Konya
09 Mayıs, 2024, Perşembe
  • DOLAR
    32.25
  • EURO
    34.69
  • ALTIN
    2393.6
  • BIST
    10247.75
  • BTC
    62028.3$

SAHİ, YAHUDİLİĞİ TANIYOR MUYUZ?

11 Mart 2024, Pazartesi 00:01

           YAHUDİLİK NE DEMEK?..

       Çok acı bir tablo ki, nefsimizi hesaba çekmek yerine, maalesef hep başkalarına karşı kalkan olarak gördüğümüz, Müslümanlığımızın keyfini tercih ediyoruz. Öyle ya, karşımızda onca Yahudi, mason, kâfir vesaire varken, kendimizle, nefsimizle cedelleşmek niye?..

       Böylece, nasılsa biz onlara lânetler, kınamalar yağdırır iken, nefislerimiz kendi köşesine çekilmiş, kalkanlarını kuşanmış, kendinden emin konforlu bir ömür sürüyor. Onlara her sövüşümüzde, bizim gönlümüzde yatan ‘nefis aslanının’ göğsü kabarıyor ve vazifemizi ifâ etmenin coşkunluğuyla ‘dört köşe’ oluyoruz.  

       Gazze’nin o ateş yağan sokaklarında masum çocuklar, bebekler ve ihtiyarlar ölürken; daha rahat ve elimizi ‘sıcak sudan soğuk suya sokmadan’ kullanacağımız bahanelerimiz vardı. Ucuz kahramanlıkla Kur’an’dan aldığımı sandığım, mesajlarla kendimi bu noktada sorumlu ve mesul hissetmiyordum…Çünkü karşı taraf Yahudi ve karşısındaki ise masumdu… 

       Demek ki, öyle kendi halimi sorgulamama falan da gerek yoktu. Oysa, Yahudi dediğim insanlarla ortak bir yanım vardı: Nefs-i emmâre… Kötülüğü istemekte, Musa (a.s.) kavminden ayrı ve uzak düştüğümüz söylenemezdi.   

       Yani, Yahudi için sıralanan aciz, fakir, nefsini unutmaya meyyal, zalûm, cehûl, sıfatlar bende de vardı. Dolayısıyla bu kadar olumsuzlukları barındıran bir Yahudi ile aynı vadinin vatandaşı ve çağdaşıydık…

      

       YAHUDİLİK NE DEMEK?..

       Rabbimiz nazarında geçerli olan kıymet hükmü, neler yaşadığımız, kimlerle yaşadığımız, kimlere taraf olduğumuz kadar, nasıl yaşadığımız, hangi niyetle amel işlediğimizdir. Hal böyle olunca imtihanımıza, Yahudi ırkından doğan, aynı yerden aynı sıfır noktasından bakıyoruz. O noktada Cennet ve Cehenneme, Yahudiler kadar eşit mesafedeyiz…

       Bu yolda herkes sermayesiz ve mirassızdır. Bizi kulluk noktasında onlara göre avantajlı yapacak hazır bir makamımız yok. Bir makamımız var, o da ümit ve korku arasında olmak. Bakara suresinde ifade edilen dalaletler, gafletler, küfürler sadece Yahudilerin derdi değil…

       Genellemeler, genellikle doğru sonuçlar vermemektedir. O yüzden değerlendirmeler yaparken toptancı bir yaklaşım sergilemek bir Müslümanın asla tevessül etmeyeceği bir mayınlı alandır. Bu mayınlı alan, ister Hıristiyan birisine isterse Yahudi bir insana ve Müslüman birine karşı olsun aynı fenalık safındadır.

       Evet, Kur’an’da “Yahudi ve Hıristiyanları dost edinmeyin” ayeti vardır. Kısaca onları her halleriyle kabul edilecek bir durum olmamakla beraber, Yahudi ve Hıristiyanları bir çırpıda atıp yok edecek halimiz de yoktu…  

      Hatta Allah’a halis bir kul olmak için, her çağın Müslümanı, hakkı arıyordu. Ama aramak her zaman bulmanın teminatı olmuyordu. Hak suretinde batıllar maalesef çoğu zaman, hak zannedilerek koynunda saklanabiliyordu. Hem, bu engelleri aşıp hakikati bulmakla da iş bitmiyordu. Hakikati her daim hakiki rengiyle muhafaza etmek hakka yakışan şeydi…

 

        YAHUDİLİK NE DEMEK?..

        Hayata gözlerimizi açtığımızdan beri kulağımıza üflenen, bize hep salık verilen: Nerede bir oyun, dümen, tuzak, hainlik, entrika, çirkeflik varsa onlardaydı. Hangi yerde bir yalan, yanlış, zülüm varsa hep onlardaydı…

        Zihnimize hep şu şablon nakşedildi: Bozukluk Yahudilerin kanlarında vardı. Genetik olarak hep kötüydüler. Onlar adeta doğuştan inkara ve isyana mahkûm gibiydiler. Doğruya yönelme imkanları neredeyse hiç yoktu. Zaten, ‘lanetli kavim’ değil miydiler?..

        Bu hastalıklı bakış tarzı hayatlarımızda ve düşünce dünyalarımızda öyle yer etmişti ki, adeta her fenalığı ‘Yahudi parmağıyla’ izah eder olmuştuk. Yani nefsimizin tembelliğinden kaynaklanan bütün fenalıkları dahi ‘Yahudi parmağında’ arar olmuştuk.

        Dolayısıyla her işte Yahudilerin rollerini keşfetmiş olmuştuk. Eh, dünya para piyasası da Yahudilerin elindeydi. Elbette, İsrail Türkiye’nin ‘süper güç’ olmasını istemezdi. Bütün gayretlerimizin önünde Yahudiler vardı yoksa biz hiç sormayın!..

        Halbuki hiçbir şey, hiçbir olay, Allah’ın adaletinin, rahmetinin, hikmet ve kudretinin dışında gerçekleşmiyordu. O yüzden, her bir olayda ilahi adaletin, ilahi hikmetin hissesini aramak gerekmiyor muydu?.. Onlar zulmederken, ‘KADER’ nasıl adalet ediyor, bize neler söylüyor?.. Akıl etmek gerekmez miydi?..

         Nitekim, onlar istedikleri kadar zalim ve fâcir olsun, bu bizi temize çıkarır mı? Nefsimize esir olduğumuz, şeytanımıza kandığımız bir işin ardında ‘Yahudi parmağı’ bulunca, hemen temize mi çıkıyorduk. Şimdi de masum ‘Gazze’li masumların’ ölümünde ‘Yahudi parmağının’ oluşu yine bizi ‘SORUMLU’ olmaktan kurtarmasın mı?..

          Biz her müfside kanmakla mı, yoksa müfsidlerin rağmına hakkı bulacak bir ferasetle donanmakla mı yükümlüyüz?.. İnşallah bir sonraki yazım bu minvalde olacak.   

        “ALLH’A DAYAN SA’YE SARIL HİKMETE RÂM OL

          YOL VARSA BUDUR BİLMİYORUM BAŞKA ÇIKAR YOL”

                                         Ruhun Şad Olsun… Mehmet Akif ERSOY

Yorum Yazın

E-posta hesabınız sitede yayımlanmayacaktır. Gerekli alanlar ile işaretlenmişdir.