Konya
03 Mayıs, 2024, Cuma
  • DOLAR
    32.42
  • EURO
    34.85
  • ALTIN
    2399.2
  • BIST
    10208.65
  • BTC
    59347.62$

EFENDİ VE KÖLE

22 Kasım 2023, Çarşamba 00:01
Hiç kimse doğal görünmüyor, herkes yapmacık, dar görüşlü ve hayata kısıtlı bir pencere aralığından bakmayı yeğliyorlar. Dar çerçeve içinden bakarken, kendi bakış açılarının dışındaki her şeyi inkâr ediyor, kendi düşüncelerinden başkasını doğru kabul etmiyorlar. Kimse ufkunu geliştirmek, hayatına yenilikler katma derdinde değil.
 
İnsanlar, kendilerini ve davranışlarını sorgulamayı hiç düşünmediler ve neden böyle davrandıklarını anlamaya çalışmadılar. Çünkü sorgulama duyguları için zihinlerini çalıştırmaları gerekmekteydi. Zihnin bazı şeylerin üstesinden gelebileceğini, zihinsel düşüncenin neler yapabileceğini anlamadı, anlamak istemediler.
 
Zihnini kullanmayan insanlar için olağan bir şekilde gelişen hayat, garip bir şekilde ilerlemektedir. Toplum içinde sürekli birlikte olduğu insanları bile tanımıyor, yaşadıkları veya düşünceleri hakkında hiçbir fikirleri yok. Sadece şekilsel, maddi çıkarlar ve ihtiyaçları doğrultusunda tanımanın yeterli olduğunu düşünüyorlar.
 
Aslında günümüz insanının en büyük problemi, güven duygularının kaybolmuş olmasıdır. Güven duygularının yokluğu, birbirlerinden uzaklaşmaları ve sadece kişisel çıkarları doğrultusunda birlikteliklerini sürdürüyorlarmış görüntüsü vermeleri, ama bir yerde de aldatılma, kandırılma korkularıyla yaşamalarına neden oluyor. Hep zarar göreceği duygusu var. Kendilerini güvende hissetmek için mesafe koyma ve korunma içgüdüsüyle hareket ediyorlar, ama bir gerçek var ki, ne kadar mesafe koyarlarsa koysunlar, bir yerde de istediklerini elde etmek, istediklerini alabilmek için yapmayacakları, ödün vermeyecekleri şey olmuyor. O zaman da tasmalı bir köle haline gelmeleri kaçınılmaz oluyor, köleliğini ispat için onurundan ödün veriyor, istediğini elde etmek için yalvarmaya kadar alçalabiliyor.
 
Köle ve efendi, hayatın odak noktasına oturmuş durumda. Köleleşen insanlar, efendilerini günlük hayatın içinde onursuzca yaşamayı, küçük bir menfaat için onu mutlu etmeyi sanki ilke ediniyorlar. Aslında yanlışlarını çok iyi biliyorlar.
 
Efendileştirdikleri insanların kendilerinden nasıl menfaatlendiğini, kendilerinin onun tarafından kullanıldığını çok iyi biliyorlar ama sadakatlerinden vazgeçemiyorlar. Bunun nedeni ise sosyal hayattaki dar çerçevede ve görüş açılarının kısıtlı olması, bilgisiz, becerisiz ve yetersiz olmaları, yalnız olmaları, yeni ilişkilere yol alamamalarından kaynaklanan asosyallikleri oluyor. Yalnızlıkla, kendini aldatmakla dolu, gerçek anlamda özgürlüklerinin kısıtlandığı bir hayat.
 
İlişkiler karmakarışık ve pamuk ipliğine bağlı olarak devam ediyor. Bunun sebebi, insanların amacının, birbirini tanımak ve anlamak olmamasından kaynaklanıyor. İnsanların gayelerinin anlamak olmaması da menfaat odaklı yaşamalarından kaynaklanıyor.
 
İnsanların her şeyleri var ama kendilerini hayata bağlayan hayal güçleri yok olmuş. Hayal edip onun için gerçek anlamda emek verince gerçekleştirebileceklerini gözardı ediyor, başkasından bir şey beklemeden çalışma duygularını yok ediyorlar veya sadece eyleme geçmeden hayal dünyasında kendilerini mutlu ettiklerini düşünüyorlar ama kendilerini toplumun dışına itiyorlar. Bir süre sonra ise kendilerini toplumun dışına ittikleri için başkalarını suçlamaya başlıyorlar, ama yeri gelince de çok iyi rol yapıyorlar.
 
Kendileri için bir dünyaları ve bu dünyanın içinde varolanlarla bir paylaşımı yok. İçinde kendilerinin olduğu bir dünya inşaa edemiyorlar, problemlerden kaçıyor, çözümleme yerine sığınacakları bir efendi arıyorlar. Yaşadıkları hayat bir karmaşadan ibaret. İnsanların, kendileri olamamaları için neden bu kadar karmaşa yaşarlar, bunu da anlamış değilim. Oysa hayatın içinde karmaşalar bulunsa da yaşamak o kadar zor değil, bazen kendine yeteceği aldıktan sonra çok basit ve yaşanılası bir durumdan ibarettir.
 
İnsan, var olduğu müddetçe acılarla sınanır. Bu köle de olsa, efendi de olsa böyledir. Belki hepsi geçmişte kalmıştır ama geçmişteki o yaşanmışlıklar hep bir yerlerini acıtır insanın. Bu durumu değiştireceklerini akıllarına getirmedikleri, unutmadıkları ve yüzleşmedikleri için bu acılar asla yok olmazlar. Onlardan bir şey öğrenmek ve kendilerine yük olmalarına izin verip vermemek kendi ellerindedir.
 
Daha fazla söze gerek yok, seçenek insanların kendi ellerinde. Ya kölesin, ya da kendinin efendisisin. Kendinizin efendisi olduğunuz zaman, hayattan haz alır ve gerçek anlamda var olduğunuzu fark edersiniz, zor ya da kolay. Aksi durumda nefes alıp, yiyip içmekten başka bir durumunuz söz konusu olmaz.

Yorum Yazın

E-posta hesabınız sitede yayımlanmayacaktır. Gerekli alanlar ile işaretlenmişdir.