Konya
09 Mayıs, 2024, Perşembe
  • DOLAR
    32.38
  • EURO
    34.97
  • ALTIN
    2400.3
  • BIST
    10247.75
  • BTC
    61495.99$

GÖNÜL YÜKÜ

12 Ocak 2024, Cuma 00:01
Yaşadığımız hayatta her şey mantık ölçüsüne uymayabiliyor. Mesela ilginç bir şekilde okullarda öğretilen “pamuğun terazide demirden ağır gelmesi” mevzusu. Yakın zamana kadar anlamlandıramamıştım bu nasıl olabilir? Diye. Ta ki, gönlümün yükü, bütün bedenî yüklerden ağır gelince.
İnsana Allah öyle bir et parçası vermiş ki, ya içi içine sığmıyor mutluluktan ya da yeryüzüne bile sığmıyor sıkıntıdan. Ah o gönül yükü… En çok kendimize zarar veriyoruz bu dünyada. En ufak şeyi içimize dert ediniyoruz. Sıkıntılar, vesveseler, evhamlar, bitmeyen düşünceler. Öyle bir hale geliyoruz ki artık, ağrı kesici kullanır gibi terapi haplarına bağımlı oluyoruz. Koruyamıyoruz kalbimizi(!) Bedenimize göre ufacık kalan et parçasının bize yaptıklarını görüyor musunuz? Bütün hayatımız ona endeksli. İçten, kocaman derin bir nefes alsak, onu bile verirken daralıyoruz bazen. Ne de güzel anlatmış Kuran da bu durumu Yaradan: “…Sonunda, bütün genişliğine rağmen yeryüzü onlara dar gelmeye başlamış, vicdanları kendilerini sıkıştırmış ve Allah’a karşı O’ndan başka sığınılacak kimse olmadığını anlamışlardı…” (Tövbe 118)
Kimse bilmez iç âlemimizi. Kimse bilmez, gönüldeki hayatta kalmaya çalışan kırıntıları. Bir çaba halinde sanki, sürekli kalbimiz. Sürekli bir şeyleri kanıtlama peşinde. Yorgun, bitap düşmüş ve aciz halde. Bazen sevdiklerine, bazen bir türlü ısınamadığı insanlara karşı. Vücudumuzdaki iradesiz olan tek organdır kalp. Gözümüz iradeye sahiptir, çevirir bakışlarını dilediği yöne. Ayaklarımız iradelidir, adımlarını istediği gibi atar. Ama kalpte, iş başkadır. Kalbin iradesi yoktur. Kalp birini sevse ne kadar isteseniz de nefret edemezsiniz ondan. Yahut ısınmasa birisine, ne yaparsa yapsın sevemez bir türlü. Ne mükemmel bir yaratılış! Ve aynı zamanda, ne zorlu bir mücadele! Nefsine ağır olanı yapmak suretiyle, dost oldu Allah’a veli kullar. Gönüllerinin tüm darlığını, sıkıntısını Allah ile gidererek tatmin ettiler kalplerini. Ne diyordu yüce Kuranda:
“Kalpler yalnızca Allah’ı anmakla huzur bulur.” (Rad 28)
Bazen de “Şer bildiğinizde hayır vardır.” ayeti tercümesiyle, gönül darlık patikasından ulaşacaktır sondaki genişliğe. Tam bunaldığımız anda tutacaktır Allah ellerimizden.  Yeter ki, bu bilince sahip olup amele çevirebilelim.
Bir hocamızdan duymuştum; kalbim sıkışıyor demek, aslında kalbin sıkışması değil genişlemesidir. Etrafındakileri itiyordur kalp. Yer açıyordur güzelliklere.
İşte bu kadar zorluyken kalbimizin işlevi, bir de biz ağırlık etmeyelim. Düşünce bulutlarını çekelim üstünden, bazen bir tebessümle bazen bir duayla. Güvenelim kalbimize, teslim edelim “tüm varlığı elinde tutana”. Stabil atsın ki, stabil yaşayabilelim. Ne bir insan uğruna, ne de bir gelecek kaygısı için evham yaparak “ânımızı” heba etmeyelim. Gökyüzüne çevirelim bakışlarımızı, ne kadar da geniş. Bakalım ki, ilham olsun sıkışan kalbe. Dilimizdeki zikrin sükûneti dilden kalbe aksın. Gönül yükü rahatlasın.

Yorum Yazın

E-posta hesabınız sitede yayımlanmayacaktır. Gerekli alanlar ile işaretlenmişdir.