Konya
09 Mayıs, 2024, Perşembe
  • DOLAR
    32.26
  • EURO
    34.75
  • ALTIN
    2402.6
  • BIST
    10247.75
  • BTC
    61708.93$

ANADOLU BİR AŞK HİKÂYESİ

05 Mayıs 2023, Cuma 00:00

İnsan nerede olduğunu, nerede durması, nerede konuşması gerektiğini bilmelidir. İnsanlar ahlak, fazilet,  karakter ve duruşu ile etrafına güzellikler saçar ve sempatik olur ve önemsenirler. Yalan söyleyen bir insanın kimlik zafiyetleri vardır. Menfaatleri kiralık olanları yürekleri satılık olur. İnsan ortaya koyduğu kendi değeri kadar insandır. Gerçekçi yaklaşımlarda bulunduğu, insanları anlayabildiği, empati kurabildiği ve yardımcı olabildiği kadar insanidir.

Bir insanın kendini çeşitli yalan yanlış çeşitli propagandalarla, ajitasyonlarla, trolce yaklaşımlarla, algı oluşturma çabaları ve yalan haber yayma alışkanlıkları ile, medyayı arkasına alarak, yandaş çarklarını kullanarak sonuca gideceğini umması dürüstlüğüne halel getirir. Birtakım manipülasyonlarla olmadığı halde kendini farklı göstermeye çalışmak her şeyden önce insanın kendi misyonuna hatta duruşuna aykırıdır hatta kendine saygısızlığıdır.

Bir toplumda saygınlık kazanmak güvenilir olmak yaptıklarınızın yapacaklarınıza teminatı ile alakalıdır. Bir insanın önce kendine öğretmesi gereken ve uyması gereken ilkeleri olmalıdır. Makyavelist bir yaklaşımla hedefe ulaşmak için her yolu mübah olarak görüyorsan her şeyden evvel bu kendisine olan saygısını yitirmesi anlamına gelir.

Eğer bir insan kendisini yönetemiyorsa asla hırslarına kapılıp ta başkalarını yönetmeye kalkışmamalıdır. Bir öğretmen düşünün öğrencilerini anlayamıyor ve düz mantıkla sadece mevcut resmiyete takılıp uygulamaya gidiyorsa ya insanı anlamaktan uzaktır veya aslına kendini hiç anlamamıştır bilhassa kendinde uzaktır.

Bir insan içinde bulunduğu toplumun değer yargılarıyla çatışma içerisinde bulunuyorsa kendine özüne aslına yabancıdır.

Bir insan sadece yaşadığı bu dünyayı seküler anlayış çerçevesinde tanzim edip hayatını düzenlemeye istek ve istikametini bu yöne yoğunlaştırmaya çaba sarf ediyor ahiret kaygısı taşımıyor dini inançlarını hafife alıyor kapitalizmin hayat felsefesini gerçek kurtuluş penceresi diyerek algılıyorsa onun sunacakları vaatlerde sadece dünyevilik ve gündelik ihtiyaç ve hiç bitmeyen endişe ve kaygıları olacaktır.

Hesap kitap derdi olmayan, inançlarını kendi şahsında alaya alan, Allah’a düşmanlığını alenice işleyen din konusunu karanlık vicdanlarında istiflemeye yeltenen kısaca Allah korkusu olmayan insanların bakış açılarından ve yapmak istediklerinden endişe etmek gerekir. Bu dünyada en büyük kötülük bizden bilinip te bizi arkadan vuranlardan gelmiştir.

Bir toplumun değer yargılarını şahsında birleştirmeyen başkalarının empozi telkinlerine ve kültürlerine hayran kalırlar. Nitekim bizde batıcılık anlayışı bu kompleksin ve dayatmanın sonucudur. Kendilerini batının arka bahçesi olarak kalmayı kabul edenler batıdan her türlü lafı da en ağır bir şekilde duymaktadırlar. Batı insana babasının hayrına yardım yapmaz. İnsanı önce şirinelerle kendine bağlar tatlı söz ve yaklaşımlarla bazende sert demokrasi nakaratları ve uygulamaları ile uyarır ve senin ülkene kendi anladığı dilden ve şekliyle demokrasisini getirir artık seni kendince yok etmiştir.

Bir insanın hayatta kalmasını onun nefes alıp vermesini ilkeli ve sistemli hareket etmesini sağlayan dindir. Dini inancı zayıf olan insanların karamsarlık ve hastalık hastalıkları da hiç bitmez. İslam bu toplumun coğrafyasında en kutsal İnancımızdır. Bizi biz yapan ayakta tutan yaşamamızı sağlayan hareket alanımızı belirleyen en kutsal değerimizdir olmadan yaşamak hayata bakış açısı oluşturabilmek ve doğruları bulabilmek mümkün değildir. İslam ameli bir dindir. İslam hayatın kendisidir. Hayattandır, hayatın içindedir. İnsanı kuşatmıştır, evrenseldir. Toplumsal hayata nizam içindir. O’nu sadece vicdanlarda hapis tutmak mümkün değildir. Hayatında dinin yeri olmayan bir insanın kendisi de aslen hayatın dışındadır.

Bir insanın sonsuz diyardan haberi yoksa inanç mevzuunda cennet ve cehennem kavramları yoksa Allah sevgisi bağı inancı aidiyeti yoksa toplumun dışında ateist bir retorikle hayatla izdivaç eylemişse artık ondan hayır gelmez.

Yaşanmış ve hatta görülmüştür ki bu ülkede hakkı ve halkı savunanların bugüne kadar söz sahibi olması birtakım ayak oyunları ve ne idiğü belirsiz uygulamalarla çeşitli hileli fiiliyatlar la korku ve endişelerle engellenmiştir. Onların yükselişi başarılı olması hiç olumlu bulunmamıştır. Onların yapmadıkları birçok şeyler onlar adına olumsuz algılarla yapmış gibi serdedilmiş acı hikâyeler bu toplumun kaderi olmuştur. Bizi yıllarca başkaları bizim adımıza idare etmiş yönetmiş sömürmüş yemiş içmiş ve manen de tüketmişlerdir.

Şimdi bir Anadolu hikâyesi ile bir aşk hikâyesi ile gümbür gümbür gelen ve dosta güven düşmana korku salan, milletini sevindiren “Türkiye Yüzyılını” yaşatmaya ahdetmiş bir öz güveni kaybetmek Anadolu kimliğine aykırı davranmak bizlere yakışır mı?

Yorum Yazın

E-posta hesabınız sitede yayımlanmayacaktır. Gerekli alanlar ile işaretlenmişdir.