Konya
03 Mayıs, 2024, Cuma
  • DOLAR
    32.34
  • EURO
    34.80
  • ALTIN
    2389.9
  • BIST
    10231.95
  • BTC
    59094.94$

Muharrem Ayı ve Aşure ​​​​​​​

16 Ağustos 2021, Pazartesi 08:54

Hicret, insanlığın varlığı ile birlikte meydana gelmiş olaylardan biridir. Lütuf ve Kerem sahibi olan Cenâb-ı Hakkın inayetiyle geçen hafta Pazartesi günü hicri 1443 yılını yaşamaya başlayıp, Muharrem ayına kavuştuk hamdolsun.

Henüz başında bulunduğumuz Muharrem ayı müminlerce ganimet ve fırsat bilinip, gerektiği gibi değerlendirilmesi gereken en kıymetli zaman dilimlerindendir.

Hicretin yıldönümü olan bu başlangıç vesilesi ile Cenâb-ı Hakk’a dualar edip yalvarıyoruz. Yeni Hicri yılın, milletimize, ülkemize ve İslâm âlemine hayırlar getirmesini, dünyayı uzun zamandır etkisi altına alan korona virüs sıkıntısından kurtarmasını, adeta ciğerlerimizi yakan orman yangınlarından ve sel felâketlerinden huzurlu ve afiyet içerisinde yaşayacağımız cennet vatanımızı korumasını yüce Mevlâmızdan niyaz ediyoruz.

Hicri yılın ilk ayı olan Muharrem, ilâhî feyz ve bereketin, huzur ve güvenin başlangıcıdır. Çarşamba günü idrak edeceğimiz Muharrem ayının onuncu günü, Aşure günüdür. Bu günde birçok Peygamberin hayatında önemli ve olumlu olaylar zuhur etmiş, aynı zamanda da tarihimizde ve hafızalarımızda unutamayacağımız derin bir yara açmıştır.

Bu elim günde, Sevgili Peygamberimizin torunu ve Hz. Ali ile Hz. Fatıma’nın gözünün nuru olan Hz. Hüseyin Efendimiz, yanında bulunan yetmişten fazla Müslüman ile birlikte Kerbelâ’da şehit edilmiştir. Kerbelâ, Allah ve Resûlüne iman edip, Ehl-i Beyt sevgisini gönüllerine nakşedenlerin ortak acısı ve yürek sancısıdır.

Tarihin belirli bir kesiminde meydana gelen ve bizleri derinden etkileyen bu acı olay hakkında derin düşünmek ve gerekli dersleri çıkarmak ve ibret almaktır. Bu menfur hadiseyi gerçekleştirenler, mezhep ve meşrep farkı gözetmeksizin, istisnasız bütün Müslümanların vicdanlarında mahkûm olmuşlardır. Bugün de nice İslam beldesi acı ve gözyaşıyla yoğrularak adeta birer Kerbelâ yaşatılmaktadır.

İbni Abbas (r.a.)’ın rivayetinde Hz. Peygamber (s.a.v.) şöyle buyurur: “Kim ki aşure günü oruç tutarsa, Allah ona on bin melek sevabı verir. Kim ki aşure günü oruç tutarsa, Allah ona on bin hac, on bin umre ve on bin şehit sevabı verir. Kim ki aşure gününde bir yetimi sevindirirse, Allah ona o yetimini başındaki kıl sayısınca derece verir. Kim ki aşure gününün gecesi bir mümini yedirip içirirse, sanki bütün Ümmet-i Muhammed’i yedirip içirmiş ve doyurmuşçasına sevaba nail olur.” Hz Peygamber (s.a.v.)’in bu sözleri üzerine Ashab-ı Kiram dediler ki: “Ey Allah’ın Rasülü! Aşure günü İslam’dan önceki ümmetler için de şerefli miydi?”

Hz. Peygamber (s.a.v.) şöyle cevap verdiler: “Evet. Allah, göklerle yeri aşure günü yarattı. Dağlarla denizleri aşure günü yarattı. Levh ile kalemi aşure günü yarattı. Âdem (a.s.)’ı aşure günü yarattı. Havva anamızı aşure günü yarattı. Cenneti aşure günü yarattı. Âdem ile Havva’yı aşure günü cennete koydu. İbrahim (a.s.) aşure günü doğdu ve Nemrut’un ateşinden aşure günü kurtuldu. Yine İbrahim (a.s.) oğlu İsmail (a.s.)’ı kurban etmekle o gün vazifelendirildi.

İsmail (a.s.) o gün kurban edilmekten kurtuldu. Firavun o gün boğuldu. Eyüp (a.s.) bütün musibetlerden aşure günü kurtuldu. Allah, Âdem (a.s.)’ın duasını aşure günü kabul etti. Davut (a.s.)’ın zellesini aşure günü bağışladı. Süleyman (a.s.)’a aşure günü saltanatı verdi. İsa (a.s.) aşure günü doğdu. İdris (a.s.) ve İsa (a.s.) o gün semâ ya yükseltildiler. Kıyamet o gün kopacaktır.”

Aşure gününde meydana gelen Kerbelâ olayı, birlik ve beraberliğimizi kaybetmemek için üzerimize düşen bütün vazifelerimizi yerine getirmemizi göstermektedir. Müslümanlar arasına atılan bir ayrılık çok kötü neticeler doğurmaktadır. Hz. Hüseyin Efendimizin ve beraberinde bulunan yetmiş kişinin şehadeti bunun en acı örneğidir. Bize düşen bugünde birlik ve beraberliğimizi korumaktır. Gönülden Muhabbetlerimle…

Yorum Yazın

E-posta hesabınız sitede yayımlanmayacaktır. Gerekli alanlar ile işaretlenmişdir.