Konya
08 Mayıs, 2024, Çarşamba
  • DOLAR
    32.25
  • EURO
    34.68
  • ALTIN
    2398.9
  • BIST
    10362.75
  • BTC
    62356.36$

YİNE BİR YIL ÖMRÜMÜZDEN…

01 Ocak 2024, Pazartesi 00:01

       O ZOR SORU…

       Mutlaka bizi bulur bir gün…

       O gün yorganı başımıza çekmemiz, deve kuşu gibi başımızı kuma sokmamız nafile…

       Ama o zor soru, mutlaka bize dokunur ve canımızı acıtır.

       Saatin tik takları gibi duyurur sesini bize.

       Hayatını nasıl geçirdin? Nerede tükettin ömür dakikalarını?

       Aslında ‘bir gün’ senin ömrünün özetidir…

       Bir gün ömründen beyhude harcandıysan; hayat ağacının bir dalı çürümüş demektir.

 

        Hep yarın, yarın ve diğer yarınlar…

        Şimdi çok uzaktalar, çok…

        Gelecek günler kim bilir ne sürprizler getirecekler…

        Böylece günler günleri izler…

        Bir gün gelir ÖMÜR BİTER…

        O zor soru yine kapıda bekler:

        NEREDE TÜKETTİN ÖMRÜNÜ?

 

         Artık geriye dönüp telâfi edecek zaman da yoktur.

         Tarlayı ekmenin, sürmenin zamanı çoktan geçmiştir…

         Yeni güller derecek vakit de yoktur artık.

         Tam şimdi hasat mevsimidir.

         Gün ola harman ola…

         Faruk Nafiz Çamlıbel’in soluklarıyla söylersek:

        “İçlenme tabiattaki yekpare kederden,

         Yas tutma, dağılmış diye kuşlarla çiçekler.

         Onlar dönecektir, yine gittikleri yerden.

         Onlarla giden günlerimiz dönmeyecekler.”

 

        Yarın Hakkın divanında ‘büyük gerçeğin’ ânı gelecek…

        Sorgulanan bir ömür ve tükenen bir hayat…

        Nerde o yalancı dostlar, sahte arkadaşlar, bir yok pahasına ömür tükettiğimiz vefasız arkadaşlar, şimdi neredeler?

         Şimdi kaçsak da bu zor sorudan, unutsak da o günü, mutlaka bir gün kapımızı çalacağını biliriz.

         Ey anne babalar, nineler ve dedeler niye bizi uyarmadınız niye?

         Şimdi hesap vakti hiçbiriniz meydanda yok…

         Bu ‘büyük sırdan’ niye bizi mahrum ettiniz?

         Değer miydi?

        ‘Hayatın asıl sorusunu’ niye hatırlatmadınız?

         Niye söylemediniz?

         Bize yazık ettiniz.

         Hesap kitap yok sanmışız, kıymışız kendimize.

         Hep beraber bir ömre, yazık etmişiz.

         Ömrümüz ‘bir rüya’ gibi geçmiş.

         Sattık ömrümüzü, verdik yele…

         Şimdi zor soru kapıda duruyor:

         NEREDE TÜKETTİN ÖMRÜNÜ?

 

          Şimdi şaşkın ve ümitsiz bir halde iken yine ALLAH’IN RAHMETİ YÂR:

         “Allah’ın rahmetinden ümidinizi kesmeyin.”

          Bu ilahi ferman olmasa idi ne yapardık, ne ederdik?

          Öyleyse, şu demde Rabbimizden af dileyip tövbe edelim:

          Yâ Rab, biz tükettik ömrümüzü, Sen tüketme…

          Dallarımız kurudu, Sen kurutma…

          Senin rahmetinden ümidim var…

          Mülk Senin, hayat Senin, söz SENİN…

          BİZİ BAĞIŞLA…

          Yeni yıla (2024) merhaba diyelim…

          O andan itibaren yepyeni bir sayfa açarak, ömrümüze yeniden başlamayı NASİPET…AMİN.

    

Yorum Yazın

E-posta hesabınız sitede yayımlanmayacaktır. Gerekli alanlar ile işaretlenmişdir.