Konya
08 Mayıs, 2024, Çarşamba
  • DOLAR
    32.26
  • EURO
    34.70
  • ALTIN
    2394.8
  • BIST
    10258.79
  • BTC
    62284.38$

İHTİMAM AHLAKI ŞART!..

05 Haziran 2023, Pazartesi 00:00

İnsanın topluca yaşadığı her yerde, her toplulukta ve her kültürde mecburen riayet etmesi gereken evrensel değerler ve kurallar şüphesiz vardır. Çünkü bu evrende insanca yaşamanın, olmazsa olmazlarından saydığımız mutlak gerçekler vardır. Bunların en önemlilerinden birkaç tanesini sayarsak: Herkesin özgür iradesini ortaya koyması, insanca yaşama hakkı, herhangi bir dine veya değere inanma hakkı gibi binlerce evrensel değeri sayabilirim. Asıl söylemek istediğim, bunları pratik hayatta ortaya koyarken; maalesef her tarafını kırarak, rencide ederek ve bencilce duruşlarımızla tavrımızı belirliyoruz. İşte tam burada; başlıkta da ifade ettiğim, ihtimam kelimesi tam bir berraklıkla işin nasıl olması gerektiğini bizlere salık vermektedir.
               Bu kelime Arapçadan gelme, günümüzde az kullanılan hazine niteliğinde ve en çok anlamına muhtaç olduğumuz bir kelam. Türk Dil Kurumu’nun anlamlandırdığı haliyle sizlere ileteceksem şöyle: “Dikkatli davranma, özenme, özen, iyi bakım, özenli bakım, özen gösterme…” şeklinde. Maalesef toplum olarak âcizane kanaatimi ifade etmek istersem, okul diliyle söyleyeyim, ‘okulda kalıyoruz’. Toplumumuzun her adımında, her kurumunda, sosyal alanında binlerce örneğiyle karşılaşmak mümkün. Korkarım bu ihtimam ahlakından yoksun halimiz, zamanla bize, topyekûn millete, normal gelmesidir. Bu vurdumduymazlığı görememek veya “battı balık yan gider” ümitsiz vakasını hazmetmek büyük bir felaket olur.
                Bizler geçmişimizin altın sahifelerine baktığımızda, şüphesiz binlerce ihtimam hassasiyeti barındıran muhteşem örneklerle karşılaşıyoruz. En genel örneklerinden birisi “Sağ elin verdiğini sol el bilmeyecek veya görmeyecek.” Allah aşkına buradaki ihtimam ahlakına bakar mısınız; nasıl bir özen  ve hassasiyet!.. Karşı tarafı rencide etmemek ve o hayrı yaparken karşı tarafı manevi bir baskı ve minnet altına sokmamak özeni…Peygamber Efendimizin hayatının her anının bir ihtimam ahlakına büründüğünü görüyoruz. Nitekim; Sevgili Peygamberimiz, karşısına çıkan bedevi bir kadının o ortamın hassasiyetinden gelen heyecanı ve titremesi karşısında; Peygamberimizin: “Ne diye heyecanlanıp tedirgin oluyorsun, sakin ol! Ben bir kral veya hükümdar değilim. Kureyş’ten, Güneş’te kurutulmuş et yiyen bir kadının oğluyum.” diyerek aslında insanlara karşı makamımız ne olursa olsun asıl takınmamız gereken davranışın ihtimamkârane bir ahlak olması gerektiğini ders veriyor. Hatta kendisine karşı aşırı muhabbete itiraz ederek “Bana Allah’ın kulu ve Resûlü  deyiniz!” buyururlardı. Bu sebeple ashabının arasında otururlarken bir yabancı geldiğinde, hangisinin Efendimiz olduğunu sormadan bilemezdi.
                     Bu minvalde baktığımızda- affınıza sığınarak diyeyim- kıytırıktan devlet kapısında bir makam ve koltuğa oturmuş ve maalesef şahsiyeti oturmamış insanlar “Küçük dağları ben yaratmışım.” edası içerisine girerek adeta hizmet etmesi gereken insanlar üzerinde bir baskı aracı veya ayrıcalığa dönüştürebiliyorlar. Çünkü kendisinde var olan ‘aşağılık kompleksini’ koltuğa atfettiği değerle, telafi etmeğe çalışmaktadır. Halbuki asıl olan şahsiyeti ve duruşuyla o makama bir anlam katacak ve insanların nazarında tevazu ve mahviyetiyle o makamın kutsiyetine gölge düşürmemektir. Yoksa attığı her adım, insanları incitir ve kendisi de eskilerin ifadesiyle ‘müthike’ olur yani insanların nazarında bir oyuncağa döner. Anadolu Ereni Yunus Emre ne güzel söylemiş: “İlim ili bilmektir, ilim kendin bilmektir, / Sen kendini bilmezsin, ya nice okumaktır.” diyerek asıl kendimizi bildikten sonra karşı tarafın hassasiyetlerine karşı ihtimam gösterebileceğimizi tarif etmektedir. Her zaman, Hz Ali çevresine: “Toplumun içinde insanlardan bir insan olun.” şeklinde nasihat ederek; aslında hepimizin konumu ne olursa olsun insanlara karşı bir ayrıcalığı ve üsten bakmayı gerektirmediğini emir buyuruyor. Yoksa koltuklar insanları yükseltmez; ancak insanlar koltuklara ve makamlara değer katarlar. İşte ihtimam ahlakının hâkim olduğu yerde sevgi, saygı, merhamet ve neticesinde özgür ve özgüveni yüksek bir toplum ortaya çıkar.
                   İnanıyorum hepimiz, kendimiz olmayı başarabilirsek bu ülkede pek çok değişimi ve gelişimi ateşleyebiliriz; ama önce kendimizden başlayarak…Hepimizin fıtratına dercedilmiş olan Nemrutlaşma ve Firavunlaşma istidadını biraz törpüleyerek nefsimizi biraz gerilere çekerek, daha ziyade başkasının yaşam hakkını ve hassasiyetlerini gözeten bir ihtimam ahlakını benimsememiz gerekmektedir. Yoksa yirmi kişinin oturmuş olduğu bir ortamda iki veya üç kişinin manasız bir şekilde gayrı ciddi kahkahalar atarak aslında, “Bu benim özgür duruşumdur.” demeleri ihtimam eksikliğinin bir sonucu olsa gerektir. Çünkü umûmi ortamlar herkesin bir sığınak ve dinlenme yeridir; yoksa manasız kahkahaların atılacağı yerler değildir ve özgürlük asla değildir. Mehmet Akif’in ifadesiyle: “Ne ibrettir kızarmak bilmeyen çehren, bırak kardeşim tahsili; git önce edep ve hayâ öğren!” sitemiyle aslında durmamız gereken yerin neresi olması gerektiğini söyler. Hep beraber bir ihtimam ahlakı seferberliği dileğiyle…

Yorumlar

  • yorum avatar
    dede ergün
    12-06-2023 13:20

    iNSAN BİRİNİ SEVMEYE ÜSLUBUNDAN BAŞLIYOR BELİRTTİĞİNİZ ÜZERE

Yorum Yazın

E-posta hesabınız sitede yayımlanmayacaktır. Gerekli alanlar ile işaretlenmişdir.