Konya
08 Mayıs, 2024, Çarşamba
  • DOLAR
    32.26
  • EURO
    34.68
  • ALTIN
    2394.7
  • BIST
    10336.5
  • BTC
    62687.62$

ORTADOĞU yeniden FETH EDİLMELİ

01 Ekim 2018, Pazartesi 10:02

Ortadoğu; ilk medeniyetlerin beşiği olan ve ülkemiz dâhil Afganistan, B.A.E, Bahreyn, Irak, İran, Filistin (işgalci İsrail), Katar, Kuveyt, Lübnan, Mısır, Suudi Arabistan, Suriye, Umman, Ürdün ve Yemen dâhil 16 ülkeyi içerisinde barındıran geniş bir alana yayılan coğrafya.

Bilinen tarihten bu yana, kısa süreler hariç, savaş ve istikrarsızlıklarla boğuşmuş ve boğuşmaya devam eden bu coğrafya, aynı zamanda yeraltı zenginlikleri bakımından da dünyadaki en önemli bölgelerden birisi.

Bizim özellikle ilgilenmemiz ve üzerinde durmamız gereken ise; bu ülkelerden İran ve Afganistan hariç, diğer 14 devletin Osmanlı İmparatorluğu’nun parçalanması ile ortaya çıkmış devletler olmasıdır. Bu devletler içerisinde yaşayan ve nerede ise tamamı İslam inancına sahip olan halkları arasında Osmanlı ile ilgili hatıraların büyük çoğunluğu müspet yöndedir. Ama, yöneticiler açısından bir değerlendirme yaptığımızda ise; genelinin Osmanlı düşmanı ailelerin devamı olduğunu rahatlıkla söyleyebiliriz.

Bu devletlerin yöneticileri, sözde bağımsızlıklarını borçlu oldukları İngiltere ve ABD’ye her daim bağlılıklarını bildirmekte ve kendi halklarına kullanması gereken kaynakları biat ettikleri Liberal-Kapitalist Sistem sahiplerine aktarmaktadırlar. Bugün itibari ile Suudi Arabistan’ın 800 Milyar Dolar, Birleşik Arap Emirliklerinin 300 Milyar Dolar, Bahreyn'in ise 150 Milyar Dolar’ı Washington’da rehin durumdadır.

Şeytanlaşmış bu Liberal-Kapitalist Sistemin sahipleri ise, ülkelerin halklarının bir araya gelmesini engellemek ve bu ülkelere ait kaynakların kendilerine aktarımının ve ülke kontrollerinin kendilerinde kalmasını sağlam için Baas, Şiilik, Sünnilik, Deaş, Taliban gibi unsurları ve İslâm ümmetini bölecek her türlü fitne faaliyetleri oluşturup, desteklemektedirler.

Bu yapının faaliyetleri doğrultusunda bugün Afganistan, Irak, Filistin (işgalci İsrail), Suriye ve Yemen’de halâ savaşlar devam etmekte ve bu da İngiltere, ABD ve İsrail’in Ortadoğu'da istedikleri gibi cirit atmalarına imkân sağlamaktadır.

Ortadoğu’daki devletler arasında en güçlüleri ise; Ülkemiz, Sudi Arabistan, İran ve Filistin işgalcisi İsrail’dir. Ekonomileri GSMH bakımından değerlendirdiğimizde; en büyük biz olurken, Savunma bütçelerini dikkate aldığımızda;

İlk sırada 60 Milyar Dolarla Suudi Arabistan,

İkinci sırada 20 Milyar Dolarla Türkiye,

Üçüncü sırada 11 Milyar Dolarla İran,

Dördüncü sırada ise 10 Milyar Dolarla Filistin işgalcisi İsrail geliyor. Fakat İsrail’in bu gücü ABD’den aldığını da unutmamak lazım.

Ortadoğu’nun nerede ise tamamı Müslüman halkından oluşan devletleri birbirleriyle savaştıkça, bu şeytanlaşmış yapıya hizmet etmekteler.

Oysaki Allah’ımızın Kelâmı, Resulümüz Efendimiz (SAV)’in sünneti üzere İslâm Ümmetini bir araya getirebilsek, bu Liberal-Kapitalist Sistemin sonu olur.

Bunu da yapabilecek tek ülke; önceden de bunu başarmış olan, Osmanlının torunları olan Türkiye’mizdir. Onun için bizim ülkemize ve bizlere pek çok görev ve fedakârlık düşmektedir.

Suriye krizi ve Filistin meselesi başta olmak üzere; ümmetin yüreğini acıtan Doğu Türkistan’dan, Myanmar’a her konuda İslâm ümmetinin sesi soluğu olmakta, Afrikalı Müslüman kardeşlerimizin soğuk suyu, hastanesi olmaktayız ve olmaya devam etmeliyiz.

Bunun için birlik olmalı, güçlü olmalı ve ekonomik olarak bu Liberal-Kapitalist Sistem’e bağımlılıktan kurtulmalıyız. Başta Devlet yöneticilerimiz olmak üzere; tüm vatandaşlarımız bilmeli ve inanmalıdır ki, bu her şeyi varsayım üzerine kurulu olan sistem birilerinin çıkıp “Kral Çıplak” demesini beklemektedir.

Bunu da yapacak olan biziz ve biz olmalıyız. Bunların kendi yazdıkları ve kurdukları oyunda; onların kuralları ve oyunu içerisinde, kendi lehlerine her an yeni kural koyup oynamaları ile bir başarı kazanamayacağımızı artık görmeliyiz.

Bir an önce yarım yamalak değil, tam olarak özümüze dönüp önce ülkemizi, sonra Ortadoğu’yu ve devamında tüm Dünyayı bu sistemden kurtarıp, insanlığı yeniden hürriyetine kavuşturmalıyız.

Yorum Yazın

E-posta hesabınız sitede yayımlanmayacaktır. Gerekli alanlar ile işaretlenmişdir.