Konya
03 Mayıs, 2024, Cuma
  • DOLAR
    32.34
  • EURO
    34.93
  • ALTIN
    2397.3
  • BIST
    10218.44
  • BTC
    61181.85$

Şükrün En İleri Derecesi Kanaat Etmektir

05 Temmuz 2021, Pazartesi 09:53

Yüce dinimiz İslâm, madde ile mânâ, ruh ile beden, dünya ile ahiret arasında hassas dengeler koymuştur. Bu ölçülere uyarak gayret edenler, dünya ve ahiret saadetine elbette ereceklerdir. Çünkü dinimiz, dünya ve ahiret mutluluğu için çalışmayı farz kılmıştır.

Huzur ve mutluluğu yakalayabilmek için hırsın yıkıcı etkilerinden kurtulup kanaat sahibi olmak son derece önemlidir. Sevgili Peygamberimiz, kanaati şükrün en ileri derecesi olarak görmüş ve kanaatkâr olan bir kimsenin, insanların en çok şükredeni olacağını beyân buyurmuştur. (İbn-i Mâce, Zühd, 24)

Kanaat, dünya malı yüzünden gelebilecek birçok belâ ve musibetlerden sahibini korur. Binaenaleyh insanoğlu hırslıdır. Bu duygu insanı bazen başarıya bazen de mutsuzluğa sürükler. Bu nefsi duygumuzu eğer kontrol altında tutabilirsek; meşru isteklerimize ve hedeflerimize daha kolay ulaşırız. Hatta bazen İnsanlar almanın vermeye göre daha hayırlı olduğunu sanırlar. Oysa vermek daha hayırlı ve daha üstündür. Aslında vermek kanaat ehli olmaktan kaynaklanır.

Hz. Mevlâna, kanaatin kimseye zarar vermediğini, Allah’ın lütuf ve ihsânlarının her canlıya yetecek kadar bol olduğunu ve kulları üzerine sağanak hâlinde yağdığını ne güzel ifade eder: “Kanaate ermekle hiç kimse canından olmadı. Hırs ile de hiç kimse sultan olmadı. Allah ekmeği domuzlardan, köpeklerden bile esirgemiyor. Şu bulut ve yağmur insanların kazancı değildir. Sen nasıl rızka düşkün, rızkı arayan bir âşık isen rızık da sana âşıktır. Sen rızkın peşinde koşmasan da o senin kapına gelir. Fakat sen onun peşinde koşarsan, başına belâ olur, sana ızdırap verir.” (Mesnevî, c. V, beyt: 2398-2401)

Bizlere her konuda en güzel örnek olan Sevgili Peygamberimiz (s.a.v.) değişik hadisleriyle müminlere kanaatkâr olmalarını tavsiye etmiş, kanaatkârlığı iffet, tokgözlülük ve gönül zenginliği olarak tanımlamış, asıl zenginliğin mal çokluğunda değil, gönül zenginliğinde olduğunu beyan etmiş, bu özelliğe sahip olan kişileri övmüş ve kanaatkârlığı şükrün en ileri derecesi olarak bildirmiştir.

Dünya nimetler deryasıdır. Bu nimetleri elde etmek için çalışarak gayret etmek gerekir. Cenâb-ı Hakk’ın hoşnutluğunu kazanmak için çok çalışmalıyız. Çünkü insan, dünya ve ahirette kendi amelinin karşılığını görecektir. Çalışan insan, çalışarak, kazanarak, zekâtını, vergisini vererek devletine ve milletine karşı görevlerini eksiksiz bir şekilde yerine getirmiş olacaktır.

Kanaat, elde olana razı olmaktır. Azla yetinmek, ihtiyaçları asgarî ölçüde karşılayabilecek maddî imkânlarla iktifa etmek, başkalarının elindeki şeylere göz dikmemek ve fazla kazanma hırsından kurtulmak, kanaatin insandaki belirtileridir.

Kanaat; meşru ve helal ölçüler içerisinde daha verimli ve üretken çalışmayı sınırlandırmak, daha az çalışıp, az kazanmakla yetinmek demek değildir. Bilakis, meşru ve helal ölçüler içerisinde çalışıp gayret gösterdikten sonra, elde edilecek sonuca razı olmaktır. Nitekim bu gerçek, Kur’an-ı Kerim’de: “Doğrusu insanın eline geçecek olan, kendi çalışmasından başkası değildir”( Necm, 39.) şeklinde ifade olunmuştur.

Hz. Mevlâna ne güzel söyler; “Allâh’ın, has kullarını davet ettiği kanaat ziyafetinden uzak kalan kimse, padişah bile olsa dilenci gibi açgözlüdür. Sen, Allah’ın verdiklerine razı olmadıkça, rahat etmek, kurtulmak ümidi ile nereye kaçsan, orada karşına bir âfet çıkar, bir belâ gelir sana çatar.” (Mesnevî, c. II, beyt: 588-590)

Gökyüzündeki Ay, Güneş ve yıldızlar; yeryüzündeki canlı cansız bütün varlıklar çalışıp bir görev ifa ederken; insanın çalışmaması, tembellikle ömrünü geçirmesi elbette doğru bir şey olamaz. Bu duruma işaret eden milli şairimiz Mehmet Akif Ersoy şöyle diyor:

“Bir baksana, gökler uyanık yer uyanıktır,
Dünya uyanıkken uyumak maskaralıktır.

Yazımı Peygamber Efendimiz (s.a.v.)’in duasıyla bitirmek istiyorum: “Allahım! Sıkıntı ve hüzünden, acizlik ve tembellikten, korkaklık ve pintilikten, insanların kahrından sana sığınırım.”(Tac, c.5, s.113.) Gönülden Muhabbetlerimle…

Yorum Yazın

E-posta hesabınız sitede yayımlanmayacaktır. Gerekli alanlar ile işaretlenmişdir.