Konya
05 Mayıs, 2024, Pazar
  • DOLAR
    32.34
  • EURO
    34.87
  • ALTIN
    2393.5
  • BIST
    10276.88
  • BTC
    63387.998$

10 Aralık Dünya İnsan Hakları Günü’ymüş

19 Aralık 2023, Salı 00:01
İnsan hakları ve barış namına en çok slogan atıldığı ve aynı zamanda on yedi bini aşkın kadın ve çocuğun dünyanın gözleri önünde şehit edildiği; uluslararası kurum ve kuruluşların samimiyet sınavlarını hatta meşruiyetlerini ilelebet kaybettiği bir çağın, yüzü yere bakan tanıkları olarak hayatımıza devam ediyoruz.
Demokrasi ve insan hakları söylemlerini dillerinden düşürmeyen ve demokrasi ve özgürlüğün merkezi gibi davranan batılı ülkeler, iş siyonist İsrail’in yaptığı soykırıma geldiğinde demokrasi ve özgürlükleri rafa kaldırıyor.
İsrail-Filistin çatışmasının başlamasının ardından Avrupa ülkelerinde Filistin'le dayanışma için bir araya gelmek isteyen göstericiler kısıtlama, yasaklama, polis müdahalesi ve gözaltı kararlarıyla karşılaşıyor.
İsrail yanlısı gösterilere herhangi bir kısıtlama veya yasaklamanın olmadığı Avrupa ülkelerinde, Filistin'e destek gösterileri, güzergâh dışına çıkanların gözaltına alınacağı uyarıları, yoğun polis gözetimi ve göz yaşartıcı gaz dahil sert polis müdahalesinin gölgesinde düzenleniyor.
Fransa ve Almanya'da "kamu düzeni ve güvenliğine tehdit oluşturduğu" gerekçesiyle Filistin'le dayanışma gösterilerine izin verilmeyeceği, Hollanda'da ise Hamas yanlısı gösterilere müdahale ediliyor.
Buna karşılık, İsrail yanlısı gösterilere herhangi bir kısıtlama veya yasaklama getirilmezken hükümet yetkilileri de bu gösterilere bizzat katılarak desteklerini bariz şekilde ortaya koyuyor.
Avrupa'da Filistin'e destek veren sivil toplum kuruluşları ve insan hakları örgütleri ise hükümetlerin yasaklama kararlarını "ifade ve gösteri özgürlüğüne ciddi saldırı" olarak niteliyor ve Filistin karşıtı baskının artışa geçtiği şeklinde yorumluyor.
500 binden fazla Yahudi ile Avrupa'nın en fazla Yahudi nüfusuna sahip ülkesi olan Fransa'da Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron hükümeti İsrail'e desteğini sürdürürken, Filistin yanlısı gösteriler yasaklanmaya devam ediyor.
İsrail’e sınırsız destek sağlayan ve Yahudilerin her türlü katliamında üç maymunu oynayan ABD’ de ise Filistin’e destek gösterilerini sivil toplum örgütleri ve bazı üniversiteler destek sağlıyor.
ABD’nin desteği olmazsa İsrail bir hiçtir!
İsrail'e tepki gösterilerinde ifade özgürlüğünü savunan bazı üniversite rektörleri istifa ettirilirken, öğrenciler de disiplin kuruluna sevk ediliyor.
Türkiye dahil, kendi dümen sularına girmeyen ülkeleri demokratik ve özgür olmamakla suçlayan batılı ülkeler, İsrail’in Gazze’de giriştiği katliamlara sıra gelince kimsenin ağzını açtırmıyor. Ağzını açanları da türlü tehdit, baskı şantaj yöntemleriyle susturuyor.
Müslüman Ülkelerin hali pür melali ortadayken, İspanya’dan yükselen onurlu tavır, Filistin için değil tüm dünya için oldukça önemli olduğu açık bir gerçek.
Bu insani duruş, Avrupa’nın ikiyüzlülüğünü bütün dünyaya göstermesi bakımından oldukça önemli.
"Bu bir savaş değil, soykırım"
 İspanya'nın Barselona Belediyesi, Gazze Şeridi'nde kalıcı bir ateşkese ulaşılana ve Birleşmiş Milletler kararları ile Filistin halkının temel hakları garanti edilene kadar İsrail ile kurumsal ilişkileri askıya aldığını duyurdu.
Gazze'deki katliam konusunda beklediği desteği bulamayan Netanyahu'nun ofisinden yapılan açıklamada, Belçika Başbakanı Alexander De Croo ile İspanya Başbakanı Pedro Sanchez'in ifadelerine tepki gösterildi.
İspanya Başbakanı Sanchez, Mısır'da Refah Sınır Kapısında yaptığı açıklamada, "AB, Filistin devletini tanımazsa İspanya kendi kararını alacaktır." diye konuşmuştu.
Gazze’de ölen her insanının kanında ABD’nin ve Batılı emperyalist devletlerin eli vardır.
Uluslararası toplum adına Gazze'de derhal ateşkesin sağlanmasına dönük yapılan çağrıyı, Amerika Birleşik Devletleri veto ederek insan haklarına karşı en büyük engele imza attı.
Ve o kanlı el bir kez daha BM Güvenlik Konseyi’nde daha fazla kan için kalktı.
Amerika, verdiği destek ile kadın, çocuk, yaşlı, kilise, cami, hastane, okul, ambulans, mülteci kampı vuran İsrail'e katliam ortağı oldu.
Adil dünyanın; Amerika, Batı dünyası, BM gibi uluslararası kurumlarla sağlanamayacağı, insan hakları adına konuşanların iki yüzlülük ve çifte standartları ile maskelerinin düştüğü apaçık bir şekilde ortada duruyor.  
Öyle ki bugün uluslararası siyasetin "yüz karası" İsrail özelinde tüm yasal sistemin hızlı bir çöküşü gerçekleşiyor. Artık hiçbir anlaşma, örgüt ve yasalar garantör değil, her an her şey olabilir algısı güçlü bir şekilde dünya siyasetine yerleştiriliyor.
Dolayısıyla Filistin üzerinden sadece Orta Doğu değil, dünyanın tek bir güç etrafında döndüğü, özgürlüklerin tehdit edildiği, dolaylı bir bağımlı sistem oluşturulması hedefleniyor.
Bu yüzdendir ki, İsrail'in kanlı saldırılarıyla birlikte Batı, tüm demokratik değer ve kavramları rafa kaldırmış, bunların yerini dolduracak yeni meşruiyet arayışlarına girmiştir.

Yorum Yazın

E-posta hesabınız sitede yayımlanmayacaktır. Gerekli alanlar ile işaretlenmişdir.