Konya
09 Mayıs, 2024, Perşembe
  • DOLAR
    32.33
  • EURO
    34.90
  • ALTIN
    2396.8
  • BIST
    10247.75
  • BTC
    61133$

SAVAŞIN AHLAKI ÜZERİNE...

16 Ekim 2023, Pazartesi 00:30
Şimdi, bir insanlık suçunu bütün dünya seyrediyor. Adeta bir dramatik filmin sahnesini seyreder gibi; masumların maruz kalacakları ve muhtemel en acı tabloların yaşanacağı ve en büyük mağdurlarının da çocuklar, kadınlar ve yaşlıların oluşturdukları masum insanların olduğunu bile bile…
Geçen haftaki yazımda ifade ettiğim gibi; savaş bir insanlık suçuydu ve silahların çıkmasıyla mertliğin kalmadığını, faturanın her iki tarafın masumlarına kesildiğini…
Zalim hangi ırktan ve dinden olursa olsun zalimdir ve gaddardır. Bir gram menfaati için, binlerce masumun kanını döktürebilir. Hiç kimsenin ‘feryad-ü figanı’ zalimi yolundan döndüremez. Çünkü zalimin gözünü kan bürümüştür ve menfaatinin zedelenmemesi lazımdır. Masumların kanı ve canı, zalimin umurunda değildir. O şahsi ikbalini, siyasi arenadaki konumunu ve saltanat-ı dünyeviyesini düşünmektedir. O mazlumun, feryad ü figanı çok da bir anlam ifade etmez onun nazarında. Eğer o feryatlar onun için bir menfaate dönüşecekse; onu da kullanır.
Maalesef bütün dünya nefesini tutmuş ve mazlumun feryatları karşısında umudu, zalimin insafına bırakmış. Ne acı bir tablo; yırtıcı bir canavarın önüne atılmış bir ‘masum kuzunun’ muhtemel kurtulmasını canavarın insafına bırakmışlar. Akıl almaz bir insafsızlık olmaz mı Allah aşkına?.. Kimi kime emanet ediyorsunuz, siz de o zalimliğin acaba ortağı olmaz mısınız? Nerde insaf ve merhamet, nerde mazluma şefkat ve acıma, nerde hakkaniyet ve insanlık heyhat!..
 Bu vahşeti görünce; yirminci asrın yıkılmaz şairi ve zalimin yüzüne zulmünü haykıran Mehmet Akif ERSOY’un “Çanakkale Şehitleri” şiirinden bir kısmını; bazı kelimelerini günümüz şartlarına yakınlaştırarak versem sanıyorum tam isabet etmiş olacağım:
 
        …..
        En kesif orduların yükleniyor dördü, beşi,
            ……
        Kaç donanmayla sarılmış ufacık bir karaya.
        (…)
        Yedi iklimi cihanın duruyor karşında,
        Amerika’yla beraber bakıyorsun: Fransa!..
        Çehreler başka, lisanlar, deriler rengârenk;
        Sade bir hâdise var ortada: VAHŞETLER denk.
        Kimi Hindu, kimi Yamyam, kimi bilmem ne belâ…
        Hani tâûna (veba) da züldür bu REZÎL istilâ!..
        Ah o yirmi birinci asır yok mu, o mahlûk-ı asil,
        Ne kadar gözdesi mevcûd ise, hakkıyla sefil!..
         Kustu Masumun günlerce durup karşısına;
         Döktü karnındaki esrarı HAYASIZCASINA.
          …….
          Medeniyet denilen kahpe, hakikat, yüzsüz.
                (…)
          Ölüm indirmede gökler, ölü püskürmede yer;
          O ne müthiş tipidir: Savrulur enkaz-ı beşer.
                 (…)
          Saçıyor zırha bürünmüş de o NÂMERD eller,
          Yıldırım yaylımı tufanlar, alevden seller.
                  (…)
           Top, tüfekten daha sık, gülle yağan mermiler..
                 (…)
           Bu göğüslerse Hudâ’nın ebedî serhaddi;
          “O benim sun-i bediim, onu çiğnetme,” dedi.
                  (…)
            Şühedâ gövdesi, bir baksana dağlar, taşlar…
            O rükû olmasa, dünyada eğilmez başlar.
            Vurulup tertemiz alnından, uzanmış yatıyor,
            Bir masumiyet uğruna yâ Rab, ne güneşler batıyor!
                   …..
            Ne büyüksün ki, kanın kurtarıyor “Tevhidi…”
            Bedr’in arslanları ancak bu kadar şanlı idi.
           “Gömelim gel seni tarihe” desem, sığmazsın…
            Seni ancak ebediyetler eder istîâb (içine alma)
                  (…)
            Sen kî, â’sâra gümülsen taşacaksın.. Heyhât!
            Sana gelmez bu ufuklar, seni almaz bu cihât …
            Ey şehid oğlu şehid isteme benden makber (Mezar)
            Sana âğuşunu açmış duruyor PEYGAMBER…
Görüldüğü gibi beşerin daha doğrusu zalimlerin iğrenç hisleri ile başlatılan savaşların, değişmeyen mantığı despotluk, hayasızlık, vicdansızlık, zalimlik, gaddarlık ve merhametsizlik üzerine kuruludur. Peygamber Efendimizin hayatındaki savaşlara baktığımızda; hepsi üzerinde “hakkaniyet” ve “meşruiyet” mührü taşıyan; ve hiçbirinde ilâhî ölçülerin çiğnenmediği, müstakim savaşların olduğunu görürüz. Ama dikkat edelim, ilahi ölçülerin çiğnenmediği savaşlar! Çocukların, kadınların, yaşlıların, hastaların, mabedine kapanıp ibadetle meşgul olan insanların, tarlada işiyle meşgul olanların…kısacası savaşların hiçbirisinde asla hisse ve nefse cevaz verilmemiştir.
Günümüz muktedirlerinin iğrenç hissiyatlarıyla; maalesef dünya insanlığı sıhhatli bir yaşam bulamıyor. Birkaç serserinin berduş vari istekleri yüzünden, dünya topyekün rahatsız durumda…
 Bu savaşların âdil ve asil hiçbir tarafı yoktur. Sadece kan ve gözyaşı miras bırakmaktalar. En iğrenç tarafı da; topyekûn savaş şekline sokulmasıdır. Hayır; modern zamanların en iğrenç buluşudur ‘topyekûn savaş.’ En iğrenç aletler ise, topyekûn savaşın aletleri. Biz millet olarak bu savaş oyununda olamayız. Bizler mü’minleriz; bu savaşlar ne adalet ölçümüze uyuyor bizim, ne imandan gelen şefkat ve muhabbete, ne de bize Allah’ı en güzel şekilde bildiren hayata olan hürmetimize…
O yüzden, uzun sözün kısası, savaşa hayır!
TOPYEKÛN SAVAŞA, TOPYEKÛN HAYIR!
“ZALİMLER İÇİN YAŞASIN CEHENNEM!..

Yorumlar

  • yorum avatar
    Metehan Demirkollu
    20-10-2023 00:55

    Sizin yazılarınız bana çok şey katıyor hocam ellerinize sağlık. Umarız savaş da bir an önce biter.Saygılar.

  • yorum avatar
    Çetin kılıçoğlu
    19-10-2023 19:23

    Hocam çok güzel yazmışsınız doğru yazmışsınız elinize sağlık

  • yorum avatar
    Kübra Güler
    18-10-2023 21:55

    Ellerinize sağlık hocam güzel olmuş.

  • yorum avatar
    azra
    18-10-2023 19:32

    çok güzel olmuş hocam

  • yorum avatar
    M Emin Karataş
    16-10-2023 08:45

    Anlaşılması kolay ve sade bir yazı olmus

Yorum Yazın

E-posta hesabınız sitede yayımlanmayacaktır. Gerekli alanlar ile işaretlenmişdir.