Konya
27 Nisan, 2024, Cumartesi
  • DOLAR
    32.45
  • EURO
    34.82
  • ALTIN
    2438.6
  • BIST
    9915.62
  • BTC
    62869.211$

AVUCUMUZDAKİ DÜNYA

29 Mart 2024, Cuma 00:01
Allah’ın insana verdiği duygular arasında önemli bir yere sahiptir ‘kanaat’ duygusu. İnsanın elindekiyle yetinebilmesi, mutluluğu başka yerde değil kendi dünyasında araması. Ömrün sonunda kaybolup gidecek olanlarla değil bâki kalacak olanla ilgilenmesi. Ancak yaşadığımız hayatta bu biraz zorlaşıyor çünkü elimizdeki telefon bu duyguyu köreltiyor. Sosyal medyaya koyulan resimler, hikâyeler, durumlar en kendi halinde insanın bile aklını çelecek hale getiriyor. Hâlbuki insanın neye sahip olursa olsun yine de doymayacağını Allah Resulü bize bildiriyor;” İnsanoğlunun bir vadi dolusu altını olsa, bir vadi daha ister. Onun gözünü topraktan başka bir şey doyurmaz.”
Maalesef öyle bir hayata talip oluyoruz ki, bu hem bizi hem yanımızdakileri sıkıntıya sokuyor. Her gördüğümüze benimde olsa gözüyle bakmak, başkasının yaşadığı hayatla kendi hayatını kıyaslamak ve günün sonunda onları düşünerek elinde olan kırıntıları da yok etmek…
Bu noktada bana öyle geliyor ki etrafımıza fazla bakmamalıyız. Daima hayattaki durumu bizden düşük olana bakmalıyız ki elimizdeki mutluluğun daha çok farkına varabilelim. Ne kadar az ilgilenirsek dış dünya ile o kadar tebessüm oluşur yüzümüzde. Geçenlerde bir video görmüştüm Tanzanya da yaşayan bir anne Çekya’da ki oğlunu ziyarete gidiyor ve hayatında ilk defa elektrik süpürgesi görüyor. Şaşkınlığını, korkusunu, heyecanını tahmin edersiniz. Dünya o kadar farklı bir yer ki bir yerde başka gezenlerde hayat var mı diye araştırma yapılırken, başka bir yerde daha elektrik süpürgesi bile görmemiş insanlar var. O anne o ana kadar evini el süpürgesi ile süpürüyordu ve mutluydu haberi yoktu çünkü başka bir icattan. Ama oğlunda gördüğü süpürgeden sonra muhtemelen evini her süpürmesinde aklına o elektrikli süpürge gelecek.
Akıllı insan elindeki var olanla mutluluğu bulabilendir. Avucundaki dünyadan kafasını kaldıran dış dünyaya mahkûm olur. Sahip oldukça daha çok ister ve mutlu olamaz hale gelir. Şu anda yaşadığımız çıkmaz buna bariz bir örnek teşkil ediyor. Dünyanın bir tarafındaki bizler iftar sofralarını donatırken, sahurda bile günlerce aç kalacakmış hissiyle çeşit çeşit yemek yerken, diğer tarafta bir başkası değil ‘bizim Müslüman kardeşlerimiz’ içecek su bulamıyorlar. Küçücük çocukların toprağın içerisinden un topladıklarına şahit oluyoruz. 6-7 yaşlarındaki masumların topraktan un ayıklamaya çalıştıklarından bahsediyorum! Ve buna rağmen hala birbirleriyle paylaşım yapmaya çalışıyorlar bizim aksimize. Düşüncem o ki çok yanlış kodlamışız bazı İslami duyguları içimize.
O kardeşlerimizi anlamak için aynı şartlarda olmamız gerekmez ama şunu yapabiliriz ki, boykot yapabiliriz. Onları anlamak için en azından, yardım edebiliriz yüzlerce kilometre uzaktan. Herkes kendi başına yapsa, birlikten yüz binler olur. İşte o zaman devletler sessiz kalamaz.
Ufacık şeylerle mutlu olandan ufacık şeyler esirgenir,  hiçbir şeyle yetinmeyenlerin önüne dünyalar serilir. Biz bu duvarla savaşmalıyız belki de.

Yorum Yazın

E-posta hesabınız sitede yayımlanmayacaktır. Gerekli alanlar ile işaretlenmişdir.