Konya
03 Mayıs, 2024, Cuma
  • DOLAR
    32.41
  • EURO
    34.83
  • ALTIN
    2396.0
  • BIST
    10208.65
  • BTC
    59878.15$

ÇOK GÜLENİN ÇOK DERDİ VARDIR

02 Kasım 2022, Çarşamba 00:00

Her hikâyede içim titrer, her gördüğüm suskunda içim ürperir. Allah’ım, insanlar neler yaşıyor ama hayata tutunuyor veya tutunmaya çalışıyor. Derdini hüznünü içine gömüyor ama toprak gibi olmuş yüzleri, buğulanmış gözleri ve belli belirsiz ama roman olacak bir küçük sözü hayret uyandırıyor ve onun o bir sözü, hal ehli olana kendini ele veriyor, hayatın sillesini yediğini rahatça anlatabiliyor ama yine de hayata öyle ya da böyle tutunmaya çalışıyor.

Hiçbir hayat dışarıdan göründüğü gibi tek düze değildir. Kimi doğruyu aramaktan yorulur, kimi de hatada ısrar ederek yolunu şaşırır ama her yaşadığını mutluluğun altında gizlemeye çalışır, kimi de hüznünü kıytırık bir gülüşün ardına saklar. Ve biz insanlar, ufacık bir sebepten yılıyoruz, yaptığımız hatayı kamufle bile etmeye çalışmıyor, ufak bir sorgulama karşısında mangalda kül bırakmıyoruz, ama başkalarını yargılamayı gayet güzel beceriyoruz.

Çok gülenin çok derdi vardır derler... Evet, kimin içinde ne yaşadığını bilemez, gülerken bir an olsun onları unutmaya çalıştığını anlayamazsın. Belki de, iç dünyalarını herkesin bilmesini istemezler, acılarını, içlerinde, dışarıya yansıtmadan yaşamayı severler. Bu da onlara güç verir. Aslında gülmekteki amaçları yıkılmadım, ayaktayım dercesine kendini güçlü gösterme isteğidir.

O yüzden gülen insanların gülmesini kesmeyin. Eğer keserseniz, gider bir köşede hüngür hüngür ağlarlar. Belki, içindeki dalgalar, kalbinin falezlerine çarpıyor, kanatırken gülüyordur. İçinde fırtınalar kopan, kederini içine atan insanlar, etrafına güçlü veya deli gözükürler, bu insanlarda etrafına güçlü görünmek için veya hüzünlere bir an ara vermek için gülüyorlardır.

İnsan, gülüşlerinin ardına ne kadar çok acı saklarmış. O yüzden önyargılarınızı yıkın, karşınızdaki insanla empati kurmaya ve hoşgörüyle yaklaşmaya çalışın. Çünkü Platon’un dediği gibi: “nazik olun çünkü karşılaştığınız herkes farkında olmadığınız zorluklarla boğuşuyor.” Ve şunu asla unutmayın; Birini yargılıyor ya da eleştiriyor olabilmeniz için onunla aynı hayatı yaşamış olmanız gerekir. aslında bu bile sizin bir yargılama ve eleştiri kriteriniz değildir.

Güneş herkese aynı doğar ama kimin içinde karanlıklarla boğuştuğunu, kimin içinde çözümsüzlüklerle başbaşa kaldığını bilemezsiniz. Aynı güneşin altında kavrulurken, kimin hangi fırtınayla boğuştuğunu, kimin içinde zemheriyi yaşadığını, kimin yüreğinin buz kestiğini de bilemezsiniz.

Hayat bu, hangimizi üzmemiş, hangimizi kırmamış ki? Bazen insan gerçekten de biraz içine kapalı, biraz ketüm, biraz da hüzünlü olmalı veya deli ya da vurdumduymaz olmalı. Yoksa insanlarında kahrı çekilmez, çünkü bu dünyada da yasamak zor... Herkes kendine “neden Ben” diye soruyor ya, işte o soruyu kendine sorduğun an kaybediyorsun... Neden sen değil? Nereye gidiyoruz bilmiyorum ama bildiğim tek bir şey var, kimsenin özeline karışmadan, hata ve kusur aramadan, gereksiz yargılama ve sorgulama yapmadan, anı yaşayıp, sonsuzluğa gitmeliyiz, bildiğim tek şey bu…

Biz insanlar, başka insanları yargılamaya adamışız kendimizi. Kimin neyi neden yaptığını, neyi nasıl yaşadığını bilmeyen, ama aynı şeyi kendimiz yaparken gereksiz yargı, gereksiz kötü düşünceler içerisindeyiz. Birbirimizden kopuk yaşıyoruz. Hayatta ne yaparsak yapalım, ne kendimizi bulabiliyoruz, ne karşımızdakini anlayabiliyoruz, ne de kendimizi anlatabiliyoruz. Zamanla ve anla bir bağ kurmazsak, hayatla ve insanlarla, hatta kendimizle bile olan bu kopukluk, hayatımız boyunca peşimizi bırakmıyor.

 

Yorum Yazın

E-posta hesabınız sitede yayımlanmayacaktır. Gerekli alanlar ile işaretlenmişdir.