ÜNİVERSİTEDE ÖĞRENCİ-HOCA

Üniversitelerde öğrenci devam mecburiyeti yok. Tıp, Diş Hekimliği ve Eczacılık Fakülteleri dışında kalan fakülte ve yüksek okullarda derslere katılan öğrenci sayısının bu sebepten dolayı dibe vurduğu söylenebilir.  

Gerçi bu kadar gevşek olmadığı yıllarda da, fakülte ve yüksek okullarda dersliklerin boş kaldığı zamanlar oluyordu. Son yıllarda o derslikler daha da bir boşaldı. Bazı bölümlerde hocalar, ders anlatmak için karşısında öğrenci bulamıyor. 50-60 mevcutlu bir derslikte, 3-5 öğrenciye ders anlatmak zorunda kalan hocalar oluyor. Görevini layıkıyla yapmaya çalışan hocalar bu durumdan rahatsız.

Öğrenci-hoca etkileşmesi olacak ki, üniversite hocalarının önemli bir bölümünün de bu süreçte görev yaptıkları fakülte ve yüksek okullara devamı pek kalmadı.

Tıp, Diş Hekimliği ve Eczacılık fakülteleri dışında kalan fakülte ve yüksek okullarda görev yapan akademisyenlerinde görev yaptıkları fakülte ve yüksek okullara ders günlerinde bile nadiren geldikleri görülüyor. Özellikle profesör ve doçent titrine sahip akademisyenler arasında bu durum sıkça görülmeye başladı.

Keyfilikle izah edilebilecek olan bir durum.

Üniversitelerde görülen keyfilikler karşısında üniversite yönetimleri sessiz kalmayı tercih ediyor.

Biliniyor, görülüyor ama sessiz kalınıyor her ne sebeptense.

Sessizlik ise cesaretlendiriyor.

Giderek de  yaygın hale getiriyor üniversitelerde kafaya göre takılmaları.

Çok sayıda bölümde öğrenci yok ama hoca olabiliyor.

Bazı bölümlerde de hevesli öğrenciler oluyor ama hoca olmayabiliyor.

Vaziyet, tam da bu vaziyet.

İyi mi?

Ne ala üniversite mensubu olmak.

Döner sermayenin olmadığı fakülte ve yüksek okullarda alınan maaşların her ne kadar yeterli olmadığı söylense de, 50 bin liradan aşağı değil.

Üniversitelerin bu konularda farkları yok biri birinden.

Devlet üniversiteleri Selçuk, Necmettin Erbakan, Konya Teknik ve iki özel üniversite arasında fark yok bahsi geçen konularda.

Hatta ülkede bulunan tüm üniversitelerin az sayıda istisna dışında farkları yok biri birlerinden.

Eğitimin kalitesinin ülke Akademiya’sında bu kadar düşmesinin en önemli sebeplerin başında disiplinsizlik olduğundan şüphe edilmemeli.

Vaziyet, aynı vaziyet.

Tam bu olarak bu vaziyet.

Bu şehirde görev yaptığı fakülte ve yüksek okul binalarına ders günlerinde bile gelmeyen akademisyenlerin olduğu biliniyor üstelik sayıları da az değil. Ayrıca aylardır gelmeyenlerin olduğu da söyleniyor.

Üniversitelerde akademisyenler mıknatıs olup öğrencileri derslere çekmesi gerekirken, öğrenciler mıknatıs olup hocalarını üniversite dışına çekmeye başladı.

İyiler istisna.

Keyfilik zirvede.

Kalite ayaklar altında.

Üniversite yönetimleri ne yapıyor?