Konya
27 Nisan, 2024, Cumartesi
  • DOLAR
    32.45
  • EURO
    34.82
  • ALTIN
    2438.6
  • BIST
    9915.62
  • BTC
    62904.920$

Bir Başka Yönüyle Sosyal Yardımlar

20 Mart 2024, Çarşamba 00:01
Gazetem Genel Yayın Yönetmeni Sn. Uğur Özteke üstadımın yazısından edindiğim rakam ülkemde her dört kişiden birinin sosyal yardım aldığı şeklinde. Allah kimseyi kimseye muhtaç etmesin, Devlet elbette sosyal Devlet olmalı ama… Amasını hoşgörünüzle açıklayayım;10 yıl kadar öncesi. İş Güvenliği alanında eğitimci olarak görev yaptığım şirketin aynı zamanda Yaşlı Bakımı, Çocuk Bakımı alanlarında da hizmet verdiği eğitim grupları vardı, onlara da eğitim veriyorum. Rahmetli annemin sağ olduğu yıllar ve kendisine eşlik edecek kadın arayışım var, molalarda kursiyerlerle sohbet etmeyi severim amacım biraz da aklıma yatan kursiyer olursa belki Konya’ya annemin yanına ücret mukabili transfer etme düşüncesi var elbette. Kursu bitirince ne yapacaklarını sordum, onlar güldü ben şaşırdım. Üç ay dinlenip yeni kursa gideceklerini söylediler, öğrendim ki kursiyerlik bunların geçim yolu olmuş zira Devletimiz kursiyerlere kurs boyunca altı ay ücret ödüyor. Yıllardır bu işi sürdürüyordu son derece aklı başında, gözünüzü arkada bırakmayacak kapasitedeki kursiyerler değişik kurslarla, kurs bitiminde zorunlu kısa çalışma süresi dışında çalışmak akıllarından ile geçmiyordu. Yıllarca Yaşlı ve Çocuk bakımı ile Hasta bakımı alanlarında kursiyerler yetiştirdi Devletimiz, onlara ve Eğitim şirketlerine bedeller ödedi ama sonuçta bu alan tamamen Gürcülerin öncelikli olduğu yabancı orijinli insanların elinde ve döviz karşılığı maaşla bile yetersiz kalan sayıdaki yabancılara iş imkanı sağlıyoruz.
Gene yıllar öncesi. Belli alanlarda Mesleki Yeterlilik Belgesi alma zorunluluğu getirildi amaç nitelikli meslek sahibi insan yetiştirmekti.  Siz eğitim aldığınız kuruluşa kurs bedelini ödüyordunuz, sınav başarısı ile belgenizi aldığınızda Devletimiz size kurs bedelini geri ödüyordu, yani ücretsiz sertifikalı meslek sahibi oluyordunuz. Yıllarca bu yolla çeşitli mesleklerde eleman yetiştirdik ancak bugün usta ve çalışan bulmakta zorlanıyoruz ve birçok sektörde sertifikasız yabancılar genelde kaçak olarak çalışıyorlar.
Geçen yaz. Bir Anadolu kentinde bir tanıdıkla sohbet ediyoruz, kızının işsiz olduğunu aslında tekstilde çok eleman açığı olmasına karşın çalışmak istemediğini anlattı, neyle geçindiğini sordum, cevap sosyal devletimiz için şaşırtıcı değildi, sosyal yardım alıyordu kendisi. Devletimizin ilgili Bakanlık aracılığıyla yaptığı bazı Sosyal yardımların başlıklarını paylaşmak istiyorum; Türkiye Aile Destek Yardımı, doğum yardımı, eşi vefat eden kadınlara yönelik nakdi yardım, eşinden ayrılmış kadınlara yönelik ayni ve nakdi yardım, öksüz ve yetim yardımı, asker ailelerine yönelik yardım, asker çocuğu yardım programı, işe yönlendirme yardımı, işe başlama yardımı, öğle yemeği yardımı, elektrik/doğalgaz tüketim desteği, yakacak yardımı, sosyal uyum yardımı, tüm kategorideki öğrencilere yönelik yardımlar, yaşlı/engelli yardımı, engelli yakını yardımı, ulusal vefa yardım programı, kronik hastalık yardımı, kronik hastalık kesintisiz güç kaynağı ve birikmiş elektrik borcu yardımı...Terör/şehit yakını/gazilere yönelik asla tartışılmayacak vefa yardımlarını listeye ayrıntılı olarak almadım.
Birkaç yıl önceydi. İsviçre 18 yaşını dolduran gençlere maaş bağlanmasını referanduma götürdü ama reddedildi; gerekçe gençlerin tembelliğe yönelmesi kaygısıydı. Almanya sanırım, sosyal yardımların artırılmasını reddetti gerekçe asgari ücrete yakın düzeye gelirse insanların çalışmamayı tercih edecekleri kaygısıydı. Toplumumuzda ne zorlukla geçim için çalışan insanlarımız var, emekli olup çalışmaya devam edenlerimiz var ancak maalesef üzülerek ve hoşgörü umarak yazıyorum sosyal yardımlarla yaşamayı, bir çok kurumdan yardım almayı ve çalışmamayı, iş beğenmemeyi tercih eden vatandaşlarımız da var ne yazık ki. Hani adam yatıyormuş, gelip “niye yatıyorsun?” diye sormuşlar ama cevap “Ne yapayım?” olmuş. “Çalış” demişler, bu kez “niye ki?” demiş. Paran olur” demişler, “ne yaparım o zaman_” cevabını vermiş, “paran olursa yan gelir yatarsın” demişler, “ben zaten yan gelip yatıyorum” cevabını almışlar ya, bu da bir memleket realitesi bazıları için.
Sosyal yardımlar elbette olmalı. Kaygılarım toplumumuzda kayıt dışı ekonomi gerçeği var, insanlarda artık empati, hak hukuk kavramları azaldı, “bu yardıma benden daha muhtaç olan var mıdır, bu benim hakkım mıdır?” düşünceleri akla ve mantığa uzak durumda. Çoğunluk her şeyi hak ettiğini düşünüp daha fazlasını almayı hedef  edinenlerden teşekkül. Yardımlar acaba tamamen hak edenlere mi gidiyor, yardımların tembelliğe ve çalışmamaya ittiği kişiler var mı soruları aklıma takılır hep. İş o hale geldi ki mahalli Seçim öncesi kentleri yarınlara hazırlamak, muhtaç olan ve olmayan her kesime hizmet etmekle yükümlü Başkan adaylarının seçim sloganları hep vermekten ibaret. Demirel rahmetlinin tarım ürününe “onlar ne verirse benden beş fazlası” deyişi gibi her kesime para, yardım yağdıracaklarını açıklıyorlar hatta Mansur beyin “yol yapan Başkan iyi Başkan demek değildir” sözü ile sadece sosyal yardımlarla övündüğü günler görüyoruz. Allah kimseyi kimseye muhtaç etmesin de o zaman aklıma takılıyor; kendi yağıyla kavrulan, çalışıp didinen, Devlet/Belediye kimseden bir ekstra destek beklemeyen vatandaşlara haksızlık olmuyor mu eğer hak etmeden sosyal yardımlardan yararlanan varsa ki mutlaka var? Mesela elektrik bedelini öderken elektrik tüketim desteği alan dört küsür milyon aileyle birlikte kayıp kaçak bedellerini de kendi tüketimiyle birlikte ödeyen; su faturası öderken Belediye yükümlülüğünde önlenmesi gereken kayıp kaçak bedellerini de ödeyen, gelen zamlarla kendi gücüyle mücadele etmeye çalışan vatandaşlara haksızlık olmuyor mu? Ben Başkanlarımdan kentimi daha yaşanır hale getirmelerini beklerken sadece sosyal yardımlarla yetinen bir Başkan benim ve çocuklarımın geleceğinden çalmıyor mu?
Sosyal Devlet olmalı, sosyal yardımlar da elbette ancak kimseyi tembelliğe itmeyen, suiistimale kapalı, çalışmaktan vaz geçmeyi düşündürmeyen, toplumun tüm katmanlarının yükünü azaltan eşitlikte sistem içinde olmalı yardımlar. Hep tartışılır ya “balık vermek mi balık tutmayı öğretmek mi?

Yorum Yazın

E-posta hesabınız sitede yayımlanmayacaktır. Gerekli alanlar ile işaretlenmişdir.