Konya
07 Mayıs, 2024, Salı
  • DOLAR
    32.26
  • EURO
    34.71
  • ALTIN
    2401.4
  • BIST
    10322.64
  • BTC
    63143.16$

kimin dediğini yapacaksın???

29 Ekim 2018, Pazartesi 08:58

Kişi sevdiği ile beraberdir ve sevdiğinin dediğini yapar.

Şüphesiz doğru bir söz.

Sevdiğimizin ve sevdiklerimizin dediğini yapabilmek; çok önemli ve çok güzel bir davranış.

Sanrım hepimiz bunu yapmayı ister ve amaçlarız.

Tabi bunları yapabilmek imkân ve şartlar doğrultusunda olabilir.

Hem işi-güç, hem de diğer sosyal faaliyetler insanların zamanlarını çokça meşgul ediyor.

Ama yine de insanların büyük bir çoğunluğu günümüzde bir cemaat, cemiyet, tarikat veya bir siyasi parti, sendika yâda sivil toplum kuruluşuna üye olmakta ve orada kendisini temsil eden şeyhini, hocasını, başkanını veya liderini sevmekte ve saymaktalar.

Aynı zamanda gönül bağı yâda hukuki bağı olan kuruluşların dışında bir pozisyonda da DEVLETİN bir kademesinde yâda ÖZEL SEKTÖRDE çalışmalarına devam etmektedirler.

Kendi işyerlerinde işlerini yapmakta, emir-komuta yâda ast-üst ilişkisi içerisinde kendilerine verilen görevleri yerine getirmekte ve ulu’l emr’e itaat etmektedirler.

Merak ettiğim ve bu hafta sizlerle paylaşmak istediğim şey ise; bir gün eğer işinizde görevinizle ilgili bir işlemi gerçekleştirmek üzere iken, gönül bağınız olan sevdiğinizden o işi yapmamamızla ilgili bir direktif yâda tavsiye alsanız NE YAPARSINIZ?

Yâda bir işi yaparken size müracaatta bulunan vatandaşlardan, akşam aynı yerde olduğunuz ortak sevdiğiniz olan birinin işini mi yoksa sırada olan vatandaşın işini mi yaparsınız?

Size tanıdığınız bildiğiniz sevdiğiniz birinin referansı yâda selamı ile gelen birinin işini mi yoksa sıradaki vatandaşın işini mi yaparsınız?

Yine birini işe alacaksanız; vasıfları aynı olan yâda aynı cemaat, cemiyet yâda gönül bağı olan yerden referansla geleni mi, yoksa normal vatandaşı mı işe alırsınız?

Devlet işlerini özel işlerinizden yâda bağlantılarınızdan veya bağımlı-bağlı olduğunuz yerlerden ayırabiliyor musunuz yâda ayırabilecek misiniz?

Bugün devlet dairelerinde iş yaparken yâda yaptırırken bu ilişkilerimizi kullanıyor muyuz? Kullanmalı mıyız?

Devlet işleri ile özel işlerimizi bir birinden ayırabiliyor muyuz?

Büyük sayıp büyük kabul ettiklerimizin söylediklerinin inandığımız değerler ile örtüşüp örtüşmediklerini kontrol ediyor muyuz yoksa BİR BİLDİĞİ VARDIR deyip “AKIL ETMEDEN” düşünmeden tatbik etmeye mi çalışıyoruz?

NE YAPIYORUZ? NE YAPMALIYIZ?

Din ile devlet işleri birbirinden ayrı olmalı derken, bu ayrılık nerede ve nasıl başlamalı? Sınırı nasıl olmalı?

Devlet; din ve devlet işleri birbirinden ayrı diye bu cemaat, cemiyet, tarikat ve diğer unsurların serbestçe hareket etmesine izin mi vermeli?

Bunları, bu yapıları denetim altına almak ve kontrol etmek için bir girişimde bulunma zamanı gelmedi mi?

Bu yapıların holdingleşmesine, devlet içinde devlet olmalarına izin vermenin sıkıntılarını çekmedik mi?

GEREKEN DERSLERİ ALMADIK MI?

Eğer almadıysak, daha neler yaşamalıyız anlamak için?

İnsanın insan olması için gerekli olan eğitimi devlet hakkı ile vermeli, vermeli ki bu olanların hiç birisi olmasın.

Devlet vatandaşının hem dünyasını hem ahiretini düşünmeli ve buna göre bir eğitim sistemi ve politikalar oluşturmalı.

Dinimiz devleti düzenlerken, Devletimiz dinimizi korumalı ve yüceltmeli.

Yorum Yazın

E-posta hesabınız sitede yayımlanmayacaktır. Gerekli alanlar ile işaretlenmişdir.