalarına takılan sera ve sebze üreticisi işletmelerimiz sigorta yaptırmak için uğraşmalarına rağmen prosedüre takılmaya devam etmektedir. Bu da sera, sebze ve meyve bahçesi işletmelerinin çözüm arayıp da maalesef bulamadığı bir durumdur.

 

Dünyada sigortacılıkla ilgili yasal düzenlemelerin ülkemizden çok daha eskiye dayandığını biliyoruz. Avrupalı çiftçilerin tarım sigortalarına olan ilgi ve talepleri Türk çiftçisinin tarım sigortalarına olan taleplerinden çok daha fazladır. Çünkü ülkemizde, Sigortacılık Kanunu, Tarım Kanunu, Tarım Sigortaları Kanunu ve bunlara bağlı çıkartılan yönetmeliklerin yayınlanması ve yürürlüğe girmesi henüz son on beş yılda mümkün olmuştur. Tarım Sigortalarının faydalarını Türk çiftçisine anlatmak başta devlet, tarımla ilgili sivil toplum kuruluşları, sigorta şirketleri, eğitim kurumları, ilgili birlik ve kooperatifler olmak üzere toplumdaki ilgili tarafların en önemli sorumluluklarından biridir.

Sadece üreticinin sigorta yaptırıp yaptırmadığının yanında TARSİM uygulamalarında aksaklık ve geliştirilmesi gereken konuların da ele alınıp üretici menfaatleri doğrultusunda düzenlenmesi gerekmektedir. 2021 yılında dolu ve kuraklık etkisinin çok geniş alanlarda etkisini göstermesi ile yapılan çalışmalar poliçelere göre değil alan bazlı Tarım İlçe Müdürlüklerinin tespitleri sonucuna göre değerlendirme kapsamına alınması sonucu sigorta yaptıran birçok çiftçimiz poliçelere göre hak ettiğini alamamıştır. Parsel bazında poliçe sözleşmesi imzalandıysa poliçeye sadık kalınmalıdır. Yok alan bazlı çalışma ilçe eşik değerleri dikkate alınacaksa ona göre poliçe yapılması gerekmektedir.

Bir başka belirtilmesi gereken konu; üreticilerimizin tarımsal sigorta yaptırma konusunun dinen mahsurunun olup olmadığı tartışmasıdır. Bu konuda Diyanet İşleri Başkanlığı konunun ilgili kurullarda görüşüldüğü ve dinen bir sakıncasının olmadığı açıklamaları mevcuttur.

“Aklımız her durumda tedbiri şart koşar; zira tedbirsiz sefer intihardır. Ahilik, bu toprakları bize bırakan bilge atalarımızın, seferimizin selameti için aldığı tedbirlerdir.” diyor Konya Ticaret Odası Başkanımız Selçuk ÖZTÜRK.

Ülkemizdeki çiftçiler, malları doğal afetlerden zarar gördüğünde genellikle tarım sigortası olmadığından, devletten doğrudan yardım beklemektedir. Devletimiz sosyal devlet ilkesiyle üreticinin yanında olmuş, yine de olacaktır. Bu durum ve beklenti tarım sigortacılığının benimsenmesi ve yaygınlaşmasını olumsuz etkilemektedir. Doğal olayların felakete dönüşmesini engelleyici bir araç olan tarım sigortası, küçük üreticilerin üretim güçlerinin korunması ve üretimin sürekliliğinin sağlanması için yeterli görülmektedir. Beklenmeyen ve istenmeyen durumlarla karşılaşan üreticilerimiz zarar tazminini TARSİM yaptıran üreticiler için uygulanacağı gerçeğini bilmelidir.

 

“İşten önce tedbir, pişmanlığa yer bırakmaz.” diyor  Hz. Ali Efendimiz.

 

Don, dolu, sel, kuraklık olaylarında zarar gören, ekonomik, sosyal, iklimsel ve uygulama olarak tüm zorluklara göğüs geren, üretimden yana taraf olan üreticilerimize tedbir için Tarım sigortası gerekli diyoruz. Keşkeleri hayatımızdan çıkarmak, mallarını ve canlarını güvence altına almak için tüm üreticilerimizi tarım sigortalarını yaptırma konusunda bir kez daha uyarıyoruz.

 

#toprağınadamı

Yorum Yazın

E-posta hesabınız sitede yayımlanmayacaktır. Gerekli alanlar ile işaretlenmişdir.