Konya
02 Mayıs, 2024, Perşembe
  • DOLAR
    32.52
  • EURO
    34.87
  • ALTIN
    2421.7
  • BIST
    10045.74
  • BTC
    57368.16$

Biz Osmanlıya Değil, İttihatçılara İsyan Ettik

18 Şubat 2017, Cumartesi 08:09
Öyle yanlış politikalar uygulamışlar ki; bazı Arap aydınlarının “biz Os­manlıya değil, ittihat ve terakkinin haksız uygulamalarına isyan ettik” (1) sözle­rini haklı çıkarmışlardır.

Haçlılar ve içimizdeki onların uzantıları olan bazı sözde aydınlar ve târihçiler, Arap isyanını ve o esnada Türklere karşı yapılan bazı münferit hak­sızlık ve kalleşlikleri o kadar dramatize etmişler, ajitasyona gitmişler ki;  beş yüz sene beraber yaşadığımız bu Müslüman kardeşlerimizle kanlı kinli düş­man olmuşuz.

 Batılı ve içimizdeki uzantıları bu düşmanlığın kıyâmete kadar sürüp gitmesini canla başla istemekte ve bunun için ne gerekirse yapmaktan geri durmamakta, yani Müslümanları târihte olduğu gibi bir araya getirmemek için ne gerekirse yapmaktadırlar. 

Dünyada en büyük sömürgeci devlet İngilizler ve İslâm’ın en büyük düşmanı İngilizlerdir.(2) 20. Yüzyılın başına gelindiğinde Haçlı âlemi dünya­nın % 84’ünü sömürge haline getirmiştir. Dünyada bağımsız bir tek Müslü­man devlet kalmış o da Osmanlıdır ama o da ekonomik yönden bağımlı hale gelmiş.

 Osmanlıyı parçalamak ve bizim idâremiz altındaki Arap devletlerini iğfal edip aleyhimize çevirebilmek ve oraları da sömürebilmek için Batılıların özellikle İngilizlerin yaptığı propagandaların bazı maddeleri şöyledir:

1-Hz. Muhammed Arap soyundandır. Dolayısıyla halîfelik Araplara âit olması gerekir, Osmanlı bunu gasp etmiştir.

2-Araplar şerefli bir ırktır. Başkalarının idâresi ve tahakkümü altında ya­şamaya layık değillerdir. Bu sebeple Osmanlıdan kurtulmak gerekir.

3-Osmanlı Arapları sömürmektedir, buna bir son vermek gerekir. Arapla­rın zenginliği Araplar için olmalıdır (Hâlbuki o dönemde Arapların sömürüle­cek bir şeyleri yoktur). Başlıca zenginlik kaynakları olan petrol o dönemde yeni yeni tanınmaya başlamış, onları çıkaranlar da batılılardır. Ama değerini anladıkları için geleceğe yönelik oraları elimizden almışlardır.

 

4-Son derece güçlü olan kabileler arası rekabeti körüklemişler, “Osman­lıdan kurtulunca buraların idâresini size vereceğiz” diyerek büyük aşiretleri kandırmışlar, kendilerine hizmet ettirmişler, Osmanlının aleyhine çevirmişler, neticede sözlerinde durmayıp onlara da kalleşlik yapmışlardır. Şerif Hüse­yin’e isyan ettirmişler, sonunda idâreyi Suud sülâlesine vermişlerdir.

 

5-Gayelerine ulaşmak için; o dönemde çok fakir olan, karınlarını doyura­cak kuru ekmeği zor bulan çöl bedevilerini altınlarla ikna edip isyan ettirmiş­lerdir.

 

6-Câhil ve bağnaz Arapları kandırırken dini de istismar etmişler ve şöyle hurâfeler uydurmuşlardır: “Muhiddin Arabî demiş ki, Mısır’da Ennebi çıka­cak (O bölgedeki İngiliz komutanı Allenby’nin ismi Arap harfleriyle “Ennebi” olarak okunur)  Nil’in suyunu çöle getirecek... Araplık kurtulacak” Gerçekten teknik imkânlara sahip oldukları için İngilizler demir borularda çölün bazı yerlerine su getirmişler ve câhil halkı bu ve benzeri bildirilerle kandırmışlar­dır.(3)

 

Bununla beraber Batılıların çifte standardını, ikiyüzlü değil çok yüzlü ve kalleş olduklarını görüp Osmanlının kıymetini anlayıp dile getiren Arap dev­let adamları da olmuştur. Kitabımızın “Özlenen Osmanlı” bölümünde bunlar­dan çok misaller sunacağız ama burada bir tanesine yer verelim ve Cezayir’in ilk cumhurbaşkanı Ahmed b. Bella’ya (1918- 2012) kulak verelim:

 

“Bizim Türklere ilişkin hatıralarımız nedir biliyor musunuz?  Endülüs’ün düşmesinin ardından İspanyollar, Cezayir, Tunus ve Libya’yı işgal etmişlerdi. O dönem Cezayirliler, Osmanlı’dan yardım talep etmişlerdi. Osmanlılar da gelmişler bizi kurtarmışlardı. Dolayısıyla Oruç Reisi, Barbaros Hayrettin Paşa’yı hatırlıyoruz. Doğrusu bizler Maşrık’taki, yani Arap dünyasının doğu­sundaki kardeşlerimizin Osmanlı’yı emperyalist olarak nitelemelerini esefle karşılıyor ve kınıyoruz. Osmanlı, Arap ülkelerini sömürmek için gelmedi, sâ­dece aramızdaki dinî bağın gerektirdiği dayanışma için geldi.”(4)

Osmanlının Arap diyârlarından çekilişi esnasında münferit bazı olumsuz hadiseler elbette olmuştur.(5) Batılıların özellikle İngilizlerin satın aldığı, para ile kandırdığı, cehaletinden faydalandığı bazı Araplar olmuştur ama Batılıların ve onların uzantıları bazı kişilerin lanse ettiği gibi, her fırsat bulan Arapların Osmanlı askerlerini astığı, kestiği, karnını deştiği,(6) hakaret ettiği, aç bırak­tığı, yaralarına tuz bastığı gibi olayların birçoğu uydurma, abartma ve Müs­lümanlar arasına fitne sokma babındandır.

 

Dipnotlar:

1-Ali Ulvi Kurucu, “Hatıralar-2”, M. Ertuğrul Düzdağ, Kaynak Yay. 2007, İst. 2. Baskı, s. 54.

2-Ali Ulvi Kurucu, “Hatıralar-3”, M. Ertuğrul Düzdağ, Kaynak Yay. 2007, İst. s. 365.

3-Selim Ali Selam, a. g. e. s. 329.

4-İbrahim Refik, “Boğaziçi Notları1”, Albatros Yay. İst. 2001, s.119.

5-Hans Guhr, “Türklerle Omuz Omuza”, Çev. Eşref Özbilen, İş Bankası Yay. İst. 2007, s.196.

6-Musa Anter, “Hatıralarım”, Yön Yay. İst 1991, s. 86.

 

Yorum Yazın

E-posta hesabınız sitede yayımlanmayacaktır. Gerekli alanlar ile işaretlenmişdir.