Konya
03 Mayıs, 2024, Cuma
  • DOLAR
    32.45
  • EURO
    34.85
  • ALTIN
    2401.1
  • BIST
    10208.65
  • BTC
    59334.13$

BİTLİ CHURCHİLL

15 Şubat 2023, Çarşamba 00:03

Hayat gerçekten de radyoda dinlerken biten şarkıdan sonra gelecek şarkı gibidir. Dinlediğiniz şarkıdan sonra hangi şarkının çalacağını bilmediğiniz gibi yaşarken de bir an sonrasında başınıza neyin geleceğini bilemezsiniz.

Geçmiş kayıp olan bir parça, gelecekse ne olacağını bilmediğimiz meçhuldür. Elimizde bir tek bugün var. Geçmişin hesabını muhakkak birilerinden sormak isteyeceksiniz ama gün, o gün değil. Bu dünyadan, yaşanan zamandan yalnızca bir kez geçiyoruz, sonrasını bilmeden, bu yaşanmışlığın bir dahası yok. Nerede olursanız olun, acının içinde veya dışında, hiç önemli değil, ortada bir felaket var. Siyaset zamanı değil, kötü söz ve boş konuşma zamanı değil. Ağzınızdan çıkabilecek iyi bir sözünüz varsa, o sözünüzü de tartarak söyleyin, çünkü insanlar çok hassaslaştı ve söylenen sözün geri alınma, yok sayılma imkânı yok. Unutmayın, söylenen söz ya felaketi körükler, ya da enkazı biraz olsun kaldırmayı kolaylaştırır.

Eğer gerçekleştirebileceğiniz, elinizden gelen bir yardım varsa da, hemen o yardımı şimdi yapın, çünkü buralardan bir daha geçmeyeceksiniz, belki yardımı yapacak insanları bir daha bulamayacaksınız, belki de siz olmayacaksınız, zaman akıp gidiyor. İhtiyaç zamanından sonra yapılan yardımın da bir önemi kalmayabilir.

Bugüne kadar, yeryüzü kara parçasında yaşanan, dünyanın en büyük deprem felaketi geldi başımıza. Ulaşabilen, felaketzedelereulaştı, ulaşamayan, imkânı olmayanlar da televizyonlardan seyrederken bir can daha kurtulsun umuduyla duaya yöneldiler. Ama sanki birileri de sahaya inmeden, pusuda bekliyordu, elinde sıcak çay veya nescafe ile klavye tetikçiliğiyle veya sahaya inerek sadece algıyla uğraştılar. Maalesef, insanların vicdanı, karakteri ve ahlakı, böylesi zor günlerde daha da net anlaşılıyor. Oturdukları yerden eleştirerek vicdanını rahatlatmaya veya kinini kusmaya çalışan insanlar bunlar. Acaba her şeye muhalefet edenler, oradakilerin nasıl bir psikolojide olduklarını hiç düşünüyorlar mı? Dondurucu soğukta, uykusuz, aç susuz mücadele eden, bir can, bir umud diye uğraş veren askerler, devlet personelleri ve STK gönüllülerine hakaret ettiklerini anlayabiliyorlar mı? Sahada insanların neler çektiğini bilmeden yargılama yoluna giden bu art niyetli insanlar, yanlış bilgilerle kirlilik ve algı oluşturmaya, kendilerince yol ve usul tarifi yapmaya çalışıyorlar.

İşte sahayı görmeden veya taşın altına elini sokmadan yol tarifi yapan bu insanlar, yorum yapıyorlar ya, işte bunların her biri birer “Bitli Churchill”dür. Siz “Bitli Churchill’ü” bilir misiniz? Bu bir Anadolu tabiridir. Bizim Anadolu insanımızın izanına derman yetmez, gözü de terazi gibidir, miskal şaşmaz. Herkesi dirhem dirhem tartar ve yerine oturtur.

İkinci Dünya Savaşı’nın cephelerini Türkiye radyolarından izleyip mahalle ve köy kahvelerinde “Ben olsam şöyle yapardım, ben olsam böyle yapmazdım” diyerek İngiltere Başbakanı’na akıl öğretenlere, halk arasında “Bitli Churchill” denirmiş.

Ne yazık ki, ikinci dünya savaşı zamanı üretilen bu tabir, hala devam ediyor ve Bitli Churchill’ler hiç azalmadı, hatta ülkenin ekonomi, siyaset ve kendini kültürlü zanneden elit tabakası ve böyle bir felaket zamanında dönemin hükümetine muhalefeti marifet sayan, ilgili ilgisiz insanlar, bu tabire en uygun davranışı sergiliyor, medyanın gücüyle de insanları farklı yönlendiriyorlar. Bir de, teknoloji ve sosyal medyanın ağırlıklı olduğu günümüz de, bu daha yaygın hal alıyor. Kimse kimsenin haliyle hallenmek değil, nereden ne koparırım, emellerime nasıl ulaşırım derdinde. Bunun tek açıklaması var; insanlıktan nasibini alamamak ve vicdanını kaybetmektir, başkaca bir izahı yoktur.

Kimse yazımdan siyasi çıkarım yapma derdine girmesin. Herkesin kendi payına, acıdan siyasi çıkar sağlamaya, acıdan nemalanıp her şeyi kötü göstermeye çalışanların Allah belasını versin. Siyasetiniz yerin dibine batsın. Birlik olmayı bile beceremeyip orada sadece siyaset peşine düşen, yalan yanlış algı yapan kim varsa, Allah onu bildiği gibi yapsın. Bölgede veya bölge dışında herkes acılı, gün yara sarma zamanı, gün birlik olma zamanı. Dünyanın dört bir yanından siyasi, dini ve ırk bakımından birbirine ters insanlar, omuz omuza bir can daha kurtulsun diye çalışırken, siyasi kaygılarla insanları galeyana getirme zamanı değil. Bu insanlar bu farklılıkla bir aradayken ve siyasi görüşümüz ne olursa olsun, zaman birlik zamanı olması gerekirken, yine ayrışmalara devam ediyoruz. Hesap mı soracaksınız, zaman o zaman değil, enkaz kalksın hesap soracaksanız, sorun. Hatası, ihmali olan varsa da cezasını çeksin. Zaman, moral zamanı, sahaya inip insanları kışkırtma değil, elini tutma, başını okşama, kucaklayıp moral verme, yeterli değil ama güzel bir sözle ilaç olma, umud olma zamanı, kısacası zaman; insanlık zamanı.

Aslında biz böyle bir millet değil, basiretli, felaketlerde çıkarlarımızı düşünmeyen, birlik ve yardımlaşmayı ön planda tutan bir millettik. Ne zaman bu hale geldik diyeceğim ama sebebi açıkça belli. Her şeyin başında hiç sevmediğim ve sevemeyeceğim, spor kulübü taraftarı gibi parti sempatizanlığı kemiklerimize kadar girdiğinden bu yana, bu hale geldik. Toz konduramadığımız siyasetçiler için bir diğerimizi kötüledik. Sorgulama ve tartışma adabını unuttuk, siyasi görüşümüzden dolayı doğruya doğru, yanlışa yanlış diyemedik, beslediğimiz kin ve nefret duygularını kusmaya başladık. Değil mi ki; İnsan, sevdiğinin hatasında bir hikmet arar, sevmediğinin iyi bir davranışında da bir art niyet ararmış.

Kolay değil, ülkenin dörtte biri felakete esir olmuş. Kim nereye eşit zamanda ulaşabilir? Nasıl bir felaket ki, toprak üç metre kaymış, ovalar yarılmış, geniş çatlaklar oluşmuş. Tek merkez değil, on ilimizde bir anda meydana gelmiş bir felaket. Göçük altında kalanları arama kurtarma bir dert, sağ kalanların yakınlarının göçük altından çıkarılmasını beklerken umutlu bekleyişleri ayrı bir üzüntü kaynağı. Duyguları anlatmak, anlamlandırmak bile kolay değil.

Rabbim ölenlere rahmet, göçük altında kalanlara sabır ve selamet, yaralılara acil şifa, yardıma gidenlere güç kuvvet versin, devletimize, milletimize zeval vermesin ve bu felaketi bir daha hiç kimseye yaşatmasın, inşallah.

Yorum Yazın

E-posta hesabınız sitede yayımlanmayacaktır. Gerekli alanlar ile işaretlenmişdir.