Konya
07 Mayıs, 2024, Salı
  • DOLAR
    32.26
  • EURO
    34.77
  • ALTIN
    2398.0
  • BIST
    10205.05
  • BTC
    63650.24$

TEBRİKLER

22 Ekim 2018, Pazartesi 08:44

ülkemizde genelde sevmediğimiz yanlış ve yanlı yayınlar yaptığına inandığımız “BASIN”, Kaşıkçı olayında çok iyi bir iş çıkardı.

Trump, Siyonist damadı ve onların dostu olduğunu sanan şımarık Suudi Prensin birlikte planladığı operasyon ellerinde patladı. Tüm dünyaya rezil oldular ve rezillikleri, vahşilikleri gözler önüne serilmiş oldu.

Tabi bu olayın ortaya çıkmasında, öldürülen Cemal Kaşıkçının zekâsının hatırı sayılır bir katkısı var. Fakat bu katkı kendisini tam olarak kurtarmaya yetmedi. O bile bu denli bir vahşeti, en azından ülke dışında bir konsoloslukta, yapabileceklerini düşünemedi.

En çok, zorla alıkonulup sonrasında apar topar Sudi Arabistan’a götürülebileceğini düşünmüş ve bunu önlemek için ise kendince bir tedbir olarak nişanlısını dışarda bırakarak, çıkmaması durumunda önceden belirlediği kişileri aramasını istemişti.

Konsolosluğa girdikten sonra dışarı çıkmayınca da nişanlısı haber vermesi gereken yerleri aramış ve bu arama sonrasında dikkat kesilen emniyet ve istihbarat birimlerimiz, şer üçgeninin planının işlemesine engel olmuş oldu.

Trump çuvalladı, Siyonist damat deşifre oldu, Veliaht Prens ise rezil rüsva oldu.

ABD sözde din adamı ajanının yargılanıp ceza almasına, iki yıl tutuklu kalmasına ve mahkemede gizli tanıkları satın alıp ifade değiştirterek üç buçuk yılla kurtulmasına rağmen, kendi ülkesinde suçsuz ve berat etmiş gibi bir hava oluşturdu oluşturmasına ama bu olanların hiçbirini sindiremedi.

Daha önceki yazılarımızda ifade ettiğimiz gibi, asıl sorunlardan birisi; ülkemizdeki maden yataklarının işletme haklarını, Iraktaki gibi istedikleri şirketlere devretmememiz.

Diğer bir sorun ise; Kuzey Suriye’deki yüzeye yakın petrol ile Doğu Akdeniz’deki fosil yakıtlar üzerinde uluslararası hukuktan doğan haklarımızdan feragat etmememiz.

Bu konularda istediklerini ülkemize kabul ettiremeyen ABD yönetimi, bunun intikamını almak ve baskıları daha da artırmak için bu Sudi Gazeteci olayını planlayarak, bir taşta iki kuş vurmayı istedi.

Bu planla, Sudi Prense en önemli muhaliflerinden birini verecek ve bu verdiği muhalif ABD’de bir gazetede yazı yazan güçlü bir muhalif olacaktı. Bu da Veliaht Prensin ülkesinde karizmasını güçlendirecek ve muhalif vatandaşlara güçlü bir gözdağı vermiş olacaktı.

İkinci olarak ise kaybolan gazetecinin hesabını Türkiye’den soracak ve ülkemizi güvenilir olmayan terör odaklarının adam kaçırıp kestiği bir ülke imajı ile daha da zor duruma sokacaktı.

Ama olmadı, olamadı elhamdülillah.

Aynı 15 Temmuz hain darbesinde başarısız oldukları gibi bu olayda da çuvalladılar. Yine Allah’ım yardım etti, yine kendi çabalarımızdan ziyade Rabbimin yardımı ile bu iş içerisinden zarardan ziyade bir çok artılar ile çıktık.

Hakkımızda her gün olumsuz haber yapmak için bahane arayan ABD, AB ve Sudi basını, bizi ve sürdürdüğümüz süreci takdir ve tebrik etmek durumunda kaldılar.

Şimdi ABD ve Sudilerin yaptığı açıklamalara bakınca, bu durum daha iyi anlaşılıyor.

Günler sonra Sudiler, bir arbedede öldü diyorlar.

Ama sorun bakalım, ceset nerede?

Madem öldürmeyecektiniz, tüm Türk çalışanlara neden iki gün izin verdiniz?

İki uçak adam ki birisi otopsi uzmanı olan ve insan kemiklerini kesmede özel olarak kullanılan testereyi neden getirdiniz?

Konsolosluk kameralarının bozuk ve kayıtlarının olmadığı yalanını neden söylediniz?

Konsoloslukta arama iznini neden hemen vermediniz?

Neden her yeri boyayıp temizlettiniz ve zemini değiştirdiniz?

Asla bu işin faili olduğunuzu kabul etmeyecekken, her ortamda Ülkemize ve Cumhurbaşkanımıza hakaretler, yalanlar ve iftiralar isnat ederken, ne oldu da kardeş ülke Türkiye oluverdik?

Tabi ki tüm bu sorulara verilecek yanıtlarımız mevcut. Bir kaçını yazalım da hepsini yazmayalım.

Mesela; Cemal Kaşıkçının akıllı saatinden, içerde olanların tamamının sesli kayıtlarının anlık dışarıya aktarılmış olmasından olabilir mi?

Yâda içeride yapılan tüm temizliklere rağmen, kanalizasyonda ve bina içerinde Kaşıkçının DNA izlerine rastlanmış olması olabilir mi?

Yâda parçalanmış ve yüzünün derisi yüzülmüş vahşi bir cinayete kurban giden Kaşıkçının cesedinin bulunmuş olmasından dolayı olabilir mi?

Daha, çok yazabileceklerimiz var ama henüz bunları yazmaya gerek yok.

Şimdi bir komedi filmi izleyeceğiz Trump ve Suudlar arasında.

Veliaht Prensin haberi olmadan bu işler olmuş olacakmış.

Bu iş iyice araştırılacakmış ve ekibin başında yine bu Prens olacakmış.

Kaşıkçının öldürülmesi olayının bir arbede sonucu olduğuna Trump inanmış.

Hah Hah Hah. Saklanacak bir şey kalmadı, her şey açık ve net ama göz lazım görmek için, kulak lazım duymak için.

Bu işin asıl mimarı isimsiz kahramanlara tebrikler.

Yorum Yazın

E-posta hesabınız sitede yayımlanmayacaktır. Gerekli alanlar ile işaretlenmişdir.