Konya
09 Mayıs, 2024, Perşembe
  • DOLAR
    32.24
  • EURO
    34.69
  • ALTIN
    2396.7
  • BIST
    10244.34
  • BTC
    61182.97$

COVİD 19 SÜRECİNİN KAZANANLARI

27 Aralık 2021, Pazartesi 09:11

Yaklaşık 2 yıldır bir virüs ve onun adını bile hatırlayamadığımız varyantları ile meşgulüz. İlk defa duyduğumuzda küresel çapta böylesine bir tahribat yaratacağını sanırım kimse düşünmemişti. “Hiçbir şey eskisi gibi olmayacak” söylemlerini umursamayanlar arkalarına dönüp baktıklarında bu ifadelerin boş yere kullanılmadığını sanırım anlamıştır.

100’den fazla ekonomistin katkılarıyla hazırlanan “Dünya Eşitsizlik Raporu 2022” pandemi sürecinin hane halkına etkilerini ortaya koyuyor. Ünlü ekonomistler ve sosyal bilimcilerden oluşan bir çalışma grubunun hazırladığı rapora göre dolar milyarderlerinin küresel servetteki payları 2020 başlarında %2 iken %3,5’a çıkmış durumda. Dolar milyonerlerinin payı ise %10’dan, %11’e çıkmış.

Dünya’nın birçok bölgesinde en zengin %10’luk kesim toplam servetin %60-80 arasını elinde tutuyor. 1995 yılında toplam servetin %7’sine sahip dünyanın süper zengin 520 bin kişisinin pandemi sonrasında ki toplam servete oranları %11. Raporun başyazarlarından Lucas Chancel’e göre pandemi sürecinde milyarderler servetlerine 4,1 trilyon dolar daha eklediler. Bu durumun pandemi öncesinde zaten eşit olmayan servet dağılımını daha da bozarak kutuplaşmaya sebep olduğu ifade edilmiş.

Gelişmiş ülkelerin bu süreçte dağıttığı teşviklerin yoksullukta çok keskin artışlar olmasını önlediği ancak dünyada birçok insanın bu imkânlardan faydalanamadığı belirtilmiş. Dünya’nın en zengin %10’luk kesiminin küresel gelirin yarısından fazlasını kazandığı ve toplam servetin %75’ini ellerinde tuttukları ve bu durumun onlara daha fazla iktidar ve etki gücü sağladığı vurgulanmış.

ABD ve Avrupa Birliği hükümetlerinin destekler konusunda daha cömert davrandığı ve bunun artan eşitsizliğin, düşük gelir grubu üzerindeki etkisini sınırladığını belirten raporda sosyal devlet vurgusunun yoksullukla mücadelede son derece önemli olduğu belirtilmiş. Hükümetlerin vergi reformu adı altında hayata geçirdikleri eylemlerin dev şirketlere büyük muafiyetler sağladığı bunun ise vergilendirilmesi gereken milyarlarca dolara muafiyet getirdiği raporda yer alıyor.

Dünya Bankası Başkanı’na göre pandemi başlangıcından bu yana uygulanmakta olan mali politikalar ve parasal genişlemeler eşitsizliğin ve yoksulluğun artmasında bir etken. Sayın Malpass pandemi başından bu yana aşırı yoksulluk içerisinde yaşayan nüfusa 100 milyon yeni birey eklendiğini üstelik bu durumun hükümet harcamalarının rekor düzeylere ulaştığı bir dönemde yaşandığını belirtirken teşviklerin doğru yöneltilmediğini adaletsiz bir finansal sistemin soruna sebep olduğunu vurgulamış. Dev teşvikler gelişmiş ekonomilerde bir geri dönüş sağlasa dahi fakir ülkelerde iyileşmenin son derece zayıf olduğu temel beslenmeden kadın istihdamına enflasyondan tedarik darboğazlarına kadar birçok sorun oluşturduğu gerçeğiyle yüzleştiklerini söylemiş.

Latin Amerika ve Türkiye’nin de içerisinde bulunduğu Ortadoğu ve Kuzey Afrika bölgesi dünyanın en adaletsiz coğrafyaları olarak öne çıkarken, bu bölgelerde servetin %80’e yakını en zengin %10’un elinde. Hakikaten pandemi süreci küresel olarak başlayan dönüşümlerin hızlanarak ülkelerin kendi içlerinde var olan eşitsizlikleri artırmıştır. Her zaman olduğu gibi bol likidite eşitsizlikleri artırdığı için bu borçların nasıl ödeneceği veya ödenebilmesi için sürdürülebilir yüksek büyüme dönemlerinin nasıl hayata geçeceği bilinmeyen bir denklemdir.

Küresel ekonominin sürdürülebilir bir büyüme yakalayabilmesi bu eşitsizliğin azalması noktasında son derece önemlidir. Diğer türlü finansal çözüm veya Merkez Bankaları’nın kurtuluş reçetesi olarak sundukları her yöntem tüm dünyada sadece eşitsizliğin daha çok bozulmasından başka bir işe yaramamaktadır.

Yorumlar

  • yorum avatar
    Oğuz Oğuz
    27-12-2021 10:42

    Pandemi ekonomik sanayi ve hizmet sektörüne bağlı büyümenin karın doyurmadığını, sürekli maliyet düşürme baskısı altında global anlamda insanlığın bir birini ezerek aç bıraktığını, finans sistemi enstrümanlarının yetersizliğinin ve hilelerinin görülerek işçi hareketlerinin ve insani değerlerin ön plâna çıktığı, daha adil, paylaşımcı yapıların ön plâna çıktığı bir dönemin başlangıcı olmuştur. Dünyayı kirleterek gelinen noktada tabiat az da olsa nefes almıştır. Ekonomik büyüme karın doyursaydı Abd hükümetinin borcu son kırk yılda 30 katına çıkmaz, Fed ve Ecb tarihin en büyük para açılımını matbaada karşılıksız basarak gerçekleştirmezdi. Pandemi ile Abd ve EU da ebitdası negatif milyonlarca batık şirket yüzdürülmeye çalışırken, oluşan balon şirketler, sahte milyarderler de bir gün batacaktır unutmayınız.

Yorum Yazın

E-posta hesabınız sitede yayımlanmayacaktır. Gerekli alanlar ile işaretlenmişdir.