Konya
02 Mayıs, 2024, Perşembe
  • DOLAR
    32.35
  • EURO
    34.84
  • ALTIN
    2397.2
  • BIST
    10208.65
  • BTC
    59114.52$

BANA EZİYET ETME!

08 Mart 2023, Çarşamba 01:38

Efendim, okuyabilirsek her insan bir kitaptır. Her insanda öğrenilecek bir bilgi ve hayatı olumlandıracak bir hâli mutlaka bulunur. Tabii ki dikkatli süzebilirsek... Kötü insan yoktur derler, belki makinasına kötü alet takılmış insan vardır. Yanlış ürün verir, biz onu kötü insan sanırız. Oysa insanın kötüsü olmaz, insan insanın cehennemi de olamaz; aksine şifası, sılası, ufku olur ki, insan insanı bir nakkaş gibi nakışlar...

İnsan hikâyesi olan varlıktır ama hepsi diğerinden farklıdır. İnsanı, insandan farklı kılansa, hikâyesidir. Öyleyse hikâyesini bilmediğimiz insanı nasıl bilebilir, nasıl eleştirebiliriz ki?   İnsan muhterem bir varlıktır. Varlığı, Âlemin özetidir ve her insanın alnında bütün bir âlemin fihristi asılıdır.

Özünde âlemin tüm sırlarını içinde barındıran her şeyden çok çabuk vazgeçiyor insan. İnsan en çabuk da rahatlığa alışıyormuş, ama rahat, insanı aynı oranda çok rahatsız da ediyor. Rahatlığı ve rahatsızlığı, en çokta variyet ortaya çıkartıyor. Ama rahat ve variyet, bazen insana yetmiyor, hatta rahatsız bile ediyor. Bu rahatsızlık da, insana çoğu zaman variyetin içinde yalnızlığı ve tatminsizlikten kaynaklanan yokluğu getiriyor. Çünkü yalnızlık, biraz yoksullaştırıyor herkesi. Yalnızlık, durup durup insanın dertlerini depreştiriyor. Kendini saklayan, bir kuytuya saklanıp sinen, oyuklara kaçmış, saklanmış hastalıklar, yalnızlıktan sıkılmış gibi bir bir kendilerini hatırlatıyorlar. Ama neyleyelim, seneler biraz omuza binince, aynalar sert konuşmaya başlıyor, gerçekleri yüzümüze vuruyor. Hatıraların tadı ya da ekşiliği, gelip damağımıza değiyor. Ondan olsa gerek, yemeden içmeden önce, yalnızlığından kurtulmak, kendiyle hem hal olacak bir dost araması, insanın. Çünkü gün be gün yalnızlaştırılınca insan, gönlünde kaynamış, kabarmış hamur gibi dışarılara taşıyor. Bir kırgınlık oluşuyor üstünde, ama bir yoksulluk, bir hüzün...

Velhasıl; her insanın derdi kendine ağır, herkesin gecesi kendine anca yetiyor. İnsan istiyor ki, yanında bir can daha nefeslensin. Askerden dönen oğluna sımsıkı sarılan baba gibi bir dostun, bir yavuklunun ılıklığıyla sarılsın, sarmalansın.

Söz dediğin iki kalbin arası; söz demlense o ara yerde, vücut bulsa, bir küçük sohbet kuşu cik cik diye diye yuva kursa, iki gönlün arasında. Hâldaş olup iki güzellik yudumlamadıktan sonra, bu çorak dünyanın kahrı mı çekilir? Bir nefes, bir ses ama hal ehli olmadan da olmuyor, herkesle bu yük kaldırılmıyor, paylaşılmıyor. Ne güzel söylemiş söyleyen; “hâl ehline dost olmaya gelmedik mi bu cihana?”

İnsanın gücü, kuvveti, iktidarı, saltanatı, variyeti ve rahatı bir yere kadardır, aslolan had bilmek, hal bilmek, hal ehli olmak ve kim olursa olsun bilmediği iş konusunda konuşmaması, “eller yahşi, ben yaman, eller buğday ben saman” diyebilmeli. İnsan, haddini bilmeli, irfan ehli, hal ehli ve tevazuu içinde olmalı.

İrfan ehli insan odur ki, nefsini okşadığınızı hissettiği zaman, hemen rahatsız olur ve rahatsızlığını belli edermiş. Öyle ki, biraz da kırılgan bir edayla uyarıda bulunmak için;

“Bana eziyet etme,” diye celâllenirmiş. “Beni bana bırak! Ben, kendi safımı ve rütbemi biliyorum. Ben hazırda olsam saymazlar, kaybolsam aramazlar.”

Siz sözün büyüsüne inanır mısınız bilmem ama ben sözün büyüsüne inanırım. İşte bu “bana eziyet etme” sözünü okuyunca çarpıldım ben. Nutkum tutuldu, öylece kalakaldım. Bu sözün üzerine söylenecek söz kalmadı. Şakşakçılıktan uzak, insanın mütevazı yaşantısını tarif eden bir hal. Övülmekten hoşlanmayan, varlığını, değerini içinde yaşayan, başkalarının bunu dile getirmesinden hoşlanmayan bir irfan hali. Kaç kişi kaldı acaba böyle kendine eziyet edilmesini istemeyen? Kaç kişi kaldı acaba o anlatılanlar gibi olsa bile, anlatılmasından hoşlanmayan, rahatsızlık duyan?

 

Yorum Yazın

E-posta hesabınız sitede yayımlanmayacaktır. Gerekli alanlar ile işaretlenmişdir.