Konya
02 Mayıs, 2024, Perşembe
  • DOLAR
    32.36
  • EURO
    34.70
  • ALTIN
    2381.9
  • BIST
    10169.47
  • BTC
    58534.04$

AHLAK VE ETİK KURALLAR

14 Temmuz 2021, Çarşamba 10:24

Ahlak ile etik arasında ne fark vardır diye hiç düşündünüz mü?

Ahlak; hulk ile hak ile yaratılışla, Yaradan la irtibatlı denge halidir. Bu o kadar derindir ki, yanınızda kimse yokken bile size hitap eden, kendinize çeki düzen vermeniz gereken bir durumu ortaya koyar. Yani toplumun içinde yaptırımlarla değil, yalnızken de uyacağınız bir kurallar çerçevesi vardır.

Oysa ahlak yerine konmaya çalışılan “etik” kelimesi aynı çağrışımı yansıtmaz. Görünüşte yapılanları bir kurala koymak ve insanların göz göre göre hata yapmasını kabullenmeden yapılan davranışları yargılamasıdır. Sadece belli çerçevede ki kurallardır. 

Aynı empati kurmak ve hemhal olmak ve dahası insaf gibi. Yüklenen anlamlar aynı gibi görünse de aralarında ki farklılıklar anlam bakımından çok derindir.

Etik kurallarda ve “empati” de bir zorlama vardır. Yani istemesen de kendini karşında ki insanın yerine koymaya çalışman, onun duygu ve düşüncelerini kurallar ölçüsünde anlayarak davranmandır. Bu, bir anlamda kendini zorlayarak anlamaya çalışmandır.

Oysa “hemhal olmak,” ahlaki kural olup kendini onun yerine koyarken, onun hissettiğini hissetmek, onun acısını kendi acın gibi yüreğinde hissetmendir. Yani bir olmak, birlik olmaktır.

Yine bu kelimelere ek olarak hemhal olmanın farklı boyutu olan geçmişte gerçek anlamında ama günümüz de acımaya yönelik kullanılan “insaf” kelimesi vardır. Şimdi siz bu “insaf” kelimesine farklı bir anlam da yüklersiniz. İnsaf kelimesi, kelime kökeninde nasf kelimesinden gelmekle birlikte, yarı yarıya bölmek anlamına gelmektedir.  

Bunlar yazılı kurallar değildir. İnsanın özünden gelen, yazılı bir kurala bağlı olmayan ama insan değerini ortaya koyan ahlaki durumdur.

Edebiyat ve toplum tarihimize bakarsak, şiirlerimiz, türkülerimiz ve menkıbelerimizde bunlarla çokça karşılaşırız. Gerçi izleme kültürüne alışmış, okumaktan uzaklaşmış toplumlarda ne edebiyat kaldı, ne kelimelerin derinliği ne de gerçek kelimeler.

Edebiyatımızda konu edilen bu kelimeleri bu dizeleri, şarkı, türkü olarak yüzlerce kere dinlerken, mana derinliğine ve önemine bakmayız, müziğin mistik havasına kapılır, kendimizden geçeriz. Teşbihte hata olmasın ama aynı, Kur’an-ı Kerimi güzel bir makamla tilavet eden birinin okuyuşundan etkilendiğimiz, neden bahsettiğini, ödül mü cezamı anlamadan, bilmeden huşu içinde dinlediğimiz gibi.

Yani hayatı ve insanları önemsiz gördüğümüz gibi, kullandığımız kelimelerin anlam derinliğini de bilmeden yüzeysel yaşamaya devam ederiz. Bu da tam bir kültür yozlaşmasını gösteriyor. Gerçek değeri ortaya koymayan uydurulmuş basit kelimelerle kültürümüze yabancılığımızı ortaya koyar, hayatımızı ve kişiliğimizi yansıtırız. Zaten insanlar, kullandıkları kelimeler kadar insandırlar. Özlerini, yani iç dünyalarını, kültürlerini kullandıkları kelimelerden anlayabilirsiniz. Anlamlandırmadan, anlamını özümsemeden, gelişigüzel kullanılan kelimeler, insanın bilgi ve kültürünü ortaya koyar.

Size bir örnek vereyim. Belki bu dizeleri okurken internetten bu parçayı açıp bir kere daha içlenecek, kendinizden geçerek dinleyeceksiniz.

Yine gam yükünün kervanı geldi,

Çekemem bu derdi yavrum bölek seninle.

Yani yarı yarıya bölmek, bölüşmek, acıları, gamları, hüzünleri beraber yüklenmekten bahseder. Gamlanmanızı değil, hemhal olarak bölüşmenin, bölünen acıların insanı ne kadar hafiflettiğini, gam çekenin yükünü azaltacağını ifade etmektedir.

Bir insan bir diğerine “insaf et efendim ben de insanım derken“ yaptığının yanlışlığından, aynı şeyin kendisi tarafından hissedilmesini istemesi ve onun da kendisi gibi insan olduğunu görüp yaşadığını anlaması istenmesidir.

Yine bir Kerkük türküsünde bu insafın, hüzünleri ve acıları paylaşmaya yönelik tarifi vardır.

Gecenin yarısıdır,

Yar ömrüm varısıdır

İnsaf et mene yârim

İnsaf dinin yarısıdır.

Yani “verdiğin acı ve hüznü benimle paylaş ve gör neler çektiğimi de, ona göre davran” diye bir serzenişi vardır.

Bunlar ahlaki davranışın bir parçasıdır, etik kuralların değil. O yüzden ahlak ve etik kural birbirinden çok farklıdır. Günümüzde ahlakın, hemhal olma ve bölüşme boyutunu düşünmeden bu iki farklı kavramı sadece yapmakta zorunluluk yükleyen “etik kural” olarak dilimize yerleştirmek ve “ahlak” anlamı yüklemeye çalışmak, kültüre ihanetin ve yozlaşmanın farklı bir boyutudur.

Yorum Yazın

E-posta hesabınız sitede yayımlanmayacaktır. Gerekli alanlar ile işaretlenmişdir.