Konya
27 Nisan, 2024, Cumartesi
  • DOLAR
    32.45
  • EURO
    34.82
  • ALTIN
    2438.6
  • BIST
    9915.62
  • BTC
    62827.550$

BİR YOL HİKÂYESİ

04 Ağustos 2021, Çarşamba 08:57

Yüzeysel yaşamak; düşünmekten ve görmekten yoksun, sadece bakan insanların vazgeçilmez temel ilkesidir. Okuduğunu anlamadan yaşamak, gittiği yolun neyi tarif ettiğini, kendisine ne sunduğunu, yolun yolcudan ne istediğini bilmeden yürümesi gibi amaçsızca yaşamaktır. Belki sadece yolu yürümek, yolda ilerlemek gayesi vardır, nasıl ve nereye düşünmeden. Neyi aradığını, neyi kaybettiğini ve neyi kazandığını da bilmeden. Aslında her yürüyüş, bir kazancı ve bir kaybı içinde barındırır. Yürüdüğü yolu bir daha yürümeyi tercih etse insan, ama düşünerek, özümseyerek ve geçtiği yolların kayıpları ve kazançlarını görerek. İşte o zaman neyi kaybetmesi ve neyi kazanması gerektiğini fark ederek yürüyecektir.

Aslında yol seni arıyor, yol seni uyarıyor, ruhunla, içinde var olacağın veya yok olacağın zamanla. Zamana geri dönüp bakacak, neyi kaybetmiş neyi kazanmış, hangisinde başarılı olmuşsun. Belki de maziden elinde değerli bir şey kalmadığını görecek, o zaman da tekrar yürümeye başlayınca bu sefer kendisini bile kaybetmeyi göze alacaksın. Çünkü dünya ve ahiretin sırları kaybolanlarda varlığını gösterir.Kendinin yolda kaybolmasına izin vermeyenler, bu sırlara vakıf olamazlar, ruhları esir kalır. Sadece yolun engebeleriyle vakit geçirip yorulur ve yolda kalırlar.

Eğer bu yolda düşünürsen, yitik ruh incini bulursun. Yolun özü aramak, ulaşmak, aradığını bulmak ve bulduğunla var olmak, varlığınla kaybolmaktır. Sen yeter ki ararken bulduğunla kendini kaybetmeyi göze al. Belki bulursun da kaybolursun, belki de kaybolmadan ölürsün. Yeter ki hayatını, yaşayışını anlamlandıran, yolun sonunu düşündüren bir yol hikâyen olsun, yola ve yolun sonuna dair. Ama iyi bir hikâye, rahat bir ruh ve rahat bir ruha hediye ettiğiniz, arayış ve kaybolmak üzere olan bir hikâye.

Herkes gittiği yolun doğruluğunu varsayarak yol haritasını belirlemeye çalışır. Aslında çoğunun gittiği yol, yol değildir. Düşünen, yolun selametini ve tehlikesini göze alan, gerçek benliğini ve hayatın amacını kavrayan insanların yolu anlam taşır. Nerede hızlanacağını, nerede mola vereceğini ve neye inanıp neye inanmayacağını bilir. Onlar için verilen molalar, davranışlarını, hatalarını ve neşelerini, kendini ve yolu sorgulama zamanıdır.

Tövbe insanın kendisiyle yüzleşmesi ve özeleştirisiyle pişmanlığını yaşamasıdır. Pişmanlık, menzile yolculukta, egolardan arınma ve nefsi isteklerini terbiye etmektir. Her molada, yolun doğru olup olmadığını, amacını, mücadeleni ve yürümen gereken menzil istikametinde yürüyüp yürümediğini kontrol etmeni, pişman olup olmadığını kontrol etmen sonucu tövbe ve şükür gerekir.

Tövbe ve şükür, acı ve sevinç, insanın yön tayini için gereklidir. Vicdan, yön tayini, neyi nasıl yapacağını veya yapmayacağını gösteren en asil duygudur. Yön tayini, kişinin içinde saklı olan vicdanla kendini güvende hissedeceği, gideceği yol haritasını belirler. O yol haritası da yüreğinde saklıdır. Yüreğinize ve vicdanınıza danışmayı ihmal etmeyin. Yüreğinle, vicdanınla, inancınla tek de olsa yürüyeceksin, çünkü kalabalıklar yolu satabilirler ya da yanlışa sürükleyebilirler, ya yoluna engel koyabilirler, ya da seni yoldan çıkartabilirler. Yanında kimlerin geldiği, kimlerin gelmediği o kadar önemli değil ama dikkat et, sen de gaflete düşüp yolundan çıkabilirsin.

Unutma, yol değişir ve yoldan çıkanlar, yola dâhil olanlar da olur, ama senin menzilin önemli, onların, kim ve menzillerin ne olduğu önemli değil. Sen onlara aldırma! Ne yolcu senin yolunu belirler, ne de yol onlarsız menzile ulaştırmaz seni. Amacın menzilse, menziline odaklan ve yolcuyu tanı, hükmünü de kıymeti de ona göre ver.

Yol yolcusuz olabilir ama yolcunun yolsuz olmaması gerekir. Eğer yolsuz yolcuyu yani menzilsiz yolcuyu görürsen, sen ondan kork ve hemen uzaklaş. Çünkü sen, menzilsiz yolcuyu seçersen, senin dikenli yolları bırakmanı, direkt güle gitmeni tavsiye edeceklerdir. Ama onlar seni yanıltır, aldatırlar. Çünkü zahmetsiz rahmet olmaz. Zahmet çekmeden rahmeti bekleyenler ve yolunu kaybedenler, çölde serap görenlerdir. İşte bu yüzden onlarınki aydınlanma değil, aldanmadır. Onların amacı menzil değil, amaçsızca oyalanmadır.

“Yol, yolculuk ve sabır. Yola düşmeli, yolda kalmamalı. Her gecenin bir sabahı, her yolun da bir sonu mutlaka vardır. Mesele, yola çıkmakta ve sabretmekte. Gecenin karanlığında yola çıkmayı göze alamayan ve yoldaki engellere sabredemeyen, asla şafağa ulaşamaz, aydınlığa çıkamaz."

Yorum Yazın

E-posta hesabınız sitede yayımlanmayacaktır. Gerekli alanlar ile işaretlenmişdir.