Konya
09 Mayıs, 2024, Perşembe
  • DOLAR
    32.29
  • EURO
    34.83
  • ALTIN
    2404.4
  • BIST
    10247.75
  • BTC
    61544.177$

KENDİ KANATLARI İLE UÇMAK

15 Şubat 2022, Salı 08:27

Mitolojide Daidalos ve oğlu ikarus (İkaros) trajik bir efsanenin kahramanlarıdır.

İcatlarıyla ünlü bir karakter olan Daidalos, heykelden mimariye, matematikten mühendisliğe eli her türlü sanata yatkın Atina’lı bir sanatçıdır.Daidalos kelimesi ''iyi çalışılmış'', ''ayrıntılı'', ''ustaca işlenmiş ya da işleyen'' anlamına gelir. İnsanlar, imkânsızı başarmak için daima sınırlarımızı zorlamışızdır. Böyle bir çaba Daidalos (Daedalus) ve İkarus efsanesi içinde yer almaktadır. BuEfsanede olsa, Daidalos ve İkarus’un hikâyesi bize insan gücünün sınırsız olduğunu ve aynı zamanda bu gücü nasıl kullanacağımız konusunda çok dikkatli olmamız gerektiğini gösteriyor.

Bu yazımda İkarus efsanesini sizinle paylaşmak istedim.

İkarus ve Diadalos’un hikayesine gelince:

İkarus’un babası Daidalos oldukça başarılı bir mimardır. Kral tarafından sürgün edildiği Girit Adasında Girit kralının yarı canavar olan oğlu için bir labirent yapması istenir.

Daidalos öyle bir labirent yapar ki içine girdiğinde kendisi dahi yolu bulamaz. Kralın yarı canavar olan oğlu insan yiyerek beslendiği için bu labirente kurban olarak kadın ve erkeklerden kurbanlar seçilip bırakılır. Bir süre sonra halk bu duruma isyan eder. Güçlü bir savaşçı olan Thesseus kurban adayı olarak labirente girer. Amacı canavarla savaşıp onu öldürmektir. Ne var ki labirentte bir türlü yolunu bulamaz ve Daidalos’tan yardım ister. Daidalos, labirentin girişine ip bağlayarak yolunu bulabileceğini söyler ve savaşçı bu yöntemle canavarı bulup onu öldürmeyi başarır. Olanları öğrenen kral, Daidalos ve oğlu İkarus’u bu labirente hapseder. Labirent o kadar karışıktır ki becerikli mimar nasıl kurtulacaklarım düşünmeye başlar. O kadar iyi bir labirent yapmıştır ki, kendisi bile içinden çıkamamaktadır! Sonunda başka bir fikir bulur. Kuşların bıraktığı tüyleri toplayarak, balmumuyla birleştirip kendine ve oğluna birer kanat yapar. Kanatları sırtlarına yapıştırıp kollarına bağlarlar.  Daidalos oğlu İkarus'a, kanatlar balmumundan yapıldığı için çok alçaktan da çok yüksekten de uçmamasını tembih eder. Çok alçaktan uçarsa nemin kanatları ağırlaştırarak uçmasını engelleyeceğini, çok yüksekten uçarsa güneşin balmumunu eritip kanatlarını yakacağını söyler. Ve Daidalos oğlu İkarus’a ‘ne çok alçaktan ne de çok yüksekten uç!’ diye uyarıda bulunur.

Takma kanatlarla uçarak yükseldikçe İkarus'a bir şeyler olmaya başlar. Özgürlüğün, uçmanın ve kendi kanatlarıyla yükselmenin keyfini aldıkça, kendinden geçer ikarus. Babasının tüm söylediklerini unutup, gözünü güneşe diker. Ona dokunmak istercesine, tüm gücüyle güneşe doğru yükselmeye başlar. Tüm sınırları unutup yükseldikçe yükselir. Ve sonundasonunda kanatları eriyip kopunca İkarus, Ege Denizi’ne düşer ve kaybolur.

Güneşe ulaşma tutkusu hayatına mal olmuştur. İkarus güneşe ulaşamamıştır ama sınırsızca yükselme tutkusuna sahip insanların ikonu olmuştur!

Bu hikâye de İkarus’a kendisine güneşi hedef olarak seçer ve ona ulaşmak için ölümü bile unutur. Bu yüzdendir ki hedefine tutkuyla bağlı olması bana daima ilham vermiştir. Aklını bir kenara atmış olması ise en büyük hatasıdır ki bu da hikâyeden çıkarılacak en güzel derstir.

Yükseldikçe kanatlarını kibirle çırpmaya başlamış, uçması ona güçlü ve ölümsüz olduğu duygusunu vermiş, kendisine verilen öğütleri kulak ardı etmiş ve ne yazık ki bu da onun sonu olmuştur.

Özetle Mitolojik hikâyeleri çok severim ama beni en çok cezbeden İkarus’un hikâyesi olmuştur. Onun cesareti, onun özgürlüğe olan tutkusunun peşinden kanat çırpması her zaman hayranlığımı kazanmıştır. Ama aynı zamanda özgürlük tutkusu aklını kullanabilmesine engel olmuştur ve bu da onu sona götürmüştür. Bu yönüyle baktığımda her zaman temkinli olmam ve tutkularımın aklımın önüne geçmesine engel olmam konusunda müthiş bir yol göstericidir benim için.

Özgürlük muhteşem bir şeydir ama dengeyi koruyabildiğiniz sürece… Özgürlük gökyüzüyse, yüksekler uçmaksa eğer, aklınız her daim paraşütünüz olsun. Paraşütsüz özgürlük göz göre göre ölüme atlamaktır. Bu yüzden hedeflerinize doğru yol alırken aklınızı yanınızdan ayırmayın.

Gençlere sadece öğüt verip bir çift kanatla salıvermekle iş bitmeyecek demek. Gençleri verilen öğüdü tutacak, özümseyecek ve uygulayacak düzeye çıkartıp  özgürlüğe öyle uçurulacak .Yoksa kanatları kırılıp düştüğünde yere çakılırken, insanlar arkasını dönüp bakmayacak..

Ne çok alçaktan ne de çok yüksekten uçun ve ‘ÖZGÜRLÜK DE’ dâhil aklınızı kaybedecek kadar hiçbir şeyin tutsağı olmayın.

Yorum Yazın

E-posta hesabınız sitede yayımlanmayacaktır. Gerekli alanlar ile işaretlenmişdir.