Konya
08 Mayıs, 2024, Çarşamba
  • DOLAR
    32.26
  • EURO
    34.68
  • ALTIN
    2402.6
  • BIST
    10276.5
  • BTC
    62432.88$

GENÇLİK… EYVAH!..

24 Temmuz 2023, Pazartesi 00:00

      Bütün insanlığın, ortak hedef ve heyecanı, hiç şüphesiz ki; sağlıklı ve şuurlu bir neslin varlığıdır. Bütün gelecek projeleri, bu minval üzere devam etmektedir. Çünkü; milletlerin geleceklerini şekillendiren yegane unsur, o milletin sağlıklı, dinamik ve asırlara karşı maddi ve manevi değerlerini koruyarak; dimdik duran aktif bir neslinin olmasıdır. Yoksa, gençliği ümit vadetmeyen bir milletin, tarih sahnesinde kalma şansı maalesef yoktur.

   İdeal bir gençlik, ancak zamanın ruhunu okuyarak; maddi ve manevi değerlerin, bir bütünlük içerisinde yaşanması ve algılanmasıyla mümkündür. Gençliğin, maddi ve manevi sorunları, tespit edilmeden başa çıkılması ve faydalı olunması mümkün değildir. Zamanı, şartları ve günümüzün hızla değişen ve dönüşen; bu vesileyle önüne gelen her değeri örseleyen, teknoloji ve tekniğin akıl almaz hızı karşısında; maalesef kendi yaşadığımız şartları nazara alarak mukabele etmeye çalışmazsak; baştan kabul edelim, başlamadan kaybetmişiz demektir…

   Görünen o ki; genç olmak zordu ama, bu zamanda genç olmak zorun zoruydu. Bu zamanda genç olmak, bir bakıma, her şeyin olanca ağırlığı ve duygusuzluğu ile üzerine çöktüğü bir karabasan yaşamaktı. Ortaokulda, lisede yahut üniversitede okuyan, şu veya bu işyerinde çalışan, iş arayan bir genç olarak; heveslerin ve heyecanın zirveye tırmandığı bir süreci yaşarken, her gün bir üst modeli çıkan telefonların vb.’lerin ağırlığı altında eziliyor. Böylesi psikolojik bir ortamda, hayatını devam etmeye çalışıyor…

   Böyle bir zamanda ‘genç’ denince anlaşılan şeyin ne olduğu ‘gençlik’in neye indirgendiği daha iyi anlaşılmaktadır. Gençliğe; maalesef bu zamanın despotizmi, evvel zaman despotları gibi doğrudan dayatmalara kalkışıp; direnç üretmiyordu. Kendi tercihini, size sizin kendi tercihinizmiş gibi hissettirerek dayatan ‘sofistike’ teknikler kullanıyor. Her an gençliğin hissiyatlarına seslenen, yeni yeni modeller üreterek; adeta yakasına yapışarak bir tüketin köleliğine doğru götürmektedir…

    Doyumsuz hislerini tahrik ederek; adeta nefsani hazları ön plana koyarak, hayatı sadece bir zevk ve sefadan ibaret göstermektedir. Böylece gençliği sadece nefsin ve zevkin zebunu haline getirmektedir. Bu anlayış ve dayatma hali; maalesef, çoğumuz tarafından fark edilmeden, genç neslimize enjekte edilmektedir. Bu dayatmanın getirdiği sonuçlar ne yazık ki; içler acısı olarak karşımıza çıkmakta ve bedelini bütün bir millet olarak iki büklüm olarak ödüyoruz.

   Ben bir eğitimci olarak, otuz yılı aşkındır; genç neslimizin maddi ve manevi sorunlarını dinleyen ve faydalı olmaya çalışan biri olarak üzülerek derim ki; bu zaman kadar gençliğimizin çıkmaza girdiği, maddi ve manevi değerlerine yabancılaştığı bir zaman ne okudum ne de yaşadım. Biliyorum, bu yargıyı böyle net ifade etmek zordur. Fakat karşımda müthiş bir yangın var ve içinde genç vatan evlatlarım maddi ve manevi yanıyorlar. Yangından evlatlarımızı, bir an evvel hep beraber kurtarmak gerekirken; maalesef, suni pansumanlarla; geçiştirilmeye çalışılıyor.

   İnanın bu işin vahametini ve geleceğimiz açısından nasıl bir maliyetinin olduğunu fark edersek; bir saniyemizi kaybetmeden bütün siyasiler, anne babalar, eğitimciler, iş adamları ve topyekün bir millet olarak; ciddi bir seferliğe gireriz. Bu durum, geçiştirilecek ve zamana bırakılacak, ihmal edilecek bir tablo değildir. Hasılı, dehşetli bir yangın var ve içinde neslimiz bütün değerleri ve potansiyeli ile yanıyor. Bu duruma; “nerden kanaat getirdiniz?”, derseniz, yıllardan beri görüşme yaptığım -istisnasız- bütün anne ve babaların ortak düşüncesidir. Çocuklarının terbiyesinin adeta ellerinden çıktığı söylemi ve acizliğidir. Aynı gerçeği bütün ekranlarda görüyoruz...

     En basit şekliyle TV’lerin, internet sitelerinin, radyoların, dergi ve gazetelerin içeriğine baktığımızda ne hazin bir durum ki; gelin görün, buralara bakınca, gençliğin ‘cinsel sorunlar’dan öte bir derdinin olmadığı, genç olmanın da ‘cinsel sorunlu olmak’tan ibaret olduğu pekâlâ bakılıyor. Talihsizlik, sergilenen gençlik ‘cinselliğe’ indirgemekten ibaret...

    Çocuğumuzun cinsel eğitimini farkında olmadan, maalesef bu despot ve ahlaki değerlerimize ve yaşam tarzımıza uymayan şebekelerin, insafına bırakıyoruz. Allah’ın biz kullarına vermiş olduğu ve neslin devamı şeklinde neticelenen fıtratın gereği olan bir his ve hevesi, asli maksadından ve mecrasından çıkararak; genç neslimizi nefsin ve şeytanın oyuncağı haline getirmektedirler. Allah aşkına, bu kirli mahfillere çocuklarımızı emanet edeceğimize; kendi kültür ve inanç kodlarımızı iyice hazmederek; cinsellik ve bunun gibi mahrem konuları zamanında ve makul ölçüler içerisinde; anne ve baba olarak çocuklarımıza öğretelim. Çocuklarımızın gönül  dünyalarına; bu tür hisleri yaşamanın normal ve makul olduğunu hissettirelim…

  Velhasıl; genç ruhların her zaman ve zeminde hakikati mümkün kılacak bir donanımlarının olduğunu unutmayalım. Ateşler içinde Hz. İbrahim’i yakmayan, Firavun’un sarayında Hz. Musa’yı saptırmayan, Züleyha karşısında Hz. Yusuf’u kandırmayan sırra; genç neslimizi kavuşturduğumuzda, ümidim hep taze kalacaktır. Hep beraber genç neslimiz için ümide sarılmak dileğiyle…  

Yorumlar

  • yorum avatar
    Ali Türe
    26-07-2023 19:34

    Çok güzel teşhis hocam.Birde sonraki yazılarınızda aile ve büyükler olarak tek tek bu asrın hastalıkların her bünyeye ayrı ayrı manevi uygulama yöntemlerini ele alalım inşallah hocam.

Yorum Yazın

E-posta hesabınız sitede yayımlanmayacaktır. Gerekli alanlar ile işaretlenmişdir.