Siyasetçiler…

Halktan uzak siyaset yapanların başarısız olduğu gerçeğini hep gördüm, görmeye de devam edeceğim kanaati her geçen gün büyüyor. Gerçek gündemden uzak siyaset yapan ve hakikaten bir kitleyi peşine takan siyasi grupları görünce halkın da aslında ne denli bilinçsiz olduğunu kestirmek mümkün…

Takım tutar gibi siyasi parti tutanların, kulaktan dolma bilgiler ile siyaset yapmaya çalışan toplumsal hareketin kontrolden çıktığı gerçeğini biliyoruz. Ne kadar konuşursanız konuşun çok da geri vites yapacaklarını düşünmüyorum. Düşünmüyorum çünkü: gözleri ve kulakları kapalı ne anlatırsanız anlatın idrak edemiyorlar. Anlamamaları aslında siyasetin neden bu kadar kalitesiz olduğunu da gösteriyor. Konuşmanın bedava olduğunu kavrayan, toplumsal olaylara küfür ederek aslında kendini deşarj eden bu kitle, yarın seçim olduğunda kime oy vereceğini de bilmiyor. Bilinçsiz toplumun çoğunlukta olması da kabul edilebilir değil. Başımıza geleceklerin olasılıkların bu bilinçsiz toplumdan gelecek olmasını da kabul edemeyiz.

Bu kitle, biraz okuyup, araştırıp, siyasetin röntgenini çekse gerçekleri görecek. Belki aklını başına alacak. Biraz egoist gibi görünse de zeka seviyesi düşük insanlara siyaset anlatmak çok zor. Zeka seviyesi diyorum hakikaten öyle. Rahmetli Kör Ahmet isimli Ahmet Özdemir vardı. Hatırlayanınız vardır. Yenge ne yapar diye sorduğunuz da “Kör Ahmet’ten beslenir, devletten süslenir” diye cevap verirdi. Şimdi durum tamda böyle görünüyor. İş yok diyorlar, iş buluyorsunuz gitmiyorlar. Sosyal yardımları hiç kaçırmıyorlar, sosyal yardım aldıkları devlete, vakıf ve derneklere küfür ediyorlar. Devlet yok diyorlar, devletin yardımını almak için ağlıyorlar.

Geçmişini bilmeyenin geleceği olmaz. Bu kitle geçmişinden habersiz duruyor. Geçmişini okusa, bugünleri daha iyi anlar. Ama anlamamak için mavi ekrandan kafalarını kaldırmıyorlar. Mavi ekran mı bunların beynini böyle yaptı diye düşünmemek elde değil. Mavi ekran bu kadar etkiliyse bu siyaset bilmeyenleri kulaktan dolma bilgilerle doldurmak da aslında bizlere düşüyor.

Konya’yı Çorum’u ülke olarak gösteren, yapılan köprüleri yıkacağım diyen bir siyasi partinin peşinden koşanların böyle düşünüyor olmaları aslında yadırganmamalı diye düşünmüyor değilim.

Neyse, siyaset kirlenmeye devam etsin. Biz yerele bakalım. Konyam. Canım Konyam…

Başına bunlarda mı gelecekti. Öyle güzel olaylar oluyor ki, Konya’da…

Şehir adeta yeniden baştan yaratılıyor. Eski Konya’yı göz önüne alınca, değişimi kavramak daha hoş geliyor gözlere… Son 4 yıldır yapılanlar hakikaten tarihi bir başarı olsa gerek.

Konya Büyükşehir Belediye Başkanı Uğur İbrahim Altay, eski belediye başkanlarının yapacağız deyip ertelediklerini bir bir hayata geçirdi. Bırakıp geldiği Selçuklu Belediyesi’nde de çıtayı en üst seviyede bırakmıştı. Selçukludaki bayrağı teslim alan Ahmet Pekyatırmacı da Allah var, çıtayı her geçen yükselterek devam ettiriyor.

Şehrin silueti değişiyor. İki yıldır, Konya’ya gelmeyen insanlar bu değişimi daha iyi görüyor ve analiz ediyor. Aslında biz içerisinde olunca, mesleki körlük gibi şehirde yapılanları görmekte zorlanıyoruz. Belediyeler ne kadar tanıtım yaparsa yapsın idrak etmekte zorlanıyoruz. Yerel yönetimlerdeki bu ekibin başarısı Konya Büyükşehir Belediyesi önderliğinde, Selçuklu Belediyesi, Meram Belediyesi, Karatay Belediyesi iştirakleri ile büyüyerek devam ediyor.

Bir önemli durumda yatırımların sadece kent merkezinde olmadığı gerçeğini görmek gerekiyor. Bunu da ilçelere gittiğimiz de görüyoruz. Örneğin, Çumra ve Ilgındaki değişimi görünce, bizim şehir dışından gelenlerin anlattıklarını biz de o ilçeler için anlatıyoruz. Çok güzel işler yapılıyor. Bu şehir kazanıyor, kazanmaya da devam etsin istiyorum. Şehir milliyetçiliği oluyor ama olsun.

Kazanan Konya olsun…