Konya
26 Nisan, 2024, Cuma
  • DOLAR
    32.56
  • EURO
    34.97
  • ALTIN
    2448.2
  • BIST
    9716.77
  • BTC
    64452.97$

NEREYE GİDİYORUZ BÖYLE?

13 Aralık 2018, Perşembe 08:40

Asayiş olaylarından bahsediyorum.

Gün geçmiyor ki bizleri üzen cinayet haberleri ile karşılaşmayalım.

Geçen hafta Adana Çukurova belediyesinde, Zabıta Müdürünün ve Zabıta Komiserinin, pasif görevdeki bir zabıta tarafından öldürülmesi…

İki gün öncede Rize Emniyet Müdürünün öldürülmesi, korumasının yaralanması…

Katil yine emniyetten biri…

Konu medyaya ‘öldüren polisin tayin meselesi yüzünden gerçekleştiği’ şeklinde düştü…

Silah taşıyanlar sık sık psikolojik testten geçirilmeli ve gerektiğinde psikolojik destek verilmelidir.

Bu tip olaylara, maalesef Silahlı Kuvvetlerde de rastlıyoruz.

Silahı taşıyanlar, namluyu en ufak bir şeyde arkadaşlarına ve amirlerine çevirmekteler.

Bu iki örneğin dışında ülkemde her gün onlarca cinayet işleniyor.

Adam karısına şiddet uyguluyor. Uzaklaştırma alıyor, denk getirdiği yerde karısını öldürüyor.

Evlilik dışı gayri meşru birliktelik moda olmuş.

Bir bakıyorsunuz cinayet…

Omuz atma meselesinden 17 yaşında bir öğrenci, internet üzerinden sipariş verip satın aldığı pompalı tüfekle okul çıkışı herkesin gözü önünde arkadaşını öldürüyor.

Genellikle boşanma aşamasında olan ailelerde, koca potansiyel bir ölüm makinesi oluyor.

Peki biz bu toplumda silahlanmayı ve şiddeti nasıl önleyeceğiz?

İsteyen kaçak yollardan silah temin edebiliyor.

Yol verme meselesinden iki araç şoförü arasında tartışma çıkıyor, bir şoför arabasından alıp getirdiği pompalı tüfekle tartıştığı şoförü öldürüyor.

Sanki Mübarek arabadan peynir ekmek alacakmış gibi pompalı tüfek alıyor.

İt, çakal takımı üzerinde bıçak taşıyor.

Ruhsatsız silah zaten moda…

Nerede bu devlet diyorsunuz?

Devlet, ‘Olay Yeri İnceleme’ ile yanınızda…

Olay olmuş bitmiş, ölen ölmüş, yaralanan yaralanmış, Devlet hemen delil toplayıp suçluların tepesine binmiş.

Ya önleyici ve koruyucu tedbirler…

İşte bu noktada devletin zafiyeti var.

Olay yeri inceleme deyince aklıma geldi.

Bundan on gün önce Alkollü bir sürücü ve bayan arkadaşının karıştığı kazada maalesef bir olay yeri incelemede görevli polisimizi şehit verdik.

Kimse kusura bakmasın, insan canının kıymetsiz ve ucuz olduğu bir ülke konumuna geldik.

Birbirimizden korkar hale geldik.

Cezalarımız yetersiz, korunmamızda yetersiz.

Uyuşturucu arayan devlet neden ruhsatsız silah ve bıçak taşıyanları ortaya çıkarıp cezalandırmaz.

İşin temeli yine VİCDAN ve dolayısı ile eğitimle, dine dayanıyor.

Bakkal dükkanı gibi bahçesi, spor salonu olmayan okullar türedi.

Her yer betonlaşmaya başladı.

Artan Üniversite sayısıyla beraber eğitimin kalitesi iyice düştü.

Değişen yasa ve yönetmelikler eğitimi yaz-boz tahtasına çevirdi.

Devamsızlıktan kalan bir öğrenci yönerge değişikliğiyle bir üst sınıfa geçiyor.

Lise ve Üniversitelerde öğretmenler ve öğretim üyeleri tehdit ediliyor.

Birkaç yıl önce, devamsızlıktan kalan bir kız öğrenci, erkek arkadaşı vasıtasıyla kendini sınıfta bırakan öğretim üyesinin odasını basıp tehdit ediyor, darp ediyor.

Artık biliyoruz ki, eğitim sistemimiz insani duygularla yoğrulmuş, topluluk halinde yaşamaya uyacak, kanun ve yönetmeliklere adapte olacak insan yetiştiremiyor.

Din konusuna gelince, bu imamlarla bu diyanetle insanlarda VİCDAN yaratmak mümkün değil.

Maalesef din adamlarımız ilim, bilim, bilgi, hitabet bakımından toplumun gerisinde kaldı.

Önceden belli olan Cuma hutbesini hiç okumadan dersine çalışmadan Cemaat önüne çıkan imama ne demeli?

Çığ gibi İmam-Hatip okulları açtık. Eski okulları yıkıp, yeniden yapıp restore edip yerine İmam-Hatip okulunu faaliyete geçirdik.

Bu eğitim sistemiyle bu din eğitimiyle bırakın İmam-Hatip açmayı, hepimizi imam yapsanız bile insanlarda vicdanı Allah korkusunu yaratamıyoruz.

Din ve Diyanet ve Din eğitimi konusuna daha sonra değineceğim.

İktidarda bulunanlar, kendi canlarını korudukları gibi, vatandaşının canını da korumalıdırlar.

Toplum içinde psikopat, ruh sağlığı toplum içinde yaşamaya müsait olmayan insanları, cezai ehliyeti olmayanları barındırarak vatandaşın canını tehlikeye attığınızın farkında mısınız?

Artık vatandaşın hali konusunda söyleyecek söz bulamıyorum.

 Televizyonlarda hırsızlık olaylarına, dolandırıcılık olaylarına aşina olduk.

Tabi ki vatandaşın canı, malından önemlidir.

Hırsızlık olaylarının kameraya yansıma görüntülerini spikerin deyimiyle bizde ‘an be an’ izliyoruz.

Sonuç?

Yeni yasal düzenlemelere, eğitimin içeriğinin değişmesine, dinin insan üzerindeki etkilerinin artırılmasına çok acil ihtiyaç vardır.

Acil bu duruma çözüm bulunmalıdır.

Kalın sağlıcakla…

Yorum Yazın

E-posta hesabınız sitede yayımlanmayacaktır. Gerekli alanlar ile işaretlenmişdir.