Konya
09 Mayıs, 2024, Perşembe
  • DOLAR
    32.25
  • EURO
    34.69
  • ALTIN
    2393.6
  • BIST
    10247.75
  • BTC
    62028.3$

“VEFÂ YOK, AHDE HÜRMET HİÇ..!”

17 Temmuz 2023, Pazartesi 00:01

İnsanlık var olduğundan beri, hep bir güven hissini karşı taraftan fıtraten görmek istemiştir. Bu ihtiyacını, daha ziyade zorlandığı ve korunma ihtiyacı hissettiği dönemlerde; kendisi için bir kalkan ve muhafaza olarak görmüştür. İnsanoğlunun en çok muhtaç olduğu hasletlerin başında ‘vefâ’ hasleti gelir. Yazımın başlığında, serlevha ettiğim ve Mehmet Akif Ersoy’un ‘Umarmıydın’  şiirinden alınmış bir terkiptir. Adeta günümüzün asli derdini dile getirmektedir.

       ‘Ahde vefâ’ tabiri inancımızda ve kültürümüzde karşılığı çok önemli olan bir mana olarak, karşımıza çıkmaktadır. Kısaca sözlük manası olarak “verdiği sözde durma yapılan anlaşmaya sadık kalma’ şeklinde tarif edilir. Evet, bu zamanda insanların en çok ihtiyaçları olan vefalı bir yüreğin; kendisiyle samimi bir şekilde hayat yolunda yürümesidir. Hayat şartları içerisinde insanın en büyük yalnızlığı samimi bir arkadaş ve dost bulamamasıdır. Bu durum toplum içerisinde, bir insanın yalnızlığı için en büyük sebeptir…

       Günümüz toplumunda, en büyük yalnızlığın ve çilenin; insan için gönlüne ve kalbine göre bir insanı bulamaması ve o kişiyle hakiki manada hemhal olamamasıdır demiştik. Bu durum, insanlık için büyük bir çıkmazın içine sürüklenmek demektir. Çünkü, insan medeni yaratılan bir varlıktır ve hemcinsi ile hayatını devam etmekle ancak varlığından ve hayatından lezzet almaya müsait yaratılmıştır. Yoksa; ‘yalnızlık Allah’a mahsustur’ cümlesi dilimizde darbı mesel olmuştur. İnsanın bu dünyada yalnız hayatını idame etmek gibi bir lüksü yoktur…

          İnsanlık tarihi, bu konunun şahidi olarak karşımızda duruyor. Fıtraten sosyal bir varlık olarak hayata arz-ı endam eden insanoğlu; hep sosyal bir varlık olarak, gülmüş, ağlamış, kederlenmiş, kavga etmiş, yenmiş, yenilmiş ama; hep birileriyle hayat mücadelesi vermiş. Bu vaziyeti, aslında onun hayat mücadelesinin seyrini belirlemiştir. Zira tek başına bu mücadele seyrini başarma şansı yoktur. İşte böyle bir mecburi birliktelik; hayat boyu, içerisinde öne çıkan insanı vasıflar ve insanı korunaklı ve tekin kılan, mutlu ve huzurlu hissettiren en önemli vasıf ve özellik karşıdaki insanın vefa duygusu yani ‘ahde vefalı’ olmasıdır.

          Bu haslet, öyle küçümsenecek bir haslet değildir. Diyebilirim ki; bu vasfın sarsılmasıyla beraber toplumların huzur, bereket ve mutlu yaşamaları mümkün olmamaktadır. Bu hasletin yokluğu; ciddi bir güvensizlik ve ümitsizliğe sebep olmaktadır. Başka varlıklara benzemeyen insanoğlu, ancak kalbinin, ruhunun ve aklının tatmin olmasıyla rahat ve huzurlu bir hayat geçirebilir. Yoksa; karşıdan hep tedirgin olması ve güven duygusunu kaybetmesi; başta kendisini ciddi sıkıntılara ve gelecek adına ciddi ümitsizliklere sürükleyebilir. Bu halet-i ruhiye insanın hayatında asla bir huzura, mutluluğa ve gelişmeye dönmemektedir.

        Günümüzün dünyasında, toplumumuzun temel değerlerine indiğimizde en başta örselenen, yıpratılan ve yaşama zemini bırakılmayan; en başta ‘ahde vefâ’ yokluğunun olduğunu görüyoruz. Bu değerin yitirilmeye başlanmasıyla, maalesef toplumumuzda ciddi manada ah u eninlerin yükseldiğine şahit oluyoruz. En başta geçmişte ecdadımızın bırakmış oldukları bu cennet vatanın ve şehit kanlarıyla boyanan vatan topraklarının asli manada, olması gerektiği şekliyle korunamıyor olması… Dünyada kendisine layık mevkiye oturtulmuyor olması… Şahsen bir ‘ahde vefasızlık’ olarak; başta kendimi de işin içine katarak söylüyorum. Yine dertli vatan şairi Mehmet Akif Ersoy’un muhteşem ifadesiyle söylersek: “ Sahipsiz kalan bir memleketin batması haktır / Sen sahip çıkarsan bu memleket batmayacaktır…”

         Aynen öyle de; anne ve babalar açısından baktığımızda, bu yönden de toplumumuz işin bu yönüyle de hiç iç açıcı olmadığını; hüsranlar, acizlikler, acılar, yalnızlıklar ve feryâd u figanlar barındırdığını müşahede etmekteyiz. Düşünün, hayatını severek isteyerek, en zor ve sıkıntılı zamanlarda evlatlarına feda eden anne ve babalar; daha sonraları şefkate, sevgiye, yardıma, korunmaya en çok muhtaç oldukları bir anda; ne acı bir tablo ki, bütün ümit bekledikleri kapılar üstlerine kapanmakta ve feryâd u figan sesleri duyulmak istenmemektedir. Bu tür manzaraları, her gün yüzlercesini çöp kutularının yanında ekmek toplarken görmekteyiz. Artık o kadar kanıksamışız ki ‘huzur evine’ yerleşenleri ne acı ki; şanslı addedecek duruma geldik. Bu durum, bir toplum için canavarlaşmanın en önemli başlangıcıdır dersek abartmış olmayız sanırım. Allah aşkına, bir cevap verilsin en ‘muhterem varlıklarımız,’ en acımasızca bir muamele görebiliyorlar ve bu hali reva görenler öz evlatlarıdır. ‘Eden bulur’ hakikatini nazara aldığımızda aynı gerçeği kendi evlatlarında, ilahi adalet çerçevesinde, gördüklerine şahit oluyoruz.

        Bu manzaraya; aile ve eşler planında baktığımızda da işin bizim topluma bakan yönüyle çokta sağlıklı işlemediğine şahit oluyoruz. Ve bu faturanın çocuklarımıza, neslimize ve geleceğimize çok pahalıya kesildiğini görüyoruz. Başta ümitsiz ve gayesiz bir neslin hayatımıza yerleştiğine şahit oluyoruz. Hak bilmez, hukuk bilmez, şefkat ve merhametten yoksun bir neslin varlığıyla karşılaşıyoruz. Eşler arasındaki ‘ahde vefa’ hasletinin ortadan kalkması; adeta o ailenin ortasına bir bombanın düşmesi gibi; bütün varlığın paramparça oluğunu görebiliyoruz. Dolayısıyla, toplumumuzun temel dinamiği olan ailenin yitimi, maalesef toplumumuzun yitimine dönüşmektedir.

       Çare-i necat, bu milletin topyekûn bir şekilde mili ve manevi değerlerine sımsıkı sarılarak; yoluna devam etmesiyle mümkündür. Yazımı, yine dertli vatan şairi ve yüreği hepimiz adına çarpan M Akif Ersoy’a bırakayım:

      İş bitti…Sebâtın sonu yoktur deme, yorulma.

      Ey millet-i merhume sakın ye’se kapılma!

 

      Yıllar geçiyor ki; ya Muhammed,

       Aylar bize hep Muharrem oldu!

 

        Akşam ne güneşli geceydi,

        Eyvah o da leyl-i mâtem oldu!

 

        Allah için ey Nebiy-i Mâsum,

        İslâm’ı bırakma böyle bîkes,

         Bizleri bırakma böyle mazlum…

   

Yorumlar

  • yorum avatar
    Hatice nur
    19-07-2023 10:52

    Emeğinize sağlık hocam okadar manalı bir yazı olmuş ki takdir etmemek mümkün değil

Yorum Yazın

E-posta hesabınız sitede yayımlanmayacaktır. Gerekli alanlar ile işaretlenmişdir.