Konya
25 Nisan, 2024, Perşembe
  • DOLAR
    32.51
  • EURO
    34.95
  • ALTIN
    2435.6
  • BIST
    9716.95
  • BTC
    64049.93$

NİCE RAMAZANLARA

08 Haziran 2018, Cuma 08:04

Bugün siyasetten uzak, stresten uzak bir Ramazan yazısı yazalım dedik.

Hani deriz ya nerede o eski Ramazanlar? Diye. Her gelen Ramazan bir öncekini aratır oldu…

Yaz sezonuna gelen Ramazanların zorluğunu çok iyi biliriz. Uzun günlerde tutulan orucun ecri de fazladır. Uzun kış gecelerinde oruç tutmak daha kolay.

1960’lı yılların başı. Tüpgaz, doğalgaz, hiç biri yok. Gazocağı var. Gazyağı ile çalışan gaz ocakları var. Ön ateşleme ispirto ile yapılıyor. Gazyağı pompalanarak pulvarize hale getiriliyor. Bir küçük delikten buharlaşmış gazyağı çıkıyor ve yanmaya devam ediyor. Küçücük delik sık sık tıkandığı için ‘gazocağı iğnesi’ var. Gazyağı bakkallarda varille satılıyor. Siz evinizden getirdiğiniz gazyağı koyacağınızı bakkaldan litre olarak alabiliyorsunuz.

Tabi bir gaz ocağında bir yemek pişiriyorsunuz. Başında sürekli duracaksınız çünkü gazocağı her an stop edebilir.

Ramazan öncesi İMECE usulü evlerde dökülen şehriye ve yapılan erişte var.

Annem rahmetli genellikle şehriye kullanırdı. Geleneksel sahur yemeği tereyağlı şehriye pilavı veya erişte, yanında üzüm, kayısı, erik vb. hoşaf veya limonata. O zamanki tereyağlarını anlatmaya gerek yok. Yağı tavada eritmeye başladınız mı etrafı muhteşem bir koku sarardı…

En büyük yük annelerimizdeydi. Çeşmenin evin dışında olduğu dönemlerden bahsediyoruz. Kış günleri oruç kolay tutulur ama hazırlığı çok zordu.

Bir de Ramazan davetleri vardı. Akrabalar davet edilir ve evde ağırlanırdı.

Su böreği iftarın vazgeçilmezi idi ve bahçedeki ocakta çok büyük zahmetle pişerdi.

Şöyle bakıyorum da o Ramazanlar anlatılacak gibi değil.

Biz annelerimizin, babalarımızın hakkını nasıl öderiz acaba?

Zor günlerdi ama çok güzel günlerdi. Buram buram inancın ve insanlığın koktuğu günlerdi.

Ya şimdi. Bir lokantadan yiyip, ayrılıyorsunuz. Evin hanımı elini bile değmeden iftar yemeği veriliyor. İşi para çözüyor. Anlayacağınız Ramazan iftarları emeksiz yemek haline geliyor.

Eski devrin eleştireceğim en büyük noktası çarşıda yemek yenecek tüm yerlerin kapalı olmasıydı. Acaba insanlar, hasta olanı, seferi olanı bilmezler miydi? Maalesef bu anlayış o zaman yoktu. Şimdi çarşıda çoğu yer kapalı olsa da, Ramazan ayında karnınızı doyuracağınız yerler var.

Eski Ramazanlarda her evde saat de yoktu. İnsanlar bahçe duvarlarından seslenerek de birbirlerini uyandırırlardı. Davulculara çok iş düşerdi. Mahallemizin davulcusu ‘Davulcu Dede’ mahallemizde ikamet ederdi. Söylediğim zamanlar 1960lı yıllar, yer Eski Bağ-Kur’un olduğu bahçeli evler. Davulcu maniler söyleyerek bir yandan da davul çalarak mahalleyi dolaşırdı.

Şimdiki davulcular başka illerden geliyor. Birkaç kişi olabiliyor ve genellikle de motorize oluyorlar. Nadiren yürüyen davulcular var. Dolayısı ile davulun sesini çok az duyuyorsunuz. Davulcu yürüdüğünde uzun süre davulun sesini duyuyorsunuz. Sokağı terk edene kadar davulun sesi gelir. Davulun sesi uzaktan hoş gelir diye niye demişler onu da bilmiyorum.

Davulcumuz bayram sabahı bahşişini almak için son kez dolaşır ve herkesle bayramlaşırdı. Bu arada o yıllarda evlerimizdeki çöpleri kapımızın önüne belirli zamanlarda koyarız ve belirli zamanlarda da çöp arabaları gelip çöpleri alırdı. Hatta çöp arabasının gelmesiyle mahallede bir gürültü olur ve çöpünü yola çıkarmayanlar son anda çöplerini de çıkarırlardı. Yani biz davulcumuzu tanıdığımız gibi çöpümüzü alanları da tanırdık. Bunları niye yazdım. Mahallemizin çöpünü alanlarda, hem bayramlaşmak için bahşiş ve şeker toplamak için bayramda onlarda mahalleyi dolaşırlardı.

Bayramda dağıtılan şekere gelince, sorma şeker dediğimiz şeker, peynir şekeri dediğimiz Konya şekeri ve lokum. Kağıda sarılmış şekerler 60’lı yılların başında pek yoktu. Sonra hatırladığım ilk kağıda sarılı şeker dikdörtgenler prizması şeklinde, üzerinde fındık resmi olan fındıklı-sütlü şekerdi.

Güzel günlerdi. Ramazanlar iyiydi, insanlar iyiydi. Velhasıl huzurluyduk, imkansızlıklar içinde mutluyduk.

Şimdiki gibi bayramın TATİL özelliği ön plana çıkmaz, uzun bayram tatillerinde yazlıklara falan gidilmezdi. Zaten yazlık yoktu. İnsanlar bayramlaşmak için, kucaklaşmak için fırsat kollarlardı.

Böyleydi işte eski Ramazanlar ve Bayramlar. Nice Ramazanlara ve Bayramlara sağlık içinde kavuşmayı rabbim bizlere nasip etsin. Sağlıcakla kalın.

Yorum Yazın

E-posta hesabınız sitede yayımlanmayacaktır. Gerekli alanlar ile işaretlenmişdir.