Konya
27 Nisan, 2024, Cumartesi
  • DOLAR
    32.45
  • EURO
    34.82
  • ALTIN
    2438.6
  • BIST
    9915.62
  • BTC
    63290.548$

Biz ulaşıma nasıl bakıyoruz?

30 Eylül 2023, Cumartesi 00:00

Bugün bu haftanın hafta sonu yazısını yazarken kendi düşüncelerimden önce siz değerli iki ayrı okurumuzdan gelen görüşüp paylaşmak istiyorum.

Bunda da önceliğimiz önce trafik ve ulaşım olacak.

Çünkü hepimiz biliyoruz ki bu şehri yöneten insanlarımız için şehir içi trafik sorunu kendi ajandalarında da bir numarada yer alıyor.

Biz sadece vatandaşlar olarak ulaşım sorununa kızıyoruz, küfür ediyoruz, faturayı hep başkalarına kesiyoruz.

Aynaya baktığımız zaman kimsenin kimseye söyleyecek bir söz yok, çünkü trafik bir kültür olayı.

Bunu en kolay nereden, nasıl gözlemliyoruz?

Gurbetçilerimiz bulunduğu ülkelerde trafiğin t’sinden k’sına kadar her kuralına sonuna kadar uyarlar ama Edirne’de sınırdan geçtikten sonra özür diliyorum güzel insanlarımızı tenzih ediyorum ama magandalık yarışında bu ülkenin insanlarına bile taş çıkartırlar.

Bu bir kültür müdür, yasa mıdır, yasanın uygulama metodu mudur orasını bilmem anlamam ama trafik bir kültürse aynaya bakıp önce kendimizde kusur aramalıyız diyorum ve lafı uzatmadan bir okurumuzun bize yazdıklarını sizlerle paylaşmak istiyorum.

Konya'nın tramvayları raylarda değil de asfalttan mı gidiyor? Bu kadar lamba nedir böyle? İhtiyaç falan yok bence. Önce bir tramvay ve otobüs kullanmayı hatta bunları kullanmayı öğrenelim.

Sanki yarın metro hattı döşenip seferler başlasa herkes kontak kapatıp metroya akın edecekmiş gibi ve oy atmazsa ülke kaosa sürüklenecekmiş gibi triplere girenler var.

Bu yolla iktidara ya da bir yönetime kafa tuttuğunu sanan varsa ahmak olduğunun farkına varsın.

Zaten bu tehdidi yapan kişinin ruh hali de bozuk demektir.

Misal; Mevcut yönetimler 5 yıl yönetme hakkını elinde bulunduruyor.

Bu süre içinde tavsiyelerimizi iletebileceğimiz birçok kanal var. Bunu kullanmak yerine nedendir bu tehditler?

Sanki x parti gelse senin istediğini yapacakmış gibi davranmayı bırakalım artık. Elde olan vasatsa bile en iyisini almanın yollarına bakalım.

Kontak kapatmaya imtina edip güzergahtan kârlı çıkma hevesinde olan, trafik sorununa bir kelime daha eklemekten imtina etmeyenlere ders niteliğinde bir önerim var benim.

Sabah zaman zaman tramvaya binmek zorunda kalıyorum. Tramvay demişken de sanırım sefer sayıları azalmış. Elimizde olanla bari birşeyler olsun itibarıyla önerimi sunayım.

Eskiden büyüklerimizin "Özkafa'nın eşşekleri" dediği Konya Büyükşehir Belediyemizin tramvayı (yapanlardan Allah razı olsun) uzun bir yoldan geliyormuş gibi görünen ancak çok da uzun olmayan bir yolu takip eden önemli bir araç.

Ancak, bazen dolmuşlardan farkı kalmıyor. Kendine özel yolu olmasına rağmen sanki asfalttan gidiyor gibi hatta asfaltta giden araçlardan daha fazla kırmızı ışıklarda bekliyor.

Şöyle olsa mesela; Bizim vatmanlar ellerinde kumanda olsa ve trafik lambalarını beklemese.

Bu sayede 45 dakikadan fazla süren ulaşım süresi de düşmez mi?

Eskişehir'de bu uygulama var ve vatandaş da memnun.

Neden Konya'da böyle bir uygulama yok?

Özel aracıyla yola çıkan zaten "trafik sorunu var" diyor...

Bari tramvay kullananların işine yarasın bazı şeyler. Güzel olmaz mı?”

Bugünlerde kim olursak olalım aile içinde bile insanlar herkes birbirinden dertli; kimsenin yüzü gülmüyor, kimse mutluluk şarkıları söylemiyor. Haydi o zaman aşağıdaki hikayeyi okuyalım mı…

MUTLULUK

"Her ne yaşıyorsan yaşa, bir anlığına da olsa kendini oracıkta bırakıp karşıya geç ve uzaktan kendine bak...

İçinden bir gülümseme, kendine karşı bir sempati ve sevecenlik hissediyorsan, kendinden memnun ve razıysan, kendine saygı duyup yerine göre alkışlıyorsan, vicdanın rahatsa hele bir de sevdiğin işle meşgulsen (annelik, terzilik, fırıncılık, öğretmen, mühendis, temizlikçi...vs.) işte o zaman sen mutlusun.

Bırakın; "Şu olursa mutlu olurum, bu olursa mutlu olurum." demeyi...

Mutluluk şarta bağlı bir satış sözleşmesi değildir. Onu satın alamazsınız, içinizde doğar, besler, büyütür ve istifade eder hatta eşe dosta da ikram edersiniz.

Bir gün ablama gitmiştim. Orada benim gibi misafir olan başka bir kadın tanıdım. Okulda temizlik işi yapıyormuş. İki çocuğu vardı.

Kadın o kadar mutlu ki!

İlk önce benimle tanıştığına mutlu oldu. Sonra sohbet ettikçe keyfi arttı.

Pencereden dışarı bakınca gördüğü manzara onu mutlu etti. Sofra kurulmasına sevindi. Yapılan yemeklerin, verilen ikramın her birine teşekkür etti. Çocuklarının iştahla yemesinden oldukça memnundu. Çayın demi çok hoşuna gitti. Mutfak tezgahına bayıldı, bulaşıkları yıkamak için izin istedi. Onun bu samimî isteğini yerine getiren ablama teşekkür etti. Detarjanın köpürmesi, çeşmeden suyun gelmesi, saksıda açan çiçek, balkonda gezen böcek, sebze kasasında filizlenmiş soğan... aklınıza ne gelirse kadını mutlu etti.

 

Her şey onun yüzünde güneş gibi aydınlık bir gülümseme meydana getiriyordu. Zamane Polyanna'sı...

Onun bu hali bizi de sardı. Şükürsüzlüğümüzü, hayata karşı hep alacaklı gibi duruşumuzu ve mutluluk için "bekleyerek" geçen zamanımızı hatırlattı.

Biz, senelerdik mutlu olmak için, dilekçesini verip sırada bekleyen memur adayı gibi dururken o, vizesiz mutluluk ülkelerini dolaşan turist rahatlığındaydı.

Üstelik mutluluk için eğitim de şart değil. Ne mistiszmden haberi var ne uzakdoğunun insanı ferahlatan lirik söylemlerinden ne mutluluk üzerine yazılmış eserlerden ne de uzman görüşlerinden. O, sadece sahip olduğu şeyin tadına varan, vücudunun her zerresiyle bunu içselleştiren ilkokul mezunu bir kadındı.

Eminim, onun mutluğunun onda birine sahip olmak için her şeyini feda edebilecek zengin ve tahsilli insanlar vardır.

Mutluluk ertelenecek ve ötelenecek bir şey değil. İhmale gelmez.

Mutluluk güneşi içinizi ısıtmazsa, bedeniniz nemlenir, küflenir, kararır...

Hayatta elbette her şey güzel olacak diye bir iddiamız olamaz. Allah (cc), bize böyle bir garanti vermedi, vaadde de bulunmadı. Ama "rıza makamı" diye de bir şey var. Her şeyden şikayetçi olmak, kasvetli bir oda gibiyse sahip olduğu pek çok şeyi mutluluk sebebi saymak da uçsuz bucaksız çiçek bahçesinde dolaşmak gibidir.

Üzüntünüz bedeninizi yıpratıp, zihninizi bulanıklaştırırken, sevinmeniz veya mutlu olmanız ise bedeninize canlılık, zihninize berraklık, hayatınıza kolaylık, ömrünüze de bereket verir.

Mutluluğun biyolojik ve psikolojik etkilerini, ruhsal ve bedensel değişimlerini ilgili eserlerde bulabilirsiniz.

Şu hâlde mutluluk için elinden geleni yaptınsa mutlu ol. Hatta elinde ne varsa o seni mutlu etsin. Çünkü seni ancak sen mutlu edebilir, başkasından bekleme.

Zaten adımların başka şeylere, başka nasip ve kısmetlere de götürecek seni. İşte tam da bu arada Allah Teâlâ'nın bir vaadi var: "Nimete şükrederseniz artırırım!" Şükür de bir mutluluk yolu değil mi?!

Sahip olacakların değil, sahip oldukların seni mutlu etsin. Aksi olsaydı, her arabası olan, her eşi, her işi olan, her imkânı olan, her sağlıklı birey.... Mutlu olurdu, değil mi?

Kaldırın perdeleri! Mutluluk güneşi doğsun içinize...

Doğduğunuz zaman size hemen isminiz takılırsa da...

Hayat(t)a pek fazla takılmamak lâzım.

"İsimsiz" yazan mezarlar var.

Mutlu mutlu yaşayalım İNŞALLAH"

GÜNÜN OKKALI SÖZÜ

İlk özür dileyen en cesurdur, ilk affeden en güçlü, ilk unutan en mutludur.

NE ZAMAN ADAM OLURUZ?

Demir Yolu Caddesi’nde araçların sağından geçmediğimiz zaman daha iyi adam oluruz.

Yorumlar

  • yorum avatar
    fıkri
    30-09-2023 14:24

    yorum yok... ugur abı tezgagını gelmıyecem... :) :)

  • yorum avatar
    Oguz Oguz
    30-09-2023 13:16

    Yav boş verin, bu işlere kafa yormayın. 3,5 Hafız yönetime geldiginde belediyenin takribi 2 milyar Euro borcu vardı, sat, sat, öde, öde yine takribi 2 Milyar Euro borç var diyorlar. Bu işe bir çözüm bulmadıkça, hiç bir sey beklemeyin.

  • yorum avatar
    müşür
    30-09-2023 12:32

    konya trafiğinde yolunda giden tek sistem ,ışıklardaki sayaç sistemiydi..aklıevvelin biri bunu kaldırdı..kavşaklar cam çerçeve ,tampon parçaları dolu..derhal geri konulmalı..sürücü geriden biliyordu duracak saniyeyi,yavaşlıyordu

  • yorum avatar
    Cem
    30-09-2023 10:13

    Dedem türmak kavşağında o sistem var. Sensör mü var yoksa vatmanda kumanda bilmiyorum ama tramvay kavşağa gelir gelmez geçiyor. Tabi bu sefer araba kuyruğu uzadıkça uzuyor. Nereden tutarsan elinde kalıyor

  • yorum avatar
    Furkani
    30-09-2023 03:05

    Sayın Uğur Özteke, biz ulaşıma Görgülü'ce bakıyoruz. Yöneten irade görgülü olursa, yönetilen görgülüden hallice olursa bir sorun kalmaz. Temel problem (Adem Esen'in kulakları çınlasın) şehir planlayıcısı vizyoner idareci eksikliği. Şehir planlama bir bölümden ziyade şehir yönetim felsefesinde odak noktası olmalı. Şehir, inşa edilmeden alt yapı tamamlanmalı ve üst yapı devamında gelmelidir. Allaha emanet, sözümona planlı kentleşme adı altındaki çarpık yapılaşma sonrası gel de trafik ve ulaşım problemlerini çözmek için başla yama yapmaya. Zaten bir süre sonra yapılan yamalarda dikiş tutmayacak ve yine başlayacaksınız alternatif yamalara. Bu fasit daire sürüp giderken vatandaş kimi zaman homurdanacak, kimi zaman karşı çıkacak, kimi zamansa kaderine razı gelerek eğecek boynunu, önüne bakacak. Dümdüz bir zeminde ulaşımı planlayamayan bir şehir konumunu Konya haketmiyor desek te değişen bir şey olmuyor. Akyürek'li başkanlar gibi Londra vb. şehirleri örnek almak üzere yola çıkan ve şehrin dört bir yanını işlevsiz Konpark'larla dolduran bir felsefe sadece günü kurtarmaktan başka bir fayda sağlayamıyor. Burda tabiki suçlu idareciler değildir elbet. Vatandaş olarak menfaatimize gelen herşeyde en önde koşarak rantımıza rant katmak isteyen bizler, Konya ulaşımının Londra gibi olmasını tabiki istemeyiz menfaatimize dokunacaksa (Mevlana - Alaaddin arasının trafiğe kapatılması başta olmak üzere...). Adem Esen, yönetici olarak gördüğü her soruna el atıp düzeltmeye çalıştığında, karşısına kimler kimler nelerle gidip Adem Esen'i yönetici bir başkan statüsünden işlevsiz bir hale getirip kendi menfaatleri uğruna belediyenin ... Şehir vatandaşlarıyla şehrin yöneticilerini hak edecek noktada ise yöneticiler de şehri hakettikleri noktaya taşıyacaklardır. Adem Esen hocanın şehir vizyonunun Konya'ya hakim olması temennileriyle.

  • yorum avatar
    Oguz Oguz
    30-09-2023 00:36

    Abi yine bir solukta okuduk yazınızı. Ellerinize saglık. Şu ulkede takip ettigimiz tek yazar siz oldunuz. Hangi gazetede yazdığinızı bilmem, ana sayfasına bile bakmam. Eşimle çocugumla iskelede mehtabı izlerken yazınızı okuyorum. Cogu zaman gece 00:01 olmasinı iple cekiyorum. Ancak Polyanna bu ülkede başta olan , kendini bir şey zanneden, zevzek vasatları görse sinir krizi geçirir, Andersen masal yazmayı bırakır, pavyonda yada aile gazinosunda çalmak için Ankara oyun havaları bestelerdi. Yav her seyden, elini ayağını çeksen, emekli olsan yine rahat bırakmazlar seni. Hiç bir sey olmasa bile bir sey olur, bakanlık, başbakanlık yapmış biri gelir " Hoşcagalın"der, oteki "van minut, van minut" der arkasını getiremez. Biri kalkar emekliye 30% zam der, gelen 16% olur, cimer den e 14% nerde dersin, uyarinizı dikkate aldık, inceliyoruz derler. Kademeli zam derler 10 bin altı 30% , ustü 20% derler, 9999 alanın maaşı 13 bin olur, 10001 alanın yeni maaşı 12 bin olur, bakakalırsın... belediye yazı yazarsın esnaf kaldırımı isgal ediyor, gogle da fotografları var diye, iki sene arayla sana resmi cevapta ilgili kisiye ruhsata aykırı islemden cezai işlem yapilmıştır derler ama bir sonraki ücüncü senede de degisen hic bir sey olmaz... selam ve saygılarımla..

Yorum Yazın

E-posta hesabınız sitede yayımlanmayacaktır. Gerekli alanlar ile işaretlenmişdir.